Paylaş
Kadife el zaman zaman vatandaşa dokunmalı, gerektiğinde kucaklamalıdır.
O yüzden imar affını başlangıçta destekleyen yazılar yazdım.
Kilitlenmiş, kaosa dönüşmüş, bürokrasinin önünü tıkayan, vatandaşı da mağdur eden bazı düzenlemelerin topluma iyi geleceğini düşündüm.
Bugün de aynı görüşteyim.
Ama hep yazdığım bir konu da vardı.
Vatandaş devletine karşı da dürüst olmalıydı.
Mış gibi yapmamalıydı.
Uygulamalara, yönetmeliklere uymalı, açık ve şeffaf olmalıydı.
Şark kurnazlığı yapmamalıydı.
Devletin ilan ettiği tarihlerden sonra kaçak yapılara devam edip kılıfına uydurmamalıydı.
Herkesin ortak alanına tecavüz etmemeliydi.
Pişkin pişkin gülüp devleti kandırdığını düşünmemeliydi.
Maalesef bu imar affında da benzer şeyler oldu.
Hem duydum, hem gözlerimle gördüm, hem de bizzat yaşadım.
Yasaları hiçe sayan, devleti kandıran, yakın çevresine kazık atan bazı uyanıklar çıktı; yalan beyanlarla devleti kandırmaya çalıştı.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un bu konudaki hassasiyetini biliyorum.
Bu konuda vatandaşları sürekli uyardı ve imara aykırı her santimi yıkacaklarını söyledi.
Ben İzmir’de de şahidim.
İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Ömer Albayrak çok titiz bir çalışma yürüttü.
Hep takipçi oldu.
Geçenlerde belediyelere bakanlıktan önemli bir yazı geldi.
Yıkımı yapılan yapılar ile yapılmayanlara ilişkin gerekçelerin valiliğe iletilmesi istendi. Belgesi iptal edilmiş olmasına rağmen yıkılmayan yapıların sorumluları hakkında işlem yapılacağı ve savcılığa suç duyurusunda bulunulacağı bildirildi.
Belediye başkanları pandemi nedeniyle bu kaçak yapıların yıkılmasına ara vermişti.
Şimdi diyorum ki;
Devletini, yakın çevresini kandıran, yalan beyanda bulunan kişileri, kurumları asla affetmeyin.
Ben yasalara uyan, bir santim bile ötesine geçmekten korkan bir vatandaş olarak affetmiyorum.
Sizin de bundan sonra affetme yetkiniz yok.
Yıkın kardeşim...
Sadece Çeşme’de değildir
İZMİR’de en çok kaçak yapı Çeşme’deymiş.
Ben Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’ın da bu konuda hassasiyetini biliyorum.
Ve gereğini yapacağından eminim.
Bu arada gerçek rakamların, verilenlerin çok daha ötesinde olduğunu düşünüyorum.
İzmir’de kaçak yapının çok daha fazla olduğu ilçeler olduğunu düşünüyorum.
Oran: Çeşme’ye
rahatlıkla gelsinler
SON günlerde bir söylenti beni üzüyor. Ağırlıklı olarak İstanbul’dan arayan dostlarım; Çeşme’de korona vakalarında artış olduğunu o yüzden gelmeyi düşünmediklerini söylüyor.
Ben vakaları, gelişmeleri çok yakından takip ediyorum.
İzmir’in hasta haritası İstanbul ve Ankara’dan çok farklı değil.
Hatta daha iyi durumda...
Üstelik Çeşme’de denetimlerin çok sıkı yapıldığını da biliyorum.
Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’ı aradım.
Dedi ki;
“Gönül rahatlığıyla gelsinler. Çeşme’de her türlü tedbirler alındı. Denetimler 24 saat yapılıyor. Biz her bilgiyi vatandaşımızla paylaşıyoruz. Endişelenecekleri bir durum yok. Aksine Çeşme olarak çok daha iyi durumdayız.”
Ben biliyorum ama sizin de bilmenizi istedim.
Maskesiz olmayacağı
artık çok net
MASKE beni de çok sıkıyor. Bir türlü alışamadığımızı, taktıktan 10 dakika sonra beni delirttiğini söylemeliyim. Ama benim sıkılmam hiçbir şey ifade etmiyor. Çünkü maskeyi pandeminin ilk günlerinde takıp çok başarılı olmuş ülkeler var.
Bizde ise en başta takanlar oldukça fazlaydı. Sonra bir kafa karışıklığı oldu. Bunda Dünya Sağlık Örgütü’nün de büyük etkisi oldu. Ama bugün bir gerçek ki; maskesiz, mesafesiz bu iş olmayacak.
Benim gibi sıkılanların bile takmaktan başka çaresi bulunmuyor.
Bu yıl fedakarlık yılı
HER yerden aynı bilgiler geliyor.
Kıyı şeridinde olup hizmet sektöründe çalışanlar gerçekten sıkıntılı günler yaşıyorlar.
Bazı işletmeler kapılarını açmadı, açmayacak da...
Ağırlıklı yurtdışına iş yapan birçok işletmenin ayakta kalması da çok zor.
Oysa kiralar işliyor, çalışan maaşları da devletin desteğiyle devam ediyor.
Ama kaynaklar sınırsız değil.
O yüzden bu yıl fedakarlık yılı olmalı.
Sadece devlet değil; hizmet sektörüne mal sahipliği yapan birçok kurum, kişi de yardımcı olmalı.
Biliyorum zor ve karmaşık bir konu...
Ama yapılması gerektiğini biliyorum.
Yoksa önümüzdeki yıl o mal sahipleri ne kiracı bulabilirler, ne de o mallar bugünkü değerini bulabilir.
Dediğim gibi bu yıl fedakarlık yılı ve herkes üzerine düşeni yapmalı.
Paylaş