Paylaş
Antalya bunlar arasında. Kuşadası da ilçelerin başını çekiyor.
Antalya ve Kuşadası’na bir şey diyemem.
Çünkü İstanbul adalardaki fotoğrafı net biliyorum.
Adalarda o hayvanlar için mutlaka bir şeyler yapılması gerektiğine ben de katılıyorum.
Ancak dünkü yazımda “İtirazım var” dedim.
Neye itiraz ettim.
Çünkü İzmir; konuştuğumuz bu yerlerden farklı...
Faytonlar bu kentin sembollerinden biri...
Üstelik yakın zamanda bir revizyona gidilmiş, faytonlara uygun atlar getirtilmiş, çalıştıranlara da eğitimler verilmişti.
Daha da önemlisi bu atların barınmaları, sağlık kontrolleri düzenli bir şekilde yapılmaya başlanmıştı.
***
Sabah birçok kişiden gelen mesajlarla uyandım.
Arkadaşlarımın ne kadar hayvansever, aynı zamanda çevre ve doğa dostu olduklarını söylememe gerek yok herhalde...
Bütün mesajları tek tek okudum, telefonla arayanlarla uzun uzun konuştum.
Ve gördüm ki; İzmir’de faytonların kaldırılmasına herkes biraz hüzünlenmişti.
Bazıları “Denetlensin, uyarılar yapılsın ama kaldırılmasın” diyorlardı.
***
Bakın dünyanın birçok yerinde faytonlar var.
New York’ta Central Park’ta fayton turu yapabilirsiniz örneğin...
Prag ve Viyana’da öyle...
Varşova’da öyle, Bratislava’da örneğin...
Devam edeyim mi?
Çok yer sayabilirim.
Belki Antalya’da olmayabilir, Ankara’da olmayabilir ama faytonlar İzmir’e yakışır.
Bir kez daha tekrarlıyorum.
Hayvanseverlerin bana söyleyebilecekleri tek sözleri olamaz.
Çünkü gazeteci olarak hayvanseverlere verdiğim destek sonsuzdur, yazdığım yazıların sayısını ben bile unuttum.
***
Türkiye’de siyasette normalleşmeden bahsediyoruz.
Çok da doğru...
Artık sıkıldık ve yorulduk.
Kutuplaştırıcı dil istemiyoruz, ayrıştırıcı bir dil istemiyoruz.
Bunun yerine kucaklayıcı bir üslup bekliyoruz.
***
Ama net yazıyorum.
Ben aynı tavrı, yaklaşımı, üslubu sivil toplumdan da bekliyorum.
Özellikle hayvanseverlerden, çevrecilerden, doğa severlerden de bekliyorum.
Romantik yaklaşımlar yerine gerçekçi yorumlar bekliyoruz.
Neyi mi kastediyorum?
Sokaktaki tek hayvanın bile zarar görmesini istemem.
Yaşadığım çevrede onlarca köpeğe bakıyorum, bakıyoruz.
Her gün işten eve dönerken mamalarını alıp götürüyorum.
Ama sayıları azalmıyor, aksine artıyor.
Aşılarına kadar götürüyoruz ama yetişemiyoruz.
Sayılarını bilemiyorum; 70 mi, 100 mü, yoksa daha mı fazla...
Ne yapacağız, bu sokak dostlarımıza nasıl bakacağız?
Hadi biz bakıyoruz, ya bakılamayanlar...
***
Gelin ortak bir dil yakalayalım.
Bunu sadece siyasetten istemeyelim.
Çözüm bulalım, projeler üzerinden konuşalım.
Her projeye karşı çıkmayalım, kulaktan dolma bilgilerle hareket etmeyelim.
Sanayi yatırımlarının da çevre dostu olabileceğini bilelim.
“Faytonları kaldıralım”, tamam kaldıralım.
Ama bunun yerine daha iyisini yapmayı niye denemeyelim.
New York’ta Central Park’takiler fayton da; bizimkiler başka bir şey mi?
Viyana ve Prag’da faytonla kent geziliyor da, İzmirliler bu nostaljiyi yaşamasınlar mı?
***
Değerli dostlar...
Türkiye’nin normalleşmesini istiyorsak; önce işe kendimizden başlayacağız.
Elimizi taşın altına koyacağız.
Sivil toplum örgütlerinde görev alacağız, buralarda katkı yapacağız.
Paramız yoksa fikrimiz var; toplumun gelişmesi için çalışacağız.
Romantizmi bırakıp gerçeklere odaklanacağız.
Doğru düzgün yasalar yapacağız.
Hayvansever isek ve dostlarımızın daha iyi şartlarda olmalarını istiyorsak, bunun gereğini yapacağız.
Siz hiç Paris’te Champ Elysee’de yürürken onlarca köpeğin size doğru geldiğini gördünüz mü?
Ben görmedim.
Ama Türkiye’nin birçok önemli caddesinde gruplar halinde gezen dostlarımızı (sokak hayvanlarını) görüyorum.
***
Hayvan haklarının sonuna kadar arkasındayım.
Medya olarak her zaman destek verdim, yine vermeye devam edeceğiz.
Ama bu konulara da artık gerçekçi yaklaşımlar getirelim.
***
İzmir’in faytonlarından buraya geldim.
Bazı konularda büyük bir fotoğrafı yorumlamaya ihtiyacımız var.
Bu da o konulardan biri...
Paylaş