Vurun kardaşlar vurun

Barolar seçimini kazanan delegeler, zafer coşkusu içinde marş söylediler.

Haberin Devamı

 

Söyledikleri marşın sözleri şöyleydi:

*

“Yolumuz devrim yoludur / Gelin kardaşlar gelin / Yurdumuza faşist dolmuş / Vurun kardaşlar vurun”

*

Barolar Birliği’nin yolu...

Vurun kardaşlar vurun

Devrimin yolu olmaz, hukukun yolu olur.

*

Barolar Birliği mensupları...

“Vuralım kıralım” demezler, “Adalet, ille de adalet” derler.

*

Barolar Birliği mensupları...

Marş söylemezler, hukuk manifestosu ortaya koyarlar.

*

Siyasi partilerin, siyasi yapıların, siyasi örgütlerin marş söyleyerek coşmasında tabii ki bir sakınca yok.

Ancak hukukçuların, adalet mücadelesi yapması gereken kişilerin, Barolar Birliği’nin marş söyleyerek coşması, hele içinde “vurun” geçen marşlar söylemesi...

Çok büyük endişe kaynağı.

*

Düşünsenize:

*

Haberin Devamı

Hukukçuların en büyük meslek örgütünü yönetenler, “faşist” diye belledikleri ve kategorize ettikleri insanlara bir temiz sopa çekmenin hasreti içindeler.

Bundan daha büyük bir facia olabilir mi?

*

Mahkeme yok, vurma var. Adalet yok, kırma var. Söyletmek yok, çullanmak var. Dinlemek yok, yüklenmek var. Yargı yok, linç var.

Böyle hukukçuluk olur mu Allah aşkına?

*

Yeni Barolar Birliği Başkanı seçilen Erinç Sağkan’ı kutluyor ve kendisine başarılar diliyorum.

*

Kendisinden ilk icraat olarak ise...

Şöyle bir açıklama bekliyorum:

*

“Bizim yolumuz devrim yolu değildir, bizim yolumuz hukuk yoludur. Bizim vurmayla kırmayla işimiz olmaz, bizim ancak adaletle işimiz olur. Bizim işimiz marş söylemek değil, bizim işimiz adalet bayrağını yükseltmek.”

ALTIN KELEBEK’TE ÖNE ÇIKAN ÜÇ İSİM

1- MELİS SEZEN
BUNU TUTUYORUM ÇÜNKÜ ELİMDE

Vurun kardaşlar vurun


- Heyecanlanması, saçmalaması, elindeki ödülü gösterip “Bunu tutuyorum çünkü elimde” demesi, ne diyeceğini bilemez hale gelmesi, “Amma da saçmaladım ha” edasıyla hınzırca gülmesi... Hepsi ama hepsi gayet insaniydi, insancaydı, insana özgüydü. Büyük ve sloganik sözler yerine böylesi çok daha hakiki kaçtı.

Haberin Devamı


2- EZGİ MOLA
ÖTEKİLEŞTİRİLMEME MESAJI

Vurun kardaşlar vurun


- Ödülünü alırken şöyle dedi: “Birbirimizi ötekileştirmediğimiz, bir arada olduğumuz, tercihlerimizden dolayı birbirimize kötü bakmadığımız bir sene diliyorum.” Bu şahane mesajı bile, “hükümete laf sokma” olarak yorumlayanlar oldu. Oysa “birbirimize kötü bakmadığımız” cümlesi, en çok da bazı iktidar muhalifleri için anlamlıydı.

3- İBRAHİM TATLISES
TARTIŞMALAR ÜSTÜ BİR YERDE

Vurun kardaşlar vurun


- İlk çıkışı, meşhur oluşu, tartışmaların odağında yer alışı, bıktırması, tepki çekmesi, sevilmesi, şiddete meyyal oluşu, sesinin benzersizliği, kurşunlanması, ölümden dönmesi, sonra yeniden ayağa kalkması... Muazzam bir öykü... İbrahim Tatlıses, artık bu kaotik hayat öyküsünün çok üzerinde bir yerde. Bu öyküden tek bir parçayı öne çıkararak “Böyle birine yaşam boyu onur ödülü verilir mi?” demek, indirgemeci bir yaklaşımdır.

Haberin Devamı

CHP’Lİ ARKADAŞLARIM BUNA İNANIYORLAR

CHP’li birçok arkadaşım şöyle diyorlar:

*

“Sen bakma Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayıymış gibi davranmasına. Onun kafasında iki isim var: Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Birini aday yapacak. Ancak bu iki isim yıpranmasın diye kendini öne çıkarıyor. Son düzlüğe girildiğinde bu iki isimden birini aday olarak açıklayacak. Bu bir taktik yani. Esas adaylarını koruyor. Yıpranmasınlar, yıpratılmasınlar diye yapıyor bunu. Göreceksin bak. Böyle olacak.”

*

CHP’li arkadaşlarım, buna öyle şeksiz şüphesiz iman etmiş durumdalar ki...

Bu inanışa yönelik en küçük bir itiraz cümlesini seslendirmeye kalktığımda...

Bozuluyorlar, küsüyorlar ve kalkıp gidiyorlar.

GÜNDEMİMDEKİ IVIR ZIVIR ŞEYLER


- “Adam gibi adam” lafından hiç hazzetmiyordum. Çok şükür. Son zamanlarda azalarak tükeniyor bu laf. Gerçekten çok şükür.

*

Haberin Devamı

- “Yılbaşı kutlamak caiz midir?” tartışmalarında benim geldiğim son nokta Nesimi noktasıdır: Kutlayayım, kutlamayayım. Yılbaşı benim. Kime ne?

*

- “Crown” dizisini izleyerek öğrendim ki... 1952’de Londra’yı kaplayan dört günlük büyük ve kirli sis, 6 bine yakın kişinin ölümüne yol açmış. OMG!

*

- Twitter artık iyiden iyiye tek sesli bir yankı odası haline gelmiş durumda. Bağırıyorlar, kendi yankılarını duyuyorlar ve mutlu oluyorlar. Trajedi bu değilse nedir?

*

- Şu yeryüzünde hiçbir yorgunluk, trip atanlara maruz kalanların yaşadıkları ve hissettikleri yorgunluğun yanına bile yaklaşamaz.

*

- Ben artık şu kelimeleri lügatimden çıkardım: Aşı, varyasyon, kapanma, açılma, vaka, sayı, endişe falan.

Haberin Devamı

MUSTAFA YAZGAN’IN SESSİZ ÇIĞLIK’I

KÜÇÜKKEN okuduğum ilk romanlardandır Mustafa Yazgan’ın Sessiz Çığlık romanı. Epeydir yok bu kitap ortalıkta. Nadir kitaplar kategorisine girmiş kitap.

Vurun kardaşlar vurun

*

Mustafa Yazgan’ı kaybettik. Allah rahmet eylesin. Arkasından bin tane övgü dolu söz söylemek yerine Sessiz Çığlık’ın yeniden yayınlamasını sağlamak evla olacaktır.

MANGOCU MUSTAFA

MUSTAFA Ezici diye bir arkadaşımız var. Bir ara Hürriyet’le ortak işler de yapmıştı. Mustafa, şu anda “Antalya ve tropik meyve” dediğimizde aklımıza gelen tek isim.

*

Mustafa Ezici, Antalya Serik’te 4 yüz dönüm arazi kiraladı ve burada başta mango olmak üzere 42 çeşit tropik meyve yetiştirip dünyaya ihraç etmek için kolları sıvadı.

Vurun kardaşlar vurun

*

Bir büyük potansiyelden de söz ediyor Mustafa.

Diyor ki: “Türkiye yakın gelecekte Avrupa, Balkanlar ve Orta Doğu’nun tropik meyve üretim merkezi olacak. Yılda 1 milyar dolarlık meyve üretilip dünyaya ihraç edebiliriz.”

*

Yaşasın Mustafa Ezici ve onun gibilerin ihracat gayreti.

Yazarın Tüm Yazıları