Paylaş
Görüyor musunuz sevinci...
Sadece sevinç mi?
Aynı zamanda gurur, mutluluk, tutku, hayata bağlılık...
Hele birkaç gün önce Futbol Milli Takımı’nın İzlanda karşısındaki o halini görünce...
Milyon dolarlık ayakların bence bu fotoğrafa çok iyi bakması ve özeleştiri yapması gerekir.
Bir de Polonya’yı eleyip finale yükselen Ampute Milli Takımı’nın maç sonrası verdiği cevap var ya, işte onu çerçeveletip duvara asmak lazım.
“Bizim primimiz milli bayrağımızdır...”
Bu çocukları alınlarından öpmek lazım...
Ama yetmez...
Bir de hak ettikleri primi vermek gerekir.
Hayallerini bizlerle paylaştıkları için, unuttuğumuz bazı değerleri hatırlattıkları için, bütün Türkiye’ye kocaman bir ders verdikleri için...
Doğrusu şu
KAZANMAK da, kaybetmek de hayatın içinde olan şey...
Dünya şampiyonasına katılmak da var, organizasyon dışında kalmak da...
Var da...
Magazin sayfalarından inmeyen, ünlü muamelesi çekilen o meşhur futbolcuların özel hayatlarıyla ilgili sayfalar dolusu konuşurken; başarısız sonuçlardan sonra tek kelime etmemeleri beni çileden çıkartıyor.
Biliyorum; sizler de benim gibi düşünüyorsunuz.
Futbolcuya magazin yıldızı gibi yaklaşılırsa olacağı da bu...
“Bu bütün dünyada böyle” diyebilirsiniz.
Değil...
Yabancı medyayı iyi takip edenlerdenim.
Sporcular genellikle sosyal sorumluluk projeleriyle toplumun önüne çıkıyor.
Doğrusu da bu...
Normalleşme ama nasıl
GALİBA son dönemde en çok duyduğumuz, kullandığımız kavram, kelime bu...
Normalleşme...
Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki; her gün yeni bir sürprize uyanıyoruz.
Karmaşık, yönetilmesi zor bir yerde Türkiye...
Dünya da yeni bir denge arayışında bu arada...
Avrupa Birliği İngiltere’nin Brexit kararından sonra geleceğini sorguluyor.
Avrupa demokrasisindeki bu iklim İspanya’yı da etkiledi. Katalanlar referandum sonrasında bugün yarın bağımsızlığını ilan edebilir.
Almanya’daki seçimler bitti ama koalisyon görüşmelerinin hiç de kolay geçmeyeceği ortada...
ABD’de Trump’ın geleceği sorgulanıyor.
Türkiye’nin bu gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değil ama beni asıl düşündüren siyasette o sert iklimin yumuşamaması...
Bir buçuk yılda dört seçim, bir referandum, bir darbe girişimi atlatan Türkiye, iç siyasette bir türlü uzlaşmayı, diyaloğu yakalayamadı.
Bu neden önemli?
Çünkü siyasetteki gerginlik toplumu da etkiliyor.
Siyaset gündelik hayattan elini çekmiyor.
Ve ne yazık ki...
Önümüzdeki yıl seçim hazırlıkları, 2019’da da üç ayrı seçim olacak.
Normalleşme herkesin beklentisi ama nasıl?
İki kıyıya da yakışır
HAFTA sonu Alaçatı’da iki önemli etkinlik vardı.
Birincisi The Bloom Out, spor festivali...
İkincisi de balık yarışı...
Hava kötü olmasına rağmen Çeşme doluydu.
Bu da gösteriyor ki; spor etkinlikleri, festivalleri yapıldıkları yere büyük bir hareketlilik getiriyor.
The Bloom Out’un bu ilkiydi, eminim gelecek yıl çok daha büyük bir organizasyon olacak.
Belki de karşı kıyıyı, yani Yunanistan’ı da dahil ederek bu etkinlikleri planlamak gerekir.
Ben birbirine yakın bu iki ülkenin turizmde çok daha ortak işler yapabileceğini düşünüyorum.
Dünya turizm ligine Yunanistan ve Türkiye birlikte çıkabilir.
Ve bunu spor festivalleriyle başlayarak yapabilir.
The Bloom Out için böyle girişimler olduğunu biliyorum.
Eğer olursa Çeşme başta olmak üzere Ege’ye çok faydası olacaktır.
Bu organizasyonları hep destekliyoruz.
Paylaş