Paylaş
Hele Instagram güzellerinin ‘taş bebek’ hallerine bakıp bunalıma giriyorsanız, hiç yalnız değilsiniz.
İngiliz akranlarınız da en az sizin kadar mustarip.
Onlar da photoshop harikalarına imrenip kendilerini beğenmeme tuzağına düşüyor, derin bir eksiklik ve yetersizlik duygusuna kapılıyorlar.
GÖSTERİŞÇİLİĞİN DEPRESYONA SÜRÜKLEYEN CAZİBESİ
Kamu Sağlığı için Kraliyet Topluluğu, İngiliz gençleri üzerinde bir araştırma yaptı.
Popüler platformların, 14-24 yaş arası kullanıcıları nasıl etkilediğini ölçüyorlar.
Sonuç şaşırtıcı...
En iyi hissettiren YouTube. Onu Twitter ve Facebook izliyor.
En kötü hissettirense Instagram. Ardından da Snapchat geliyor.
Yani, girilen mecra ne kadar teşhire meraklıysa o kadar mutsuz ediyor.
O fotoğrafların oynanmış, o cüretkar pozların hileli, o pürüzsüz bedenlerin rötuşlu olduğunu bilmek de rahatlatmıyor.
Yine de bir kurt kemiriyor gençlerin içini, ya illüzyon değil de gerçekse!...
FİLTRELENMİŞSE SANSÜR YEMİŞTİR
Kendinizi yoklayın, mutlaka hayranlıkla karışık bir haset duygudaşlığı yakalayacaksınız.
Avşar kızının sattığı foto- çalımlarından, hem çatlıyor hem de gözlerinizi alamıyorsanız...
Elde olmadan bir sancı tutuyorsa; bir komplekse, içten içe bir kıskançlığın pençesine paçayı kaptırıyorsanız...
Yapay mucizelerle kendinizi kıyaslayıp nafile yarışmalara mani olamıyorsanız...
Bahtsızlığınızı yenecek bir avuntu, bir teselli reçetesi var.
Instagram yıldızları, takipçikerinin ruh halini olumsuz etkiliyor.
Yine de sizi bunalıma sokanları mazoşistçe bir bağımlılıkla izlemekten geri duramıyorsanız...
Sahicilik duygunuza sıkı sıkıya mukayyet olun.
Gerçek olamayacak kadar ışıltılı, parlak ve güzelse mutlaka defolu, sönük ve yakışıksız tarafları filtrelenmiştir.
Ve bir artistlik filtrelenmişse, orada fiziki realite çarpıtılmıştır.
Göz boyama varsa sansür de vardır, sansür varsa aldatmaca da vardır.
Kanıksamayın, olağanlaşmasına izin vermeyin, savaşın sansürle.
BÜYÜLENMEYİN, BÜYÜ BOZUN
Özgüveninizi sarsacak yaralayıcı yanılsamalardan nasıl mı korunabilirsiniz?
Büyüklerinizin dediğini yaparak, verdikleri formüle harfiyen uyarak.
Yani gözü kapalı biat etmeyen; okuyan, araştıran, sorgulayan, zehir gibi bir gençlik olmaya çalışarak.
İkonlaştırmayarak, ikon kırıcı olarak.
Önünüze hazır konanların, çoğu zaman sunulduğu gibi olmadığını aklınızdan hiç çıkarmayarak.
Yalnızca söylenene değil söylenmeyene de, gösterilenin arkasında saklanana da bakarak.
Kuşkuculuğu, şüpheciliği elden bırakmayarak.
Kısacası, güvenmeyerek başlayabilirsiniz sancınızı dindirmeye.
NE SAVCIYA KEFİL OLUN NE SÖZCÜ’YE
Sözcü gazetesine FETÖ operasyonu mu yapıldı...
İspat isteyin, somut kanıtlarla ikna edilmeyi talep edin. Tatmin olmadan hiçbir iddiayı doğru kabul etmeyin.
Aklınıza yatmayana inanmayın.
Değiştirilmemiş, dönüştürülmemiş, başkalaştırılmamış gerçeğe, sadece özgür bir medya ortamında ulaşabilirsiniz.
Gerçeği öğrenme hakkınızı savunun, özgür tartışma ortamının üstüne titreyin, sakın kaybetmeyin.
Plastik, sentetik, hormonlu başarı şovlarının üstündeki sahtelik şalını yırtın. Doğal, organik olanı bulamasanız bile aramak, başlı başına bir yatıştırıcıdır.
Büyüklerinizin “Acırsan acınacak hale düşersin” sözlerine de itibar edin. Ama bu sizi acımasızlaştırmasın. Vicdanla, merhametle, adaletle ilişkinizi kesmenize yol açmasın.
PSİKOLOJİNİZİ İYİLEŞTİRMEK İSTİYORSANIZ
İroniden anlamayan, soyut düşünemeyen, mecazı dümdüz alıp hakikat zannedenlerden de olmayın.
Lafın tamamını konuşmanın zorlaştığını unutmayın. Algılarınızı açın, dolaylı anlatıma yatkınlığınızı geliştirin.
Son olarak, ne yapın edin, başlığında Hülya Avşar geçmeyen, içinde temaşalık resimler olmayan haber ve yazıları da okuyun. Gerekirse zorla alıştırın kendinizi.
Ve teşhircilere değil kendini sakınanlara özenin.
Başka türlü ‘çaresiz seyirci’ bunalımlarından kurtulup iflah olamazsınız.
Paylaş