Paylaş
Sorunun cevabı açık:
AK Parti ve Tayyip Erdoğan yüzünden...
*
AK Parti ve Tayyip Erdoğan...
- 1.5 milyon liralık dava açarak...
- “Elindeki belgeyi açıkla” diyerek...
- “İspatlarsan istifa edeceğim” diye meydan okuyarak...
Mevzuyu ülkenin tek gündemi haline getiriverdi.
*
- Öyle üst perdeden yaklaştılar ki olaya...
- Öyle yukarıdan yukarıdan meydan okudular ki...
- Öyle kendilerinden emin bir tutum aldılar ki...
Hemen hemen herkes...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun baltayı taşa vurduğunu düşünmeye başladı.
*
Kemal Kılıçdaroğlu da AK Parti cenahının oluşturduğu bu havadan muhteşem bir şekilde yararlanmasını bildi.
Sustu, sustu.
Ve bütün dikkatlerin salı günü yapacağı konuşmaya çevrilmesini sağladı.
*
Salı günü yaptığı konuşmada da...
Kutu açarak, çeşitli detaylara girerek, dekont sallayarak falan...
“Aha da ispatladım” algısı yarattı.
Dikkat edin!
“İspatladı” demiyorum, “İspatladım algısı yarattı” diyorum.
*
AK Parti’nin taktiksel hataları, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “belgeleri açıklıyorum” konuşmasının hemen ardından da sürdü.
- Telaşlı davrandılar.
- Panik havası estirdiler.
- Her kafadan ayrı bir ses çıkardılar.
- Bütünlüklü ve doyurucu tek bir açıklamaya yaslanmadılar.
- Dağınık, savruk bir cevap verme telaşına kapıldılar.
*
İşte bu nedenle...
Kamuoyu algısı açısından...
Belgelerin doğruluğunun, iddianın ispatlanmasının falan ötesinde...
En azından algı açısından...
Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP bir adım öne geçmiş oldu.
*
Dün akşamüzeri Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşmaya gelince...
*
Erdoğan’ın konuşması...
- Yerleşen algıyı sarsmaya yönelikti.
- İyi hazırlanılmıştı.
- İçinde karşı ataklar da barındırıyordu.
- Konuyu derinlemesine ele alıyor izlenimi veriyordu.
- Ve dinleyenlerde “Durumu eşitledi galiba” duygusu yaratıyordu.
*
Yine siyasi taktik açısından söylüyorum:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuşmayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının hemen ardından yapsaydı...
Havayı tamamen değiştirebilirdi.
‘BELGE’ AÇIKLARKEN KEMAL KILIÇDAROĞLU
- TAM bir “teftiş heyeti başkanı” edası takınıyor.
*
- “Acayip sağlamcıyımdır” havası basmaya gayret ediyor.
*
- Dekont sallarken zevkten dört köşe oluyor.
*
- Kendi çapında mizah yapıyor.
*
- Motivasyonu en üst noktaya çıkıyor.
*
- Ağzında şeker varmış gibi bir izlenim bırakıyor.
CHP’NİN TEK SORUNU
“BELGE” diye açıkladıkları... “Dekont” diye salladıkları...
Kâğıt parçalarını...
Kamuoyunun denetimine ve takdirine sunmaları gerekiyor.
*
Bunu yapmazlarsa...
Bu düellonun kaybedeni olabilirler.
BEN SADECE ‘REZA BİR SAHTEKÂRDIR’ DEMİŞTİM
BEN “Reza sahtekârdır” dediğim için...
Reza’nın avukatları, hemen mahkemeye koşturup tekzip üstüne tekzip kararları aldırmıştı.
*
Oysa bugünlerde Reza için denilenler şunlar:
- Amerikan ajanı.
- Canı cehenneme Reza’nın.
- Kara paracı.
- Rüşvetçi.
- Şarlatan.
*
Hey! Reza’nın avukatları! Uyuyor musunuz?
Niye mahkemeye gitmiyorsunuz?
EĞİTİM ARTTIKÇA ŞİDDETİN KALİTESİ ARTMIYOR MU?
CUMHURBAŞKANI Başdanışmanı Özlem Zengin, “Eğitim arttıkça şiddetin kalitesi artıyor. Daha inceltilmiş bir şiddet söz konusu” demiş.
*
Vay efendim, nasıl böyle bir şey dermiş.
Vay efendim, saçmaymış.
Vay efendim, eğitimliler aşağılanıyormuş.
Falan.
*
Yalan mı kardeşim?
Eğitimli olup da kadına yönelik şiddet uygulayanlar yok mu?
Bunlar uyguladıkları şiddetin kalitesini artırmıyor mu?
Ne var bunda bu kadar tepki gösterecek?
Anlamadım ki!
BU NASIL BAYRAK?
MAN Adası milletinin zoruna gitmesin ama sormadan edemeyeceğim:
Bu nasıl bayrak sevgili Man Adası?
Bu bayrak karşısında insanın tüyleri nasıl ürperir?
Bu bayrağa nasıl şiir okunur?
DUYDUĞUM ANDA YÜZÜMÜ BURUŞTURDUĞUM CÜMLELER
- HEPİMİZ aynı gemideyiz.
- İçsavaş çıkacak.
- Topyekûn saldırı altındayız.
- Sen kimsin, ben milletvekiliyim.
- Kaçıp gideceğim bu ülkeden.
Paylaş