Paylaş
Yakından değil ama.
Uzaktan. Epey uzaktan.
*
Uzaktan baktığımda düzgün, sağduyulu, dedikoduya prim vermez biri gibi görünüyordu.
Türk Ceza Kanunu’nun yazımında görev almıştı.
AK Parti’nin dostuydu.
Bugünlerde nerelere savruldu acaba?
*
Hükümet düşmanı mı oldu? Unutulduğunu mu düşünmeye başladı? Hakkının yendiğine mi inanmaya başladı? “Erdoğan gitsin” kervanına mı katıldı? ‘Davutoğlu’cu mu oldu? Babacan’a mı yaslandı?
*
Yemin ederim bilmiyorum.
Hiçbir fikrim yok.
*
Ancak İzzet Özgenç, durup dururken şöyle bir şey yaptı:
*
“Ekonomik durum gerekçe gösterilerek OHAL ilan edilecek” dedi ve OHAL fitnesini ateşledi.
*
Onun bu palavrası üzerine yüz bin tane “OHAL geliyor” analizi yapıldı.
*
Sonra ne oldu?
AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, “Bu tam bir saçmalıktır” diyerek fitneyi bastırdı.
*
Peki geriye ne kaldı?
*
Ne kalacak?
Kırılgan ekonomiye vurulmuş olağanüstü bir darbe kaldı, milleti paniğe sevk eden fitnenin artçıları kaldı, bir palavra üzerinden yapılan algı kaldı.
*
Bu sonuçtan yola çıkarak...
İzzet Özgenç’in savrulduğu yerin neresi olduğunu tam olarak söyleyemem ama o yerin çok felaket, çok berbat, çok rezil bir yer olduğunu söyleyebilirim.
NEBATİ’YE DOSTANE İKAZLARA DEVAM
HAZİNE ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’yi övgülere boğmuş olmanın kredisine yaslanarak...
İkaz görevimi sürdürüyorum:
Sayın Bakan.
Artık bir stratejiye dayanmayan konuşmalar yapmıyorsunuz.
Sütten ağzınız yandı, yoğurdu üfleyerek yiyorsunuz.
Bu iyi, bu güzel, bu şahane.
*
Fakat Sayın Bakan...
Şu konuya aman dikkat:
*
Bugünlerde size hayırlı olsun ziyaretleri oluyordur, olacaktır.
Sizi ziyaret edenlere, “Gelmeyin kardeşim, istemiyorum ziyaret miyaret” deyin.
Ateşten bir gömlek giydiğinizi, kutlanacak bir durum olmadığını, ziyaretlerle vakit kaybedemeyeceğinizi söyleyin.
*
Dün olayın fotoğraflarını gördüm:
*
Devletin haber ajansının başındaki zat, sizi ziyarete gelmiş. Elinde sizin kocaman bir fotoğrafınız var. Bunu size hediye ediyor. Siz de alıyorsunuz.
*
Yapmayın bunu Sayın Bakan, yapmayın!
“Ben henüz bir şey başarmadım ki? Ne gerek var bu fotoğrafa? Hatta ne gerek var bu ziyarete? Oyalamayın beni kardeşim” deyin.
*
İnanın sizi ziyaret etmek isteyenler bile sizin bu tavrınızı asla yadırgamayacak, size hak verecek, kendi yaptıklarının yanlış olduğunu idrak edeceklerdir.
MECLİS’İ EN GÜZEL YÖNETEN BAŞKAN: CELAL ADAN
ADALETTEN milim sapmadı. Tatlı sert üslubuyla sıcak bir iletişim kurdu. “Kardaşım” türü hitaplarla kavgaları durdurdu. Anlayışlı tavırlarıyla bütün partileri etkiledi.
Hele en son Diyanet bütçesi görüşülürken...
Aleviler konusunda...
“Alevi’yi Sünni’ye, Sünni’yi Alevi’ye düşman eden bizden değildir. Alevi’nin hakkını inkâr eden de bizden değildir, Sünni’nin hakkını da inkâr eden bizden değildir” diyerek...
Şahane bir yaklaşım sergiledi.
*
Meclis başkan vekilleri arasında Celal Adan’ın pırıl pırıl parlaması bundandır.
KILIÇDAROĞLU’NUN ADAYLIK AÇIKLAMASI
BU zamana kadar...
Sinyal verdi, yeşil ışık yaktı, yanındaki yöresindekilere söyletti, taktik ve stratejileriyle belli etti falan.
Ve bütün bunların ardından ilk kez resmen ve alenen...
“İttifak ortaklarımız onaylarsa aday olmaktan onur duyarım” diyerek aday adaylığını resmen ilan etti.
*
Kemal Kılıçdaroğlu’dan söz ediyorum.
Bu yeni bir durumdur.
*
Canı gönülden hayırlı uğurlu olsun diyorum.
*
Ama canımı sıkan bir duruma işaret etmeden geçemeyeceğim:
*
Bir siyasi partinin genel başkanının, aday olmak istediği bir makama ancak ittifak ortaklarının onayıyla aday olabilmesi...
Çokça kekremsi bir duygu uyandırıyor insanda.
BUGÜNLERDE HİÇ ÇEKİLMEYEN ŞEYLER
“Ama Almanya’da da durum şöyle” türü sözler.
*
Her türlü israf, gösteriş ve vurdumduymazlık.
*
Kurdaki artışı küçümseyen yaklaşımlar.
*
Rakı güzellemesiyle yapılan muhaliflik...
*
Özgür Demirtaş’ın kimsenin bilmediği sırrı açıklar gibi konuşması.
Paylaş