Paylaş
Türk turizmi büyüyecek, bütün göstergeler bunu net gösteriyor.
Antalya’ya birkaç kere gelmiş, İstanbul’u tanımış bir turist için alternatifler yaratmak lazım.
Ben hep söylüyorum.
İzmir’i Türkiye’nin yeni destinasyonu yapmamız lazım.
İzmir derken de sadece kent merkezini kast etmiyorum.
Çanakkale’den Antalya’ya kadar uzanan Batı Anadolu’yu söylüyorum.
Antalya, MAS turizmiyle öne çıkan bir destinasyon oldu.
“Her şey dahil sistemi” eleştirmekle birlikte, bunun artık Antalya’nın bir gerçeği olduğunu unutmamak gerekir.
O zaman Türk turizminin yeni adresler göstermesi gerekir.
O yerlerden biri de Çeşme...
İzmir’e yakınlığından dolayı yazları Çeşme her sabah gidilen, akşamları da dönülen bir sayfiye yeri...
Ama en fazla üç ay doluluk yaşayan bir tatil yeri...
İzmir’in en büyük değerlerinden biri olan Çeşme’nin 12 ay turizm hareketliliği yaşaması lazım.
Ben, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un, “Çeşme’yi Cannes gibi yapmak istiyoruz” fikrini uzun yıllardır işleyen biri olarak, destekliyorum.
Tabii bazı rezervlerim ve şartlarım da var...
Onları da kısaca şöyle özetleyebilirim.
İnsanlar artık doğallık arıyor. İnsan eliyle yapılmış yerler dünyanın her yerinde ve çok sayıda var.
Çeşme kendini koruyabilmiş ender yerlerden biri...
Çeşme’yi koruyarak Cannes gibi yapabiliriz.
Aslında Cannes da öyle büyük, kalabalık bir yer değildir.
Yüzlerce fuara, festivale, organizasyona ev sahipliği yapan Cannes tam da benim dediğim gibi korunarak bugünlere gelmiştir.
Çeşme de böyle olacaksa Cannes gibi olsun zaten...
Tematik alanlara
yatırım gerekiyor
ÇEŞME’nin lokal markaları var.
Yani turizm tesisleri genellikle Türk ve ağırlıklı olarak İzmirli yatırımcıların elinde.
Bu vizyon elbette yeni ve güçlü markaları da getirecektir.
Gelmelidir de...
Antalya, MAS turizminde öne çıktı ama Çeşme daha butik ve tematik konulara girebilir.
Sağlıklı yaşam onlardan biridir, spor, sanat onlardan biridir.
Zaten Çeşme’yi de ayıracak budur.
Elimizde önemli değerler var.
Bugüne kadar hepsini birleştirip yapamamıştık, bu fırsat da yaratır.
Eskinin yanlışları
yerine doğruları
yapmamız gerekir
HER yeni ve büyük projede insanlar önce, “Eyvah...” diyor.
“Çeşme de elden gidiyor mu?” diye sorular da başlıyor.
Neden elden gitsin.
Hep onu söylüyorum.
Bugüne kadar kentsel büyümede çok dramatik yanlışlar yaptık.
Resmen kentlerimizi katlettik.
Ancak Türkiye’nin büyümeye başladığı 50’li yıllarda ne kaynak vardı, ne de böyle bir bilinç...
Doğrudur, o günlerde yapılanların faturasını ağır bir şekilde bugün de ödüyoruz.
Ancak eskinin yanlışları gözümüzü korkutmasın.
Aksine yanlışları düzeltme, doğruları yapma şansımız var.
Bakan Ersoy, “Sivil inisiyatiflerle, belediyelerle bu konuları konuşacağız” diyor.
Bence bu iyi bir yaklaşım.
Konuşmalıyız, anlatmalıyız ve uzlaşmalıyız.
Nasıl bir Türkiye hayalimiz varsa bunları masanın üzerine koymalıyız.
Bu da yeni Çeşme için bir fırsat olabilir.
En fiyakalı başkanlıklar
BAZI yerlere başkan olmak, seçilmek gerçekten daha önemli...
Belki de daha fiyakalı...
Örneğin; Bodrum, Çeşme...
Kış nüfusuyla yaz nüfusu arasında 10 kattan fazla bir fark olan bu yerler akla ilk gelen belediyeler...
O yüzden buralarda başkan olmak hem kolay, hem zor...
Kolay; çünkü çok popüler, herkes tanıyor.
Zor; çünkü beklenti büyük, istekler çok...
Ama buralara talip olan başkanlar da bunu çok iyi biliyorlar.
Rekabet o yüzden çok sert geçiyor.
Yeni bir statü gerekir
TABİİ şunu da unutmamak gerekir. Madem Turizm Bakanlığı’nın Çeşme, Didim gibi yerlerle ilgili yeni fikirleri, projeleri var. O zaman yıllardır yazdığım bir konuyu da yeniden gündeme getirmek gerekir. Kış nüfusuna göre bütçe alan bu belediyelere yeni bir statü kazandırmak gerekir. Gerçekten de bu kaynaklarla hizmet üretmek çok zor. Oysa dediğim gibi beklenti çok büyük ve yapılacaklar listesi her zaman uzun...
Paylaş