Paylaş
Ben de elimden geldiğince, hafta arası bu konuları ele alıyorum.
Memleketin her köşesinden cinsel istismar örnekleri yazıyorum.
Biliyorsunuz fışkırıyor...
Türkiye artık üç tarafı cinsel saldırılarla, cinayetlerle, tecavüzlerle, sapıklıklarla çevrili bir ülke oldu.
Ama durmak yok.
Bakmak, seyretmek yok.
Parmağımızı kaldıracağız, sözümüzü söyleyeceğiz.
Bildiğimizi yazacağız.
Ve sonuna kadar uğraşacağız, mücadele edeceğiz.
*
Bir süre önce, Alanya’da bir ilkokul öğretmeninin iki kız çocuğuna cinsel istismarını yazmıştım.
Başlığı da “Anne, beni öğretmenim ağzımdan öpüyor!” idi...
Bu iki küçük kızın davaları sonuçlandı.
Sanık öğretmen, toplam 31 yıl 3 ay ceza aldı!!!
Yani, “Nasıl olsa bir şey çıkmaz! Nasıl olsa affedilirler! Nasıl olsa acayip indirim alırlar!” her zaman doğru değil.
Bazen suçlular, bu davada olduğu gibi hak ettikleri cezayı alıyor.
Bu ve bunun gibi sonuçlar, başka istismarcıları korkutacaktır...
Korkutmalı da...
Mahkeme heyetini ve başkanını, emeği geçen avukatları, özellikle Avukat Halime Şenli Bilgin’i ve küçüğün kafasını kuma gömmeyen, bu işin peşini bırakmayan annesini canıgönülden kutlarım.
O CESUR ANNEYİ AVUÇLARIM PATLAYINCAYA KADAR ALKIŞLIYORUM VE DİĞER ANNELERE ÖRNEK OLMASINI DİLİYORUM
- Duruşma salonunda, mağdur kız çocukları adına Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili, Antalya Barosu Kadın Hakları Kurulu adına vekil avukatlar, Antalya Barosu Çocuk Hakları Merkezi adına vekil avukatlar ve Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu adına vekil avukatlar vardı.
- Önemli şeylerden biri de buydu: Bu kadar çok kurumun avukatlarının, istismar mağduru çocukları savunmak için orada olması.
- Tüm bu kurumları bu davadan haberdar eden de Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’na ulaşan, başkanı Canan Güllü’den yardım isteyen ve bana ulaşmasını rica eden, mağdur küçük kızın annesi.
- Her şey, mücadele etmeyi göze almakla başlıyor gördüğünüz gibi. Bu anne de onu yaptı. Onun istediği gibi, her şey gizlilik içerisinde gerçekleşti. Gazetelerde isimleri, fotoğrafları yer almadı. Kendi deyimleriyle “afişe” olmadılar. Ama suçlu, hak ettiği cezayı aldı.
- Çok örnek ve cesur bir anne. Alanyalı, başörtülü, ellerinden öpülecek bir anne. Pek çok insan, “Aman susalım, unutulsun gitsin! Sapık öğretmen de Allah’ından bulsun!” diye düşünüyor. Doğru değil. O da öyle yapmadı. Kızının başına gelenler, başka küçük kızların başına gelmesin diye sonuna kadar gitti. Kızının değil, öğretmenin utanılacak bir şey yaptığının altını çizdi. Kararlılığından ve cesaretinden dolayı onu kutluyorum...
CEZAYI NASIL ALDI?
- Sanık öğretmen K.D., (Türk Ceza Kanunu’nun 103. maddesi 1. fıkrası gereği) 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırıldı.
- Sanığın eylemi, çocukların öğretmeni olması, eğitici-öğretici olarak yükümlülüğü altındaki çocuklara karşı ve kamu görevinin sağladığı nüfuzunu kötüye kullanarak gerçekleştirmesi nedeniyle (TCK 103. madde 3. fıkra d ve e bentleri gereğince) ceza yarı oranında artırıldı. 15 yıl hapis cezasına karar verildi.
- Aynı suçu birden fazla kere işlediği için, (TCK 43. maddesi gereğince) cezası 1/4 oranında artırıldı ve 18 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırıldı. Sabıkası olmaması ve yargılama sırasındaki olumlu tavrı nedeniyle, lehine indirim yapıldı ve toplam 15 yıl 7 ay, 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildi.
- Diğer aile şikâyetçi olmamasına rağmen, aynı suçu iki küçük kız çocuğuna karşı işlediği için, aynı cezayla 2 kez cezalandırıldı. Yani toplamda 31 YIL 3 AY CEZA ALDI ve tutuklandı.
DEVLET ASLİ GÖREVİNİ YAPTI
Diğer küçük çocuğun ailesi şikâyetçi olmadı. Buna rağmen, o küçük kız da duruşmada dinlendi, baro, ona da avukat görevlendirdi ve sanık o diğer küçük kıza yaptıklarından dolayı da ceza aldı. Yani devlet asli görevini yapmış oldu.
Paylaş