Paylaş
Aslında kendimizden ölçün; moralli, istekli, hevesli olduğumuzda yaptıklarımız farklı değil mi?
Türkiye’nin ekonomik gerçeklerini değerlendirirken toplumun özelliklerini de dikkate almamız gerekiyor.
Biz Türkler çabuk moralimizi bozuyor ama çabuk da toparlanıyoruz.
O yüzden krizleri, dalgalanmaları biz çok daha hızlı atlatıyoruz.
Şimdi göreceksiniz; Merkez Bankası’nın faiz indiriminden sonra piyasalarda bir hareketlilik olacaktır.
Önemli olan bu hareketliliği sürekli hale getirmektir.
Elbette borçluluk oranlarımız yüksek, maliyetlerimiz arttı ama dediğim gibi bizim gibi ülkelerde her şey rakamlar değildir.
***
Öncelikle karamsarlığı bir kenara bırakmalıyız.
En başta siyasetçilerin bu algıyı iyi yönetmeleri gerekir.
Kısır döngüden çıkamayan siyasetin topluma yeni şeyler söylemesi gerekir.
“Seçim...” bile dememeleri gerekir.
Ve yapısal reformları hayata geçirmemiz şart...
Sadece ekonomik değişikliklerden de bahsetmiyorum.
Türkiye’nin eğitimde, teknolojide atak yapması gerekiyor.
Ben sivil toplum örgütlerinin bu dönemde daha aktif görevler alması, misyonlar yüklemesi gerektiğine inanıyorum.
Bizim STK’lar her şeyi bir kenara bırakıp eğitime odaklanmalılar.
Eğitimde devletin yükünü hafifletecek sosyal projeleri hayata geçirmeliler.
***
Özetle...
Siyasetten yorulmuş, sandık başına gitmekten yorulmuş bizlerin yeni bir gündemle geleceğe bakması şart.
Doluluk oranları iyi
İzmir’e daha çok
otel kazandırmalıyız
GEÇEN gün İbis Bornova’nın yatırımcısı İbrahim Babak ve otelin genel müdürü Muazzez Tonguç ile sohbet ediyorduk. Kısa bir süre önce açılmış olmasına rağmen yüzde 100’lük doluluk yakalamışlar.
Sevindim tabii...
Otellerin doluluk oranlarını yakından takip ediyorum; hem de çok uzun yıllardır...
Çünkü benim için en önemli göstergelerden biridir.
Son yıllarda İzmir’de çok sayıda otel açıldı. Sahipleri ve yöneticileriyle çok sık bir araya geliyorum.
Genel bir memnuniyetten bahsetmek isterim.
Bu kent ekonomisinin canlı olduğunu gösteriyor, doluluk oranları giderek yükseliyor.
Bunda birçok etken var.
Fuarlar, organizasyonlar, ticaretin büyüklüğü hep önemli etkenler...
Ama Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de geçenlerde söylediği gibi İzmir gibi bir kente 1 milyon turist geliyor olması düşündürücü...
Bu bölgenin çok daha büyük bir potansiyele sahip olduğunu söylemeye bile gerek yok.
Ben bunun tersine döneceğini düşünüyorum.
Yani turist sayısı da artacaktır.
Ama kent otellerindeki doluluk oranlarının böyle seyretmesi de Türkiye’deki İzmir’e olan ilginin bir kanıtıdır.
Bu arada Bornova’nın otel sayısı artıyor.
Bayraklı, Bornova değer kazanan bölgeler, buralara yeni yatırımların da olacağını biliyorum.
Şimdi ben bu cümlenin
Neresini düzelteyim
MAGAZİNCİ meslektaşlarıma bozuldum.
Geçenlerde okuduğum bir habere şöyle bir başlık atmışlar.
“50’yi geçmelerine rağmen genç aşıklar gibi...”
Şimdi bu cümleyi hangi tarafından düzelteyim; başından mı, sonundan mı?
Yani 50’sinden sonra aşk yaşanmaz mı diyorlar, yoksa aşkın sadece gençlere özgü olduğunu mu söylemeye çalışıyorlar.
50 sınırını geçmiş bir meslektaşları olarak bir tavsiyede bulunayım arkadaşlarıma...
Bir kere aşk denilen şeyin yaşı olmaz.
İkincisi aşk güzel şeydir; açık, herkesin önünde, bütün samimiyetiyle yaşanan aşklar ise çok daha güzeldir.
Üç gençlik yaşla değil ruhla, bedenle ölçülür. Ben ne gençler tanıyorum yaşlanmışlar, ama öyle yaş almışlar tanıyorum ki hala çok gençler...
Bütün aşıklara, bütün kendini genç hissedenlere selam olsun.
Ziyaretçi akını devam ediyor
BİRAZ bekledim, belediye başkanlarımız yerlerine ısınsınlar, toplantılarını yapsınlar, brifinglerini alsınlar, sonra da bir yol haritalarını çıkarsınlar diye. Birkaç ay geçince de ziyaretlerine gitmeye başladım. Hangi başkana gitsem önlerinde uzun kabul listelerini görüyorum. Hala, dört ay geçmesine rağmen... Birkaç kez yazdım, yine yazayım. Biraz izin versek de, biraz rahat bıraksak da başkanlar asıl yapması gereken işlere zaman ayırsalar.
Paylaş