Paylaş
Yaramasının da nedeni belli; doğru kullanıyor Haluk sosyal medyayı.
Yaptığı paylaşımlar, esprili yorumlarla dikkatleri çekti ilk.
Sonra zaten kendisini hep seven gençlerle muhabbeti ilerletti, sıkıntıda olanlara yardım eli uzatmaya başladı.
Sonra iş o kadar hızlı büyüdü ki, AHBAP demeye başladılar bu sosyal birlikteliğe.
Başı dertte olanın sesi olmaya başlayan AHBAP’ın açılımı Anadolu Halk ve Barış Platformu...
AHBAP işi ilerledi, dernek bile oldu sonunda.
Kâh sınavı kaçıranın 1 yıllık kurs ücretine derman oldu AHBAP, kâh türbanlı kardeşinin derdini dinledi, kâh mini eteklinin...
Baktım geçen hafta yüz nakli yapılan, 1500 lira borcu nedeniyle hapse düşen Recep Sert’in yardımına koşmuş AHBAP.
1500 lira borcunu ödeyip Recep Sert’i hapisten çıkarmakla kalmamış, kalan borçlarını da ödemiş Haluk Levent.
Bir yandan bunları yaparken bu yıl 18 Mart’ta Çanakkale Şehitleri’ni anmak için İzmir Marşı’nı öyle güzel seslendirdi ki gönüllere taht kurdu...Ve ortaya son dönemde bambaşka bir Haluk Levent çıktı.
Kimi görsem hakkında pozitif konuşuyor. Zaten geniş bir hayran kitlesi vardı, şimdi gençler tarafından daha çok seviliyor.
Oysa bundan bir süre öncesine kadar hep negatif haberlerle gündemdeydi Haluk Levent.
Yok borçları, yok hapis maceraları, yok yurtdışına kaçtığı haberleri...
Çoğu abartılı olan bu haberler Haluk Levent’in yakasına yapışmıştı.
Neredeyse son 10 yılı bunlarla boğuşmakla geçti Haluk’un.
Şimdi sosyal medya sayesinde küllerinden yeniden doğdu.
Yardımsever, gençlere kulak veren, herkesin derdini dinleyen, elindekini avucunu paylaşan bir Haluk Levent ortaya çıktı.
Hoş bazıları bu yanını yeni tanıyor olabilir ama Haluk’un bu hasletlerini ben yıllardır bilirim.
Müzik yolculuğunun başından beri yakından tanırım onu.
Haluk zaten böyleydi...
Sahneye çıktığı zaman nasıl seyirciyi avucunun içine saatlerce alırsa (rekoru vardır), sohbet ettiği herkesi de etkisi altına alan bir yanı vardır.
Şimdi sosyal medya sayesinde bu yanını tekrar göstermeye başladı.
“Parti kur oy verelim” diyen takipçilerine şaşırmıyorum bu yüzden.
Ama bazen ben de “Bu yolun sonu siyaset mi” diye merak etmiyor değilim...
2 Adam olmuş
Daha film vizyona girmeden çok önce İbrahim Büyükak ve Oğuzhan Koç’la röportaj yaparken, “Abi filmi izlemeni çok istiyoruz. Tahmin edemeyeceğin kadar komik oldu” dediler.
Hafta sonu izledim filmi...
Bazı yerlerde ciddi şekilde kahkahalar attım.
Mesela “Pardon Şeref siz misiniz?” esprisinde...
Suratında sineği öldürdüğü sahnede...
Salona kahkahalar attıran böyle sahneler çok fazla filmde.
Komik mi? Komik...
Eğlenceli mi? Eğlenceli...
Sıcak mı? Sıcak...
Daha önce de yazmıştım, Üç Adam’ı ekranda hiç komik bulmayanlardanım.
Ama bu 2 Adam harbiden sinemada komik olmuş.
Filmin gişesi de bunu gösteriyor zaten, 1 milyon barajını aştılar.
Elçin Sangu ve Barış Arduç’un 288 bin, Şener Şen’in 236 bin gişe yaptığı beyazperdede şu sıra iki film yürüyor; biri “Ayla” 3 milyona gidiyor, diğeri de 2 Adam’ın bu filmi...
Kaplanla burun buruna!
Afrika’da çektiği vahşi doğa fotoğraflarının yer aldığı serginin açılışında gördüm Engin Altan Düzyatan’ı.
Çektiği bu kaplan fotoğrafının önünde poz verirken, “Korkmadın mı bu kareyi çekerken?” diye sordum.
Yaşadığı foto safari deneyimini “İnanılmazdı” diyerek anlattı.
Gece leoparların çadırının yanından geçtiği, çit, duvar gibi herhangi bir korumanın olmadığı, doğanın ortasında geceledikleri inanılmaz bir macera yaşamış.
Davet sahibi olarak kendisi de heyecanlıydı, eşi Neslişah da...
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu gibi serginin ağır konukları da vardı çünkü.
İşin en güzel yanı, bu sergiyi Engin Altan’ın Afrika’da temiz suyu ihtiyacını karşılamak için yapmış olması.
Bu sergiden elde edilecek gelirle en az 10 su kuyusu açılması hedefleniyor Afrika’da...
İlk iki fotoğrafı alanlar da Neslişah-Engin Altan çiftinin siteden komşuları olan Şahan Gökbakar ve işadamı Murat Tarman oldu.
Orta boy resimler 4 bin 500, küçük boylar 2 bin 500, büyük boy olanlar ise 7 bin 500 dolara satılıyor.
Engin Altan’ın gözüyle Afrika’yı anlatan 53 fotoğraf, Zorlu PSM’de sergilenmeye devam ediyor.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş