Terzi Fikri’nin Fatsa’ya diktiği giysi

12 Eylül öncesi Fatsa’da belediye başkanlığı yapan Terzi Fikri, solun kült kahramanlarından biridir.

Solda bir devrim menkıbesi olarak anlatılır Terzi Fikri’nin öyküsü.



Marşları vardır, sloganları vardır.

Hakkında yazılmış destansı kitaplar vardır.

*

Hatta Can Yücel, çok güzel bir şiir de yazmıştır Terzi Fikri için.

Şöyle bir şiir:

*

Terzi Fikri öyle bir giysi dikti ki Fatsa’ya/O Gürcü öyle bir gürledi ki arkadaşlarıyla/Noktalar, noktalı virgüller, askeri operasyonlar/Kimseler çıkaramaz Fatsa’nın sırtından!/Emek hakkının sımsıcak çıplaklığını.”

*

Birkaç yıl önce Fatsa’dan bir yerel yöneticiyle tanışmıştım.

“Terzi Fikri’yi bilir misin?” diye sormuştum.

Son derece yüzeysel ve kulaktan dolma birkaç cümle... Başka? Başka da bir şey yok!

Hatırlıyorum:



“Fatsa’da Terzi Fikri hiç akla gelmiyor mu?” diye ısrar etmiştim.

Muhatabım biraz da beni memnun etmek için “Yaşlılar biraz hatırlar galiba” falan demişti.

*

Merak ettim, Fatsa’da 12 Eylül’den sonra yapılan tüm yerel seçimlerin sonuçlarına baktım.

Gördüğüm şudur:

Fatsa’da Terzi Fikri zihniyeti, bir tek yaprak bile kıpırdatamamış.

12 Eylül’den sonra yapılan yerel seçimlerin tümünü sağ partiler kazanmış. En yakın rakipleri de genellikle sağ partiler olmuş.

*

Hele 2000’lerde Fatsa’da sadece AK Parti egemen olmuş.

En son yerel seçimde Fatsa’da AK Parti’nin oy oranının yüzde 60 olduğunu söylersem, gerisini söylememe gerek kalmaz sanırım.

*

Yani Terzi Fikri’nin Fatsa’ya diktiği giysi, öyle bir kaybolmuş ki...

Tek bir düğmecik bile kalmamış geride.

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Ordu gezisinde Terzi Fikri’nin adını anınca...

Fatsa’dakiler bile Google’a girip “Terzi Fikri kimdir?” araştırması yapmışlardır.

O derece yani.

*

Ne anlıyoruz bu maceradan?

Şunu anlıyoruz:

Terzi Fikri olgusu...

Şiirde, marşta, kitapta, menkıbede, kâğıt üstünde gayet iyi durmuş ve bir kesim için efsaneye dönüşmüş.

Ama maalesef halkta hiçbir kalıcı karşılığı olmamış.

*

Tamam.

12 Eylül, solun üzerinden silindir gibi geçti.

Tamam.

12 Eylül’den iki ay önce Fatsa’da 12 Eylül’ün küçük bir provası gerçekleştirildi.

Tamam.

Terzi Fikri’nin unutulmasında ve devamının gelmemesinde bunun payı büyük.

Hepsine tamam.

*

Ama eğer ortada hakiki bir halk efsanesi varsa ve o efsane dillere destan bir düzen kurduysa...

Üzerinden bir 12 Eylül değil, bin 12 Eylül silindir gibi geçse...

Terzi Fikri’nin Fatsa’ya diktiği giysinin halkın sırtından çıkarılması mümkün olamazdı.

Bugün Fatsa’da AK Parti yüzde 60 alamazdı.

*

Yani demem o ki...

Solun hiçbir mazerete sığınmadan “Neden böyle oldu, neden arkası gelmedi?” diye bir sorgulamaya girişmesi lazım.

Tabii eğer Terzi Fikri konusu, sol çevrelerde bir tabu haline getirilmediyse.

BİR DOSTTA ARADIĞIM YEDİ TEMEL ÖZELLİK

- BİR: Ne yapılmış olursa olsun asla yargılamaması.

*

- İKİ: Susarak da konuşulabileceğini bilmesi.

*

- ÜÇ: Mübalağalı politik taraftar olmaması ve her konuyu Reis’e bağlamaması.

*

- DÖRT: “Dedikodu var mı?” denildiğinde ez az beş okkalı dedikodu anlatabilmesi.

*

- BEŞ: Nuri Bilge Ceylan filmlerindeki gibi asla uzaklara dalıp gitmemesi.

*

- ALTI: Hiçbir şeyi ama hiçbir şeyi yadırgamaması.

*

- YEDİ: Bir avcı gibi iyi espriyi seksen kilometre öteden bile yakalaması.

YAPMAYI ÇOK İSTERİM

BERBAT bir filmi izleyip bitirdikten sonra...

O filmde yer alan sevdiğim oyuncuyu sarsarak sormak isterim:

*

- Silah zoruyla mı oynattılar seni bu filmde?

*

- Hiç mi eşine, dostuna danışmadın kabul etmeden önce?

*

- Senaryodaki tuhaflıklara hiç mi takılmadın?

*

- Çok mu paraya ihtiyacın vardı?

*

- Çektiğin onca güzel filme neden bu kadar kolay ihanet ettin?

OBİTUARY YAZARI

TÜRK kültür tarihine damga vurmuş önemli sinema oyuncularını, müzik insanlarını, film yönetmenlerini kaybettiğimizde bizim Uğur Vardan’ın kapısına dayanıyoruz.



“Yazsana bir yazı” diyoruz.

O da sağ olsun kırmıyor ve yazıyor.

*

Çok kısa bir süre içinde öyle güzel, öyle kapsamlı, öyle derinlikli, öyle bütüncül yazılar kaleme alıyor ki...

Neyi kaybettiğimizi en sarsıcı şekilde anlamış oluyoruz.

*

İzninizle Uğur Vardan için...

“Türkiye’nin en iyi obituary yazarı” demek istiyorum.

GÖNÜL ADAYLIĞINDAN DÜZ ADAYLIĞA GEÇİŞ

CHP’li Engin Altay, dün şöyle demiş:

*

“CHP’nin adayı Bay Kemal. Gönüllerdeki aday falan değil. Düz söylüyorum. Adayımız Bay Kemal.”

*

Hatırlıyorum: “Gönüllerimizin adayı” tabirini Engin Altay’dan işitmiştik. Aynı Engin Altay, şimdi de “Düz söylüyorum, adayımız Bay Kemal” diyor.



*

Buradan iki sonuç çıkar:

*

- BİR: CHP, adaylık işini kafalarda ve kalplerde çözmüş.

*

- İKİ: “Bay Kemal” ifadesi, artık iyice CHP’nin sahiplendiği bir ifade olmuş.