Paylaş
Yıllardır korsan taksiler çalışır İstanbul’da...
Uber daha organize, temiz ve teknolojik olduğu için taksiciler tepki gösteriyor şimdi...
Peki İstanbul’da en son taksi plakası ne zaman verildi?
1966’da...
Yanlış yazmadım, yani tam 52 yıl önce.
1991 yılında Özal çeşitli nedenlerle iptal edilen 500 plakanın yeniden verilmesini sağlamıştı, o kadar.
50 yıldır taksi plakası sayısı aynı.
50 yılda İstanbul’un nüfusu 50 katına çıktı, taksi sayısı aynı.
Neden?
Korkunç bir taksi plakası ekonomisi dönüyor da ondan.
18 bin taksi plakasının üzerine çöreklenilmiş, kimseye pastadan pay vermemek için uğraşıyorlar.
Bugün İstanbul’da bir taksi plakasının fiyatı 1 milyon 680 bin lira.
Devlet dese ki “18 bin olan taksi plakasını 30 bine çıkardım”, ne olacak?
1 milyon 680 bin liralık fiyat yarı yarıya düşecek.
Hangi taksi plakası sahibi ister bunu?
Sadece taksi sahipleri de değil, taksi sahiplerinden plakayı kiralayıp şoförlere veren oto center’lar da var.
Kocaman bir ekonomi, sadece 18 bin taksi üzerinden dönüyor.
Ve bu taksicilerin nasıl bir lobisi varsa, 50 yıldır hiçbir hükümete İstanbul’da yeni taksi plakası dağıttırmadılar.
Şu Uber’di, taksiydi, özel ulaşım meselesini çözmek istiyorsak eğer, neşteri önce doğru yere vurun bakalım.
İşe taksi sayısını ikiye çıkararak başlayın, problemin yarıdan fazlasını çözmüş olursunuz.
Yanılıyorsun Ertuğrul Abi...
Muhafazakâr kesimden bir yazar arkadaşı Ertuğrul Özkök’e “Düşen jette ölenlerin arkasından yazılan iğrenç mesajlardan gözünle gördüğün oldu mu” diye sormuş...
“Görmedim” diyor Ertuğrul Özkök.
Yazar arkadaşı da aramış aramış, bir tane bile bulamamış...
“Belki de troller ve robot yazılımlar tarafından boş yere tahrik ediliyoruz” sonucuna varmışlar.
Fena halde yanılıyorsunuz Ertuğrul Abi.
Ben gözümle onlarca gördüm.
Televizyonda “Bu mesajları yazanlar, aşağılıksınız!” dedim, “Sen bize nasıl aşağılık dersin” diye mesaj attılar bana.
Yorum yazanlar mı, DM’den mesaj gönderenler mi istersin...
Hiçbiri robot değil.
“Zengin çocukları öldü bize ne!” diye düşünen insan sayısı ne yazık ki hiç az değil...
Neyse ki her kesimden üzülenler olarak onlardan çok daha fazlayız.
Dün en çok ölüm ilanlarını okudum
Dün kendimi Yalçın Küçük gibi vefat ilanları sayfasını didik didik okurken buldum.
Hürriyet’in vefat ilanları sayfasını açtım, satır satır okudum.
Düşen özel jette kaybettiğimiz 11 genç kadının ardından ailelerin, eşlerin, sevgililerin, şirketlerin verdikleri ilanlara baktım.
Yazılan üzüntü dolu her bir satırı, konulan fotoğrafları tek tek inceledim.
Hiçbirini tanımıyorum ama her biri pırıl pırıl parlayan bu hayatların ardından bir kez daha kahroldum.
Kahrolmamak elde değil.
Allah kimselere böyle erken, sırasız ölüm ilanları yazdırmasın.
Paylaş