Paylaş
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan diyor ki;
“Herkes 17 binaya odaklandı ama İzmir ve çevresinde 5-6 bin bina veya bina türü yapının ağır hasar görmüş olduğunu tahmin ediyoruz, ki bu da 25-30 bin konut eder. Yani bu depremde 25-30 bin konut ağır hasar görmüş olabilir. Vatandaş teknik ekipler inceleme yapmadan asla bu binalara girmemeli.”
25, 30 bin konut; belki de daha fazla...
Daha seri ve dikkatli bir inceleme yapılsa fatura daha da ağır çıkabilir.
Türkiye’nin deprem gerçeği yaşadığımız terör sorunu kadar önemlidir ve üzerine gidilmelidir.
Uzun yıllardır yazdığım bir konu...
Türkiye’nin sağlıklı, modern, akıllı kentlere kavuşabilmesi için gerçekten de büyük bir devrim yapması gerekir.
İstersek yaparız.
Ancak yasaları tam uygulamalı, sıfır toleransla hareket etmeliyiz.
Üstelik bu sadece İzmir’in sorunu değil, bütün Türkiye’nin bir gerçeği...
Tehlikenin farkındasınız değil mi?
İzmir depremi bize bunu bir kez daha hatırlattı.
İstanbul için beklediğimiz tehlike bize acele etmemiz gerektiğini söylüyor.
Bürokrasiyi hızlandırmalıyız
BİR gerçek daha var.
Bürokrasi daha hızlı çalışmalı, denetimler daha sık yapılmalı, sonuçlar daha hızlı alınmalı.
Neden mi?
Her kentte Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri var.
Bu kadrolar denetimlerini yapıyor, raporlarını sunuyor, ilgili belediyelere gönderiliyor.
Belediyeler itirazları alıyor, onlar da denetimlerini yapıyor.
Ardından ihlal varsa yıkım ihaleleri açılıyor.
Yıkım gerçekleştiriliyor.
Bütün bunlar aylar, yıllar alıyor.
Bazen de olmuyor.
İzmir depreminin sembol binalarından biri olan Rıza Bey Apartmanı da onlardan biri işte…
Belli ki incelenmiş, raporlanmış, ilgili yerlere gönderilmiş, itiraz olmuş, süreç uzamış, bu arada güçlendirme yapılmış.
Daha doğrusu yapıldığı düşünülmüş.
Sonuç ortada...
Bütün bu süreçler yeniden gözden geçirilmeli.
Yaşananlardan dersler çıkarılmalı.
İzmir fay hatlarının üzerinde şehirlerimizden biri...
Ama sadece İzmir mi; bütün Anadolu böyle değil mi?
Ders alalım ve unutmayalım.
Bu yollar kaldırmıyor
CUMA günü depremden sonra trafik kilit oldu.
Yetkililer gerekmedikçe sokağa çıkılmamasını istedi ve bu uyarıları çok sık yapmalarına rağmen bir şey değişmedi.
Kentin bir ucundan diğer ucuna gidebilmek için üç saatten fazla araba kullananlar oldu.
Bu durum bize gösteriyor ki; gelecek yıllarda benzer krizler için stratejiler geliştirmek gerekiyor.
Birincisi yollar yetmiyor.
Alternatifler o kadar az ki...
Çevre yolu dediğimiz yerler ana arter olmuş çoktan...
İkinci ve hatta üçüncü çevre yolları için çok geç kalmışız.
Her şeyi kent içine yığdığımız ve herkesi oraya çektiğimiz için bu alternatifleri hiç düşünmedik.
İzmir beş milyonluk bir şehir artık...
Ve bu altyapı maalesef kaldırmıyor.
Yaşadık, gördük.
Kilitlenen trafik açılmıyor.
Ve biz böyle doğal afetlerden sonra ne yapacağımızı bilmiyoruz.
Bu kalabalık niye
BİZ gazeteciyiz, olay yerinde olmalıyız.
Ve öyle yaptık.
Depremin olduğu gün de, ertesi gün de, olay yerine gittik, haberlerimizi yetiştirdik, yazılarımızı yazdık.
Bana göre bu krizlerden çıkarmamız gereken dersler var.
Hadi bizim işimiz ve bizim orada olmamız lazım.
Peki o büyük kalabalığın oralarda işi neydi?
Biz neden böyleyiz?
Sadece görevlilerin, yardım ekibinin olması gereken bir yerde o kalabalık niye olur?
Neden bu merak...
İzlemesek olmaz mı?
Yarım kalan her hayat
bana üzüntü veriyor
HER ölüm çok acı...
Her kayıp kalbimizde derin bir yara açıyor.
Her biri için dua ediyoruz ve çok üzülüyoruz.
İçimi acıtan kayıplardan biri de Elif oldu.
Elif İnan, benim de yönetim kurulunda olduğum Piri Reis Karşıyaka’da okuyordu.
Beşinci sınıftaydı.
Ablası aşağıya inmişti.
O online derslerine evden devam ediyordu.
Pandemi olmasa, yüz yüze eğitim devam ediyor olsaydı okulunda olacaktı.
Olmadı.
Evde yalnız, tek başına yakalandı.
Elif’in enkaz altından çıkarıldığı dakikalarda ben de oradaydım.
İyi haber geldiğinde çok sevindik, havalara uçtuk.
Sevincimiz kısa sürdü, hastaneye giderken Elif bizlere veda etti.
Çok üzgünüm...
Her kayıp bizim için çok önemli.
Zamanla yarışan herkese dualarımız sonsuz.
Ama Elif’in ölümü içimizi acıttı.
Kahrolduk...
Her yarım kalan hayat bana üzüntü veriyor.
Nurlar içinde uyu Elif...
Paylaş