Paylaş
Çünkü içeriğinde gelecek vardı, çünkü bir hayali ortaya koyuyordu, çünkü İzmir gibi bir kente bir hedef gösteriyordu.
O yüzden İzmir Ticaret Odası’nın önümüzdeki günlerde hayata geçireceği Girişimcilik Merkezi’ni merakla bekliyorum.
***
Geçen ay bir yazı yazmıştım ve dijital yerliler ve dijital göçebelerden bahsetmiştim.
Bu kavramları önümüzdeki günlerde daha çok duyacağız.
Özgener de bundan bahsetti.
Kimdir dijital yerli, kimdir dijital göçebe?
Bu kavramı ortaya atan kişi Prensky...
Bir yanda dijital teknolojileri hayatında kullanmaktan uzak duran bir nesil var.
Bir de dijital teknolojilerle büyüyen, bilgisayar oyunları, e-postalar, internet, cep telefonları gibi bunları hayatlarının bir parçası haline getiren bir nesil...
Ve bu nesil tam zamanlı çalışmak istemiyor.
Yarı zamanlı, freelance yani serbest çalışma, mobil çalışma, home office yani evden çalışma, remote yani uzaktan çalışma gibi yeni iş yapma biçimleriyle karşımıza çıkıyor.
“Digital Nomad” yani “dijital göçebe”lerin ne istediklerini, ne beklediklerini iyi analiz etmemiz gerekir.
***
Özgener diyor ki...
“Dijital göçebeler bu yeni çalışma tarzıyla yeni ülkeleri ve kültürleri keşfediyor. En çok Endonezya, Tayland, Hindistan Meksika gibi egzotik ülkeleri tercih ediyorlar. İzmir’i inovasyon ve girişimcilik kentine dönüştürmek istiyoruz. Dijital göçebelerin seyahat güzergahlarına İzmir’i de ekleteceğiz.”
***
Hep yazıyorum.
Ve tarif ediyorum.
İzmir dijital kafalı bir kent olmalı.
Başkan Özgener’in bu vizyonunu destekliyorum.
İnovasyon turizmi
çok iyi fikir
İZMİR’e gelmek gitmek için nedenler yaratmalıyız. Gastronomi bunların başındadır. Eğitim, sağlık listededir.
“İnovasyon turizmi”ni de çok destekliyorum.
Ben bir inovasyon fuarını da öneriyorum.
Bunun için elbette yapılması gerekenler var.
Varmak istediğiniz yere ulaşabilmek için iyi bir stratejinizin olması gerekiyor.
Özgener’in konuşmasında bazı ipuçları da vardı.
Dünyanın önde gelen fuarlarına katılmalıyız.
İzmir’in startup ekipleri için bir çekim merkezi olduğunu iyi anlatmalıyız.
Özgener, “Girişimci değişim programlarını başlatalım” diyor.
Çok haklı...
Bu ilişkileri sürdürülebilir hale getirmek zorundayız.
Ben İzmir Ticaret Odası’nın bu misyonu yükleneceğinden eminim.
Ancak bunu bir kent vizyonu haline getirmek için kenti yöneten herkesin de bu hayale ortak olması şart.
İyi fikirler bu
coğrafyada buluşabilir
GEÇMİŞ yıllarda İzmir’in çevresine birçok teşvik verildi. Bazılarımız üzüldü, bazılarımız fabrikalarını bu teşviklerden yararlanmak için taşıdı, bazıları da bunu bir haksızlık olarak gördü.
O günlerde İzmir teşvik alacaksa inovasyon ve dijital teknolojiler üzerine almalı diye yazmıştım.
Bugün de aynı görüşteyim.
Devlet İzmir’e bu konuda teşvikler getirmelidir.
Ben teknoloji serbest şehri demiştim, Özgener girişimcilik kasabaları diyor.
İkisi de olabilir.
Bu bölgelerde iyi fikirler buluşmalı ve bu fikirler sadece Türkiye’ye değil, bütün dünyaya yayılmalı.
Zor mu?
Değil...
Ve Türkiye’nin geleceğinin bu parlak fikirlerde olduğunu yeniden hatırlatmak isterim.
Türkiye daha iyisini yapar
MERKEZ Bankası’nın faiz indirimi kararından sonra dün de kamu bankaları konut kredilerindeki kredi oranını birin altına çektiler. Elbette gayrimenkul sektörü için iyi haber... Çünkü faizler birin üzerindeyken konut satışları doğal olarak düşüyor. Sektör biraz rahatlayacaktır ve elbette bir hareketlenme başlayacaktır. İnşaat sektörünün yüzlerce kalemi harekete geçirdiği, ekonominin lokomotifi olduğu bir gerçek...
Ancak şunu da unutmamak gerekir.
Türkiye’nin inşaat ve otomotiv dışında da yeni itici güçlere ihtiyacı var.
Türkiye’nin güçlü bir sanayisi var.
Ben üretimin çok önemli olduğuna inanıyorum.
Üstelik üretim yani sanayi hayatın her alanına dokunduğu için rakamların dışında da çok şey ifade ediyor.
Sanayimiz güçlü olmalı, teknolojide iyi olmalıyız.
Demokrasimizi güçlendirmeliyiz.
Yeniden bir kalkınma hamlesi başlatmalıyız.
Türkiye her zaman daha iyisini yapabilecek bir ülkedir.
Paylaş