Paylaş
“Herkes sanıyor ki dolaşıp duran virüstür. Hayır, dolaşıp duran sizsiniz.”
İtalya aslında en başından sert önlemler aldı.
Okullar tatil edildi, önce kısıtlı bir karantinaya gidildi, ardından restoranlar dahil kapatıldı, en sonunda da ülke genelinde karantina ilan edildi.
Sonuç;
Çin’den sonra en fazla vaka İtalya’da görüldü.
Şimdi Almanya ve Fransa da benzer önlemler alıyor.
Yalnız İtalyanların bizim gibi bu kısıtlı karantinayı bir tatil gibi algılamalarının büyük etkisi oldu.
İtalyanlar açık alanlardaydı, restoranlar her zamankinden çok daha fazla doluluk yaşamaya başladı.
Yani mesafeli sosyal iletişimi hiç önemsemediler.
İtalya’nın bugünkü fotoğrafından Türkiye’nin de ders çıkarması gerekir.
Neden mi?
Anlatayım.
***
Pazar günü birkaç saatliğine dışarı çıktım.
Son aylarda yurtdışına hiç çıkmamış, dışarıyla teması olmayan dostlarıma uğradım.
Karşıyaka’dan Urla’ya iki saatte gidemedim.
Alsancak doluydu, Urla doluydu; boş tek koltuk bile yoktu restoranlarda...
Ben mesafeli iletişimi bir süredir titizlikle sürdürüyorum.
Çünkü İtalya örneği hep aklımda...
Fransa, Almanya medyasını çok yakından takip ediyorum ve oralardaki uyarıları çok dikkatli okuyorum.
Bu sefer gerçekten titizlenmemiz gereken bir durum var.
Amerikan Başkanı Trump günde en az bir kere canlı yayına çıkıp alınan önlemlerle ilgili açıklamalar yapıyor.
Beyaz Saray’ın koronavirüs koordinatörü sürekli halkı bilgilendiriyor.
Almanya Başbakanı Merkel bir oyuncu gibi kameraların karşısına geçip uzun uzun konuşuyor ve halkından ricalarda bulunuyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron sürekli Fransız halkıyla iletişim halinde ve krizi kendisi yönetiyor.
***
Özetle...
Benim dışarıda gördüğüm tablo “Bize bir şey olmaz” şeklinde...
Herkes iki haftalık sürecin çok önemli olduğunu söylüyor.
Okullar tatil, çocuklarımız değil.
Bazı kapalı alanlara kısıtlama geldi, açık olanları doldurmamız için değil.
Lütfen uyarıları dikkate alalım.
Biraz sosyal mesafe
SOSYAL mesafe yapamaz mıyız, bize gerçekten zor mu geliyor?
Galiba öyle...
“Akdenizliyiz, biz böyleyiz” deyip geçiyoruz.
Ama sonuçlarını da sonra ağır ödeyeceğiz.
Birkaç gün instagram için malzeme üretememek sorun olmamalı.
Hazır bu virüs meselesi varken; belki eski günler aklımıza gelir, biraz özeleştiri yapar, hayatın kıymetini daha iyi anlarız.
Ligleri tatil edelim
BEN de Fatih Terim gibi düşünüyorum.
“Futbolcularıma 1.5 metreden daha uzakta olmalarını mı söylemem gerekiyor” diyor ya, gerçekten de ne yapmalarını bekliyorsunuz.
Birçok lig tatil kararı verdi.
Seyircisiz maçların da tadı olmuyor.
Bana göre bu ligler belirsiz bir tarihe kadar ertelenmeli.
Ne kimsenin itirazı olur, ne de bir başka istek...
Herkesin tadı zaten kaçmış, maç izlemesek de olur.
Basit yaşayacaksın basit
“BİR musibet bin nasihattan iyidir” derler ya, çok katılıyorum.
Popüler dünyanın hepimiz esiri olduk.
Sanal dünyayı gerçek sandık.
Basit yaşayanları beğenmedik.
Herkes mış gibi yapmaya başladı.
Olmayan hayatları yaşamaya başladık.
Tükettik, tükettik, bitmeyecek zannettik.
Ve binlerce örnek...
Ve bir gün koronavirüs geldi, her şey sıfırlanır gibi oldu.
Şimdilerde “Basit yaşayacaksın” diyenlerin sayısı arttı.
Görün bakın korona biter, bir sonraki virüs saldırısına kadar yine unuturuz.
Basit yaşamayı tercih edenleri yine beğenmez oluruz.
Eğitim ve demokrasi
GALİBA “Güçlü bağışıklık sistemi şart” sözü hep hatırlanacak.
Güçlü bağışıklık bir insan için önemli...
Ama devletler için güçlü bağışıklık demek eğitim demek, demokrasi demek benim için...
Paylaş