Paylaş
Filmin başrol oyuncuları Nejat İşler, Yiğit Özşener ve Rıza Kocaoğlu’na bakıyorum...
Kibrit çaksan alev alacak şekilde kameraların karşısına geçmişler.
Hele Yiğit Özşener’in hali olacak iş değil.
Gözleri açılmıyor, konuşamıyor bile...
Ben yurtdışında onca galaya, ödül törenine gittim, böyle bir manzarayı hayatımda görmedim.
Ne demek zil zurna kendi filminin galasına gelmek ve kamera karşısına geçmek...
Filmini anlatamıyor oyuncular, böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar?
Hadi geçtim basını, galaya gelen davetlileri...
Önce kendi yaptığınız işe saygınız olsun, seyircinize saygınız olsun.
Siz filminize, yaptığınız işe değer vermiyorsunuz, seyirci neden versin?
Alkol alacaksanız sıkın dişinizi, galada kameralar karşısına geçtikten, davetliler gittikten sonra alın.
Ondan sonra parti mi yaparsınız, sızıp kalacak kadar içer misiniz kime ne?
Eskiden “Galalara, ödül törenlerine özenli giyinin” diyorduk, şimdi onu da geçtik, “Alkollü gelmeyin yeter” diyeceğiz...
Galaya özenli gelen tek bir oyuncu vardı, o da filmin kadın oyuncusu Hande Doğandemir.
Helal olsun Hande’ye, kameralar karşısına son derece düzgün ve özenli şekilde geçip anlattı filmini.
Erkek oyuncular ise tek kelimeyle sınıfta kaldı, galiba filmin etkisinden çıkamadılar.
Üçü de sevdiğim ve oyunculuklarını beğendiğim kıymetli isimlerdir.
Ama bu yaptıkları kabul edilir iş değil.
Galada dili dönmeyen bir oyuncu, yaptığı işe saygı göstermeyen oyuncudur.
Keşke hiç gala yapmasalardı...
Geçmiş olsun Buğra...
Buğra Gülsoy’un Serhat Teoman’la birlikte yazıp yönettiği ve oynadığı “Mahalle” filmi bize bir kez daha gösterdi ki, sinema filmi yapmak büyük risk...
“Hikayem güzel, kadrom güzel”le bitmiyor bu işler...
“Mahalle”yi izlemedim, iyi mi kötü mü olduğu konusunda bir şey söyleyemem ama gişesini söyleyeyim:
İlk 3 günde 1678 kişi izledi...
76 salonda gösterime girdi film, gişesinin düşük olmasında bunun da etkisi var elbet.
Ama sinema filminin başarısı bunların hepsini kusursuz yapmaktan geçiyor.
Onları bile kusursuz yapıp başarılı olamayan filmler de var ayrıca...
İlk yönetmenlik denemesinde geçmiş olsun diyelim Buğra’ya...
Özcan bugün evleniyor
Arda Turan’dan sonra Özcan Deniz de bugün sade bir törenle evlenecek...
Yazıldığı gibi 8 Mart’ta evlenmedi Özcan. Bugün evleniyor. Magazincilere de küçük bir tüyo vereyim; nikâhı evinde kıyılacak.
Afrin harekatı, şehitlerimizin olması ünlüleri düğünlerden uzaklaştırdı.
Vur patlasın çal oynasın düğün yapmak olmazdı zaten. Ancak Arda’nın, Özcan’ın açtığı bu yoldan başka genç çiftler de ilerlerse bu ilkbaharda en büyük darbeyi düğün sektörü yiyecek demektir.
Arda ve Özcan bir otelde düğün yapsalar yaratacakları ekonomiyi düşünebiliyor musunuz?
Çağatay’ın Netflix dizisi yazarına saygısızlık yapıyor
Netflix için ilk Türk dizisi çekiliyor...
Başrolünde Çağatay Ulusoy oynuyor...
Dizinin çekimlerine başlandı, Çağatay imajını falan değiştirdi, adını “Koruyucu” koydular dizinin...
Hepsi güzel, hepsi tamam da nedir bu “Koruyucu”?
Nereden çıktı?
Hiçbir yerde bahsi geçmiyor, öyleyse ben yazayım:
Çağatay Ulusoy’un dizisi İpek Gökdel’in “Karakalem ve Bir Delikanlın Tuhaf Hikayesi” adlı kitabından uyarlama.
Ama hiçbir yerde ne kitabın adı geçiyor ne yazarının.
Netflix buna izin vermeyecektir sonunda, mutlaka “İpek Gökdel’in Karakalem kitabından uyarlanmıştır” yazacaktır ama şu anda da yapım tarafı bunu duyurmaktan imtina etmemeli...
Çünkü şu anda yapılan emeğe saygısızlık, edebiyata saygısızlık.
Paylaş