Paylaş
Kendisine buradan bir mesaj göndermek istedim:
Ahmet Bey, benim inandığım Allah Rahman’dır, yani ateist de olsa haksızlığa uğrayan kulunun hakkını gözetir ve beddua etmese de ilahi adaletini gerçekleştirir. Öyle dindar mindar bakmaz, kul hakkını da affetmez.
Bu kâinatta bir cehennem var Ahmet Bey, yaşayanlar bilir…
Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının tutuklu yargılanmasına karşı olanlardanım. FETÖ gibi bir örgütle ilişkilendirilmek kabullenilmesi zor bir durum. Bu sebeple, görevini yapan gazetecilerin veya faizsiz banka olması sebebiyle Bank Asya’ya para yatırdığı için görevinden azledilen insanların isyanını anlamak durumundayız. “Yapmıştır bir şey” mantığı kolaydır, ta ki siz de yapmadığınız bir şey için itham edildiğiniz zamana kadar.
İster dindar olsun ister ateist, ülkemin Cumhurbaşkanı’na olan öfkesi, eleştirisi (haklı bile olsa) sebebiyle herhangi terör örgütüyle işbirliği içinde olmayanlara saygım vardır.
Cumhuriyet gazetesinin yayın politikasını ve eleştiri dilini haksız bulurum. Katı laiklik anlayışları, katı din anlayışı olanlardan farksız benim için. Lâkin gönlüm FETÖ vs. terör örgütleriyle işbirliği içinde olmamasından yanadır. Varsın bizi sevmesinler; ihanet içinde olmasınlar, kâfi...
Zorlu bir zamandan geçiyoruz, yıllar sonra bugün suçlu gözüyle bakılanlar aklanabilir veya masum olarak görülenler suçlu ilan edilmiş olabilir. Ama geçmiş bize öğretti ki asıl mesele dik durmakla ilgilidir.
Cumhuriyet gazetesi davasında yargılanan (tutuklu yargılanmasına karşı olduğum) Can Dündar gibi olmamak var.
“Ben ülkemin adaletine güvenmiyorum.” deyip başka bir ülkeye sığınmak ve oradan ülkesini ve Cumhurbaşkanını kötüleyen mesajlar göndermek dik durmak değildir.
- Bu düşüncemin Tayyip Bey’i sevmemle ilgisi yok. Geçmişte benim de kızdığım, eleştirdiğim adaletinden şüphe duyduğum yöneticiler oldu ama asla bir başka ülkenin yöneticisine tercih etmedim.
Bir anneye toprağı çok görmek…
Aysel Tuğluk’a başsağlığı diliyorum. Kendisinin ve yakınlarının acısına acı katanları da kınıyorum.
Toprağın üstündeki siyasi veya dini farklılıklarımızı toprağın altına taşımak nedir? Var mı böyle bir şey dinimizde? Peygamberimizin böyle bir uygulaması mı var?
15 Temmuz darbe girişimi sonrası “Hainler Mezarlığı” düşüncesi nasıl tepki gördüyse bugün de Aysel Hanım’ın annesine yapılan tepki görmüştür zira aklın yolu birdir. TOPRAK üstünde yaşayan ve altında yatanlarla birlikte kutsaldır.
Ölünün ardından kötü söz söylemeyi saygısızlık olarak gören bir toplumduk, ne ara bir anneye bu saygısızlığı yapacak hâle geldik?
Saldırganlara tek sözüm var: Burada konuşmak kolay, sıkıysa mahşere de karışın hadi bakalım…
Paylaş