Safiye’nin tutuklanmasına dair yedi temel prensip

*

- PRENSİP İKİ: ODTÜ söz konusu olduğunda “Ne var bunda? Çocuklar şaka yapmış” diyorsan... Safiye söz konusu olduğunda da “Ne var bunda? Çocuk şaka yapmış” diyeceksin.

*

- PRENSİP ÜÇ: ODTÜ söz konusu olduğunda “Ama bu hakaret, ama bu suç” diyorsan... Safiye söz konusu olduğunda da “ama bu hakaret, ama bu suç” diyeceksin.

*

- PRENSİP DÖRT: ODTÜ’lü tutuklandığında “Tutuklamayla sorun çözülmez” demediysen... Safiye tutuklandığında da “Tutuklamayla sorun çözülmez” demeyeceksin.

*

- PRENSİP BEŞ: Tutuklamanın bir cezalandırma yöntemine dönüştüğünü düşünüyorsan... Bunu hem ODTÜ’lü için hem de Safiye için aynı güçle haykıracaksın.

*

- PRENSİP ALTI: “Memlekette önüne gelen önüne geleni tutuklattırmaya çalışıyor” diyorsan... Bunu sadece Safiye’nin tutuklanması söz konusu olduğunda demeyeceksin.

*

- PRENSİP YEDİ: Tutarlı olacaksın ki hep genç kalacaksın... Tutarlı olacaksın ki hep haklı olacaksın... Tutarlı olacaksın ki, “Hakkaniyete bak be” dedirteceksin. Tutarlı olacaksın ki, canımı yiyeceksin...

MUHARREM İNCE CHP’Yİ YÜKSELTİR Mİ?

- Partideki yerleşik alışkanlıklara çok radikal biçimde son verirse...

- Sokak sokak, kapı kapı çalışma yöntemini hayata geçirirse...

- Sürekli şaşırtırsa...

- Sürekli ezber bozarsa...

- “Ama bu parti, eski CHP’ye hiç de benzemiyor” dedirtirse...

- Kamuoyu araştırma şirketleriyle çalışırsa...

- CHP’nin tarihiyle hesaplaşırsa...

- İktidarın iyi yaptığına iyi demeyi başarırsa...

- Dindarların CHP’li olmasını, şaşkınlıkla karşılanan bir durum olmaktan çıkarırsa...

- Partiye bir organizasyon yeteneği kazandırırsa...

- Partideki sevgisizlik sorununu çözerse...

- Gençleri partiye çekebilirse...

- Erzurum, Konya ve Kayseri’ye özel önem verirse...

- İdeolojisiz ama mutsuz seçmeni ikna etmeye yönelirse...

- Parti teşkilatlarını baştan aşağı yenilerse...

- Parti tüzüğünü demokratikleştirirse...

Başarılı olur.

*

Aksi takdirde işi çok zor!

HANGİSİ DAHA BERBAT

ADNAN’ın elinde her an patlamaya hazır bir görüntü arşivinin olması mı daha berbat?

Yoksa...

Adnan’ın elindeki arşivin patlayıp etrafa saçılması ihtimalinden tırsmak mı daha berbat?

*

Ben bilemedim, siz ne dersiniz?

DÖNDÜM KIBLEYE AÇTIM ELLERİMİ

SOSYAL medyada dolaşan bir video var:

Eşeğin kafasına çuval geçirmiş bir pislik, elindeki sopayla zavallı hayvana acımasızca vuruyor.

Öyle bir vahşet ki sergilenen, iki dakika bakamıyorsun.

Bakmaya dayanamıyorsun yani.

*

Videoyu izledikten sonra...

Döndüm kıbleye doğru...

Açtım ellerimi...

Yalvardım Allah’ıma...

“Eşeğe yaptığının aynısı bu pisliğin başına gelsin” diye...

İZMİR’İN KOVUŞU BİLE BİR BAŞKA

AK Parti İzmir Milletvekili Alpay Özalan, seçim kampanyasını yürütürken Karşıyaka’da bir ayakkabıcıya girmiş.

“Ben AK Parti milletvekili adayıyım” deyince...

Dükkân sahibi hanımefendi, “Lütfen dışarı çıkar mısınız” demiş.

*

Alpay Özalan bu hatırasını anlatıp “Kovuldum resmen” yorumunu yapıyor.

*

Fakat ben olsam Alpay Özalan’ın yerine...

Dükkân sahibinin “Lütfen” demesine, “Çıkar mısınız” demesine falan odaklanıp... “Böyle kovmaya da kovulmaya da can kurban... İzmir’in kovuşu bile bir başka oluyor canım” yorumunu yapmayı tercih ederdim.

İYİ AMA ALPAY

ALPAY Özalan diyor ki:

“Eğer 2002’deki Dünya Kupası’nda ülkemizin başında Sayın Recep Tayyip Erdoğan olsaydı, biz finale oynardık”.

*

İyi ama Alpay Özalan...

Sayın Recep Tayyip Erdoğan 16 yılı aşkın bir süredir ülkemizin başında ve Dünya Kupası’nda halimiz ortada.

Sorun nerede?

ERKEKLER VE SADAKAT

‘ERKEKLERDE sadakat geni yoktur’ falan diyenler var.

*

Bu hükmü verenlere soruyorum:

*

Eğer erkeklerde gerçekten de sadakat geni yoksa...

Erkeklerdeki şu meşhur berber sadakatini nasıl izah ediyorsunuz?

İKİ ŞART

BİR ara biraz da Cem Yılmaz’ın katkısıyla herkesin dilinde şu vardı:

Eğitim şart.

*

Son yıllarda o kadar çok “Eğitim şart” dendi ki...

Artık klişenin klişesi haline geldi.

*

Bugünlerde ise biraz da Alev Alatlı sayesinde herkesin diline şu yerleşti:

Liyakat şart.

*

“Liyakat olursa uçarız” deniyor, “Liyakat olursa 21. yüzyıl bizim yüzyılımız olur” deniyor.

Deniyor da deniyor yani.

*

Fakat işin acı tarafı ise şu:

Birinci şartı yerine getiremedik!

İkinci şartı yerine getireceğimiz ise hayli kuşkulu!