Paylaş
O da siyasetin dilinin, üslubunun, tonunun toplumu yorduğu gerçeği...
Konuşmuyoruz, tartışmıyoruz, müzakere etmiyoruz.
Peki ne yapıyoruz?
Kavga ediyoruz, geriyoruz, ayrıştırıyoruz.
Bu eleştirilerim bütün partiler için geçerli...
Ben her seçim sürecinde umutlanıyorum.
Diyorum ki...
Siyasilerimiz bu beklentilerin farkındalar ve bu dili değiştirmek için bu seçimleri fırsata dönüştürecekler.
Sonra bir bakıyoruz.
Hiçbir şey değişmiyor.
Meydanların dili sert olunca; toplum da geriliyor.
Bugünlerde yine en çok konuşulan, ortaya atılan kavram demokrasi...
Biliyorum; demokrasiyi işletmek, güçlendirmek kolay değil.
Ama başka bir şansımız var mı ki?
Zorlukları olsa da; demokrasiden daha iyi bir model var mı?
Demokrasi demokrat olmayı, demokrat kalabilmeyi söylemiyor mu?
Bunun da gereklerini yerine getirmek gerekir.
Hoşgörüyü, iknayı, her fikre açık olmayı, herkesin konuşma özgürlüğünü savunabilmeyi, hukuku, adaleti, eşitliği...
Listeyi uzatın, kavramları birbiri ardına sıralayın.
Ben eksiklikleri olmasına rağmen Türkiye’nin demokrasiyi içselleştirdiğini biliyorum.
Eksiklerini tamamlamak için çaba sarf ettiğini izliyorum.
Bunun için herkese bir görev düşüyor.
Demokrasi için demokrat olmak, demokrat kalabilmek gibi...
Siyaseti daha az konuşmalıyız
GEÇEN gün bir Fransız gazeteci arkadaşımla sohbet ediyorduk.
Hep söyler...
“Türkiye çok dinamik bir ülke ve Türk insanı çok yaratıcı... Ve sizler krizlere bizden daha hızlı çözümler bulabiliyorsunuz...”
Haklı...
Bizim için her gün bir sürpriz demek.
Kabul; krizleri daha iyi yönetebiliyoruz, günlük olayları kendimize göre formüllerle geçiştirebiliyoruz ama...
Yine de biraz daha dingin bir döneme ihtiyacımız var.
Yani...
Siyasetin daha az konuşulduğu günlere...
24 Haziran’dan sonra; diyelim.
Bence Fransa’dan da farkımız bu…
Siyaset 365 gün gündemin birinci maddesinde kalmıyor.
Makamların süresi olmalı
BİR şey daha...
Siyasette de, sivil toplum örgütlerinde de, odalarda da, spor kulüplerinde de; o görevler belirli bir süre için yapılmalı.
Belki yasalar eşitlik ilkelerini göz önünde bulundurarak bir sınırlama getiremiyor ama...
Bu kurumlar içinde alınmış ilke kararlarına, jestlere, geleneklere engel değil.
Başka türlü yeni isimlere, yeni yüzlere şans tanınamıyor.
Yeni yüzlere, yeni vizyonlara...
Projeler yarışsa
yeni yüzler çıksa
İLK turda biterse 25 Haziran’dan itibaren, ikinci tura uzarsa 9 Temmuz’dan sonra yerel seçimler için de hazırlanın.
Ben bu yerel seçimlerde aday adayı patlaması bekliyorum.
Göreceksiniz; siyasete olan ilgi azalmayacak aksine artacak.
Belki de yeni yüzler için bu ilgi bir fırsata dönüşecek.
Elbette bir vatandaş olarak bizim beklentimiz projelerin yarışmasıdır.
Paylaş