Değişim aslında korumakla başlar

BİR süredir İzmir’e gelen, gelmek isteyen, hayallerinde Ege sahillerinde yaşamak olan insanlarla konuşuyorum.

Haberin Devamı





Diyorlar ki...
“Burada yaşadığınız için çok şanslısınız. İstanbul’un o yoğun keşmekeşinden sıkıldık, Ankara’nın bürokrasisinden bunaldık. Burada hayat başka türlü akıyor...”
Dün olduğu gibi bugün de aynı cevabı veriyorum.
“Burada olması gerektiği gibi bir hayat yaşanıyor. Yanlış olan obeziteye dönüşmüş bir İstanbul büyüklüğü, bürokrasiden kafasını kaldıramayan bir Ankara...”
***
Aslında şöyle bir tezat da var.
İzmir’e dışarıdan bakan üçüncü gözler bu kenti yere göğe sığdıramazken; İzmirliler ise bazen fazla eleştirmekten buraların değerlerini göremiyor ya da göz ardı ediyorlar.
“40 yılda İzmir’de hiçbir şey değişmedi” diyorlar.
***
Ben de onlara “İyi ya...” diyorum.
Prag 30 yılda bir değişir mi?
Ya Paris, ya Londra, ya Roma...
“Bir kentin siluetinin değişmiyor olmasını o kentin yerinde sayması” olarak yorumluyorlar.
Korumanın aslında en büyük değişim, gelişim ve modernlik olduğunu, kentler yaşanmaz hale geldiğinde anlıyoruz.
Tabii her şey çoktan geçmiş oluyor.
İyi ve güzel olanları korumalıyız.
Eksik ve yanlış yaptıklarımızı değiştirmeliyiz.
Bana göre İzmir’de çok yanlış var ama düzeltmek için hala vaktimiz bulunuyor.

 
Seçim takvimi başlamıştır

DİKKAT ettiniz mi?
Her partiden “2019 seçimleriyle” ilgili hatırlatmalar, dikkat çekmeler, uyarılar, tavsiyeler başladı.
İstisnasız her partiden...
2017 sonlarındaki “2018’de seçim olur” tezi bugünlerde dile getirilmese de, her partinin şimdiden bir hazırlık içinde olduğu görülüyor.
Hafta sonunda yapılan MHP kongresinde de anlaşıldı ki ittifaklar arasındaki yakınlaşma artacak, karşıt ittifaklara karşı da üslupta sertleşme olacak.
Seçim takvimi başlamıştır.

 
Altınordu alkışı ve desteği hak ediyor

ALTINORDU zirveye bir adım daha yaklaştı.
Yani Süper Lig için her şey hazır...
Altınordu’ya da bir üst lig çok yakışır.
Hak edilmiş, takdir gören bir başarı öyküsü yazıyorlar.
Eğer bir aksilik olmazsa Altınordu’yu Süper Lig’de göreceğimizi düşünüyorum.
Diyelim ki; Altınordu sezon sonunda şampiyonluk kupasını kaldırdı ve müzesine götürdü.
O zaman devletin Altınordu’ya, Altınordu gibi takımlara bir ödül vermesi gerekir.
Bu yasayla düzenlenebilir, kimsenin de itirazı olmaz.
Altınordu yabancı oyuncusu olmayan bir kulüp...
Üstelik sporcu yetiştiren, aslında Futbol Federasyonu’nun ya da Spor Bakanlığı’nın yapması gereken altyapı çalışmalarını yapan tek kulüp...
Bütün Türkiye’yi tarıyorlar, gençlerimizin eğitimlerinden beslenmelerine kadar her detayla uğraşıyorlar.
Yetiştirdikleri gençleri dünyanın en önemli liglerine transfer ediyorlar.
Bence Altınordu özel bir primi, teşekkürü, yardımı hak ediyor.
Bu altyapıyı yapan her takımı hükümet desteklemeli.
Ve bunu yasayla yapmalı.

 
Dibe vurmak mı lazımdı?

BİR de Karşıyaka’nın durumu var. Hepimiz üzülüyoruz. Hem de çok üzülüyoruz. Bir kulübün çöküşünü hep birlikte izliyoruz. Mesele bugünün meselesi değil. Meselenin geçmişi, çok önemli ayrıntıları var.
Gerçek olan şu ki...
Bazı gerçekleri dibe vurmadan anlayamıyorsunuz.
Ama soruyorum.
Dibe vurmak mı lazımdı?

Yazarın Tüm Yazıları