Paylaş
Yeniden eski haline dönmesi için kaç yıl gerekli sizce?
30 yıl mı, 40 mı, daha fazlasına ihtiyaç da olabilir.
İzmir üç gün boyunca yandı.
Tek bir yerde değildi yangın; üç ayrı cephede...
Ormanlar mı yandı, bizim içimiz mi yandı, hiç sormayın...
Yeni başımıza da gelmiyor bu felaketler...
Bu bölgenin kaderinde yangınlar var.
Doğanın kendi içindeki dengesiyle çıkan yangınlara söyleyecek bir şey yok.
Ama dikkatsizlik sonucu çıkan ya da bilinçli çıkarılanlar için ne söyleyebileceğimi inanın bilemiyorum.
Biliyorum emniyet güçleri büyük bir titizlikle çalışıyorlar.
Orman Bakanlığı yetkilileri bütün bilgileri bir araya getirip yangınların neden çıktığına dair bir süreci yönetiyorlar.
Ama neden ne olursa olsun, İzmir’in akciğerleri yandı.
Güzelim ormanlarımız kül oldu.
Binlerce hayvanımız telef oldu.
Ve yine diyorum ki; ilk değildi, son da olmayacak.
Çünkü yeteri kadar hassas olmuyoruz, dikkatli davranmıyoruz, çevreye duyarlı olamıyoruz.
Doğayı bu kadar az önemseyen, bu kadar değerini bilmeyen bir başka ülke var mıdır?
***
Geçen yıl Gümüldür Özdere’de benzer bir yangın olduğunda bölgeye gitmiş, gözyaşlarımı tutamamıştım.
Bu yangını da büyük dikkatle izledim.
Rüzgarın sert esmesi, hava koşulları, alevlerin üç ayrı yerde eşzamanlı yükselmesi mücadeleyi zorlaştırdı.
Yine de bir faciaya dönüşmeden sonlandırıldı.
Gümüldür yangınından sonra bir çağrıda bulunmuştum, tekrarlamak istiyorum.
Çevre bilinci küçük yaşlarda edinilmeli...
O yüzden ilköğretim çağındaki çocuklarımıza bunu iyi anlatmalıyız.
Müfredata koymalıyız.
Ve çocuklarımızı ormanlara götürüp oralarda anlatmalıyız.
Anlatmalıyız ki; insan eliyle çıkan yangınlar olmasın.
***
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un da İzmir yangınlarından sonra benzer açıklamaları oldu.
Dedi ki...
“Okullarda çocuklara doğayı, iklimi, oksijeni, habitatı, toprağı, fidanı her şeyi anlatıyoruz. İçselleştirmeleri için birlikte fidanlar dikiyoruz, ormanlara gidiyoruz. Ama büyük bir eksiğimiz var. Yok olduktan sonra değil, varken değer bilmekle ilgili ciddi bir eksiğimiz var. Bu yüzden ders yılı açılışında fidan dikmeden önce ormanın küllerini göstereceğiz öğrencilere. Bu duyguyla dikilen fidan da, bilgi de tutar. İzmir için, ağaçlar için, bir ağacın tek bir yaprağı için tarifsiz üzgünüm...”
***
Yıllar önce yaptığım önerinin Milli Eğitim Bakanı tarafından da dile getirilmesi beni sevindirdi.
Çocuklarımızı bu ormanlara götürelim.
Görsünler...
Görsünler ve büyüklerine anlatsınlar.
Çünkü o büyükler bu doğanın kıymetini bilemedi.
Çok yazık...
Kampanya büyüdü
1 milyon fidan
hemen dikilecek
YANGIN devam ederken; İzmir’de etkin olan bütün sivil toplum örgütleri bir kampanya başlattı.
Ve mutlulukla görüyorum ki, o kampanya kısa sürede hayata geçecek.
Sadece STK’lar değil; odalar, dernekler, okullar, futbol kulüpleri, esnafımız...
Sokaktaki vatandaşımız…
Bütün İzmirliler bu 1 milyon fidan kampanyasına destek veriyor.
Bence farkındalık açısından çok önemli olacak.
Dün beni İstanbul’dan arayan birçok şirketin yöneticisi, sahibi de bu kampanyaya destek olmak istediklerini iletti.
Demek ki, bu sadece İzmir ile sınırlı kalmayacak.
Türkiye kampanyanın içinde olacak.
Buna da çok sevindim.
Bazı konular siyaset üstüdür
BAZI değerler, kavramlar üzerine siyaset yapılmaz. Yapılmamalı...
Doğa, çevre de onlardan biri...
Hele hele sözkonusu yangınsa hiç ama hiç yapılmamalı.
Çünkü bu herkesi ilgilendiren ve tek vücut olmamız gereken bir konu...
Partisi olmaz, tartışmalar da siyaset üstü olur.
Bizim şehirlerimiz
obeziteye yakalandı
İSTANBUL herhalde en yağışlı ağustos ayını yaşıyor. Birkaç günde yağması gereken yağmur birkaç saate sığınca ortaya böyle görüntüler çıkıyor.
Her zaman yazıyorum.
Altyapıdan daha önemli bir şey olamaz.
Ne yazık ki; bizim büyükşehirlerimizi obezite hastalığına yakalanmış bireylere benzetiyorum.
Olmaması gereken nüfustalar hepsi...
20 milyonluk bir İstanbul’a ne yapsanız yetmiyor.
İzmir’in yakın bir gelecekte 6 milyon olması bekleniyor. İzmir’e ne yapsanız yetmez...
Ankara da öyle, Adana da, Trabzon da...
Ve diğer bütün büyükşehirlerimiz.
Bu altyapılarla sağlıklı, modern şehirler kurmamız çok zor olacak.
O yüzden yapmamız gerekenler var.
Belediye bütçeleriyle bunları yapamayız. Devletin mutlaka desteği şart... Ama her şeyden önemlisi merkezi hükümetlerle belediyelerin ortak projeler geliştirmesi zorunlu...
Türkiye bir deprem ülkesi üstelik...
Ve bütün olumsuz koşullara hazırlıklı olmalıyız.
Paylaş