Paylaş
Sadece bugünün siyasetçilerinden bahsetmiyorum.
Hep böyleydi.
Ama böyle olmamalı.
En başta siyasetçiler özeleştiri yapmayı öğrenmeliler; hayatın siyasetten ibaret olmadığını bilmeliler.
Neden böyle söylüyorum.
Şundan dolayı...
Sandık bir demokrasi için olmazsa olmazdır.
Türkiye’yi eleştirebiliriz, demokrasisinde ağır aksak giden birçok şeyi de konuşabiliriz ama bu ülke herşeye rağmen sandığa gitmeyi ve çözümü sandıkta arayabilmeyi başarmıştır.
Yine de diyorum ki...
Artık yeter...
Türkiye gerçek gündemine dönmek zorundadır.
Halkımız seçim yorgunudur.
İşin ilginci siyasetçiler de yorulmuştur.
30 yıllık gazetecilik hayatımda politikacıları bu kadar bıkkın, sıkılmış hiç görmedim.
Bir buçuk yılda dört seçim bir referandum; biraz aranın ardından bir referandum ve genel seçim, sonrasın da yerel seçim yapmış kaç ülke vardır.
Üstelik İstanbul seçimlerini de yeniledik.
Konu İstanbul olunca bütün Türkiye duruyor.
Nitekim öyle de oldu.
Herkes 23 Haziran’ı bekledi; “Seçimler bir geçsin öyle bakalım” dedi.
Temmuz, Ağustos yazın en sıcak günleri, herkesin tatil yaptığı aylar...
Ama Türkiye’nin yaz da olsa çalışması, üretmesi, ihracat yapması, teknoloji geliştirmesi ve daha önemlisi demokrasisini büyütmesi gerekir.
Ben tanıdığım siyasetçilere söylüyorum.
Artık yeter, uzun bir süre seçim konuşmayalım.
Önümüze bakalım.
Başkanlardan benim beklentim
İSTANBUL seçimleri yenilendi ve kazanan Millet İttifakı’nın adayı Ekrem İmamoğlu oldu. İmamoğlu’nu tebrik ederim. Kim ne derse desin; Türkiye’nin lokomotifi İstanbul’dur. Siyasi başkent Ankara olabilir ama ekonominin başkenti de İstanbul’dur. 16 milyonluk bir şehri yönetmek de kolay değil. Çünkü bir şekilde yollar İstanbul’a çıkıyor.
Ben bütün belediye başkanlarımızdan şunu istiyorum.
Kentlerimizin yeni kimliklere ihtiyacı var.
Türkiye yıllar içinde büyük işlere imza attı.
Artık Avrupa’ya çıktığımda çok az şeyi kıskanıyorum.
Çünkü herşey Türkiye’de de var.
Kıskandığım tek şey kentleşme, şehir planları, mimarisi, kent mobilyasından, kent sanatına kadar uzanan büyük yelpazede şehirlerin hikayelerinin olması.
Mimaride bir atılım yapmalıyız.
Kentsel dönüşümü iyi değerlendirmeliyiz; sıradan değil, gerçek bir dönüşümü yakalamalıyız.
Çünkü bu fırsat da giderse bir 50 yıl daha bu konuda bir şeyler yapamayız.
Bunun için yerel kaynaklar yetersiz kalacaktır.
Mutlaka merkezi hükümetin de desteğini almak gerekir.
Türkiye seçimsiz dört yılında bu konulara yoğunlaşmalı.
Başkanları artık rahat bırakalım
İŞİMİZ gereği belediye başkanlarıyla bir araya geliyor, sohbet ediyoruz.
Şahsen bir süre bekledim, ziyaretlerimi öyle yapmaya başladım.
Ama gittiğimde görüyorum ki; bu randevuların arkası kesilmiyor.
31 Mart’ın üzerinden neredeyse üç ay geçti.
Odalar, dernekler, sivil toplum örgütleri, platformlar, gruplar, temsilciler, arkadaşlar, dostlar hepsini anlıyorum.
Ama bırakın da artık başkanlar işlerini yapsın, işlerine konsantre olsun.
Hala milyonlarca dolar ödüyorlar
EKONOMİNİN sıkıntıları, mutlaka çözüm gereken konularımız var.
Bakıyorum kaynak yaratamayan belediyeler, şirketler, kulüpler konu transfer olunca milyon dolarlara imza atmaya devam ediyor.
Anlamakta zorlanıyorum.
Büyük kulüplerimizin borçları dudak uçuklatıyor ve ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Buna rağmen milyonlarca dolarlık bonservis bedelleri, futbolcu ücretlerini ödeyecekleri konuşuluyor.
Ben gerçekten anlamakta zorlanıyorum.
Hayat siyasetten ibaret değil
Eskiden siyasetçilerle sanatı, sporu, hayatı konuşurduk.
Şimdi sadece siyaset konuşmak istiyorlar.
Diyorum ki...
Bakın sevgili siyasetçi dostlarımız; hazır 4 yıl seçim yok, sizi zorlayacak gündem de yok.
Gelin biraz şu konulara girelim.
Hayatı konuşalım, dünyayı, insanları...
Şiiri, edebiyatı, sanatın güzelliklerini...
İsterseniz yine finali siyasetle yaparız ama biraz başka konulara girmiş oluruz.
Hayat siyasetten ibaret değil.
Paylaş