Paylaş
Konu, Fırat Kalkanı harekâtının sıradaki hedefi Menbiç.
Teröristlerden kastı da PYD.
Fakat çağrısının muhatapları anonim, ‘dostlarımız’ diye sesleniyor.
PYD ile aramızda bir seçim yapmasını isteyebileceğimiz iki aktör var Suriye’de. Biri ABD, öteki Rusya.
İkisi de PYD diyor ama ‘terörist’ demiyor.
Hatta bunlardan Rusya, PKK’yı dahi terör örgütü kabul etmiyor.
Nasıl aşılacak bu açmaz, nasıl olacak da doğru sonuç alınacak?
MENBİÇ’İN YOLLARI TUTULU
Bir tarafta Rusya. PYD ile rejimi anlaştırdı, Menbiç’le El Bab arasındaki köylere Esad bayrağı çektiriyor.
Anlamı şu; El Bab’dan Menbiç’teki PYD üzerine ilerleyen Fırat Kalkanı’na karşı korunaklı bir hat, bir tampon bölge oluşturuyor Ruslar.
Yani Menbiç’in muhafızlığını dolaylı olarak üstleniyorlar.
PYD’ye dokunan Esad’a dokunmuş olacak, o da Rusya’nın kanatları altında.
PYD’yi Esad bayrağına sararak korumaya almak, Fırat Kalkanı’nın yolunu kesmek demek.
Hâlâ Rusya’yı PYD ile aramızda bir tercihe zorlamak ne kadar akıllıca?
ABD DE PYD’YE KARŞI BOŞ DEĞİL
ABD deseniz, o da PYD’yi alenen kolluyor. Ne silah göndermekten vazgeçiyor ne de terörist demeye yanaşıyor.
Gün geçmiyor ki ABD’li bir komutan, Türk ordusu PYD’ye saldırırsa IŞİD’le savaşın zarar göreceğini söylemesin.
Pentagon, PYD’li çocuk savaşçıların fotoğraflarını Twitter’da paylaşmaktan, onlara kahramanlık payesi vermekten bile çekinmiyor.
‘PYD üstüne yürüyen karşısında bizi bulur’ demedikleri kaldı bir.
Himayesini saklamaya bile gerek duymayan bir ABD’yi, PYD’yle Türkiye arasında seçim yapmaya zorlamak ne kadar uzak görüşlü peki?
UMUDUMUZ İKNA ETMEYE KALDIYSA DEĞİŞMİYORLAR
Uzun lafın kısası, PYD’nin iki ‘büyük abi’si var, biri ABD diğeri Rusya.
İkisi de IŞİD’den büyük düşman tanımıyor Suriye’de.
İkisi de PYD’yi terörist addetmiyor.
PYD’yle de Esad rejimiyle de aynı safta buluşmakta bir sakınca görmüyorlar.
Biz ise PYD’yi terörist, Esad’ı da düşman biliyoruz.
Her ikisine karşı da ‘dostlarımız’dan dayanışma ve destek bekliyoruz.
Hal böyleyken tutturduğumuz bu strateji ne kadar gerçekçi?
PYD’YE BAHŞETTİĞİMİZ GÜCE BAKIN
‘Ya bizden yanasın ya onlardan’ stratejisinin işlemediği bir açmazla karşı karşıyayız.
Obama döneminde, bütün zorlamalarımıza rağmen bir tercihte bulunmayı reddetti ABD.
Ne Türkiye’den vazgeçti ne PYD’den.
Şimdi Rusya da eklendi buna.
Ne Türkiye’den geçebiliyorlar ne de PYD’den.
Bizim uğrumuza PYD’yi bırakmaya da PYD için bize sırt dönmeye de hiç niyetli görünmüyorlar.
Tam bir ‘ne yârdan ne serden’ durumu.
PYD’ye daha ‘terörist’ bile dedirtemediğimiz iki güce, ‘seçimini yap, ya biz ya onlar’ diye bastırmak ne kazandıracak bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var; PYD’yi büyütecek, PYD’ye kazandıracak, PYD’ye yarayacak bir strateji izliyoruz.
ELLERİMİZLE ABAT ETMEYELİM DE
Biz yüklendikçe hamileri daha çok yaklaşıyor, daha sıkı yapışıyor onlara.
Biz zorladıkça daha çok kıymete biniyor, daha ziyade himayeye mazhar oluyorlar.
Amaca ters sonuçlar üretiyor yöntemimiz.
PYD’ye kilitlenerek statüsünü yükseltiyoruz...
ABD ve Rusya ile ilişkilerimizi de PYD’nin ipoteği altına sokuyor, inisiyatifine terk ediyoruz...
Bir anda Türkiye’nin dost ve müttefikleriyle ilişkilerine blokaj koyacak kilit bir pozisyona terfi ettiriyoruz...
Rüyalarında görseler inanamayacakları bir kıyak değil mi?
Yukarısı bıyık, aşağısı sakalken bodoslama gitmekte ısrar etmek ne kadar iyi fikir, emin miyiz bundan?
Paylaş