Paylaş
AK PARTİ: Danıştay’ın verdiği kararı Anayasa’ya aykırı buluyor. Bütün sözcüleri benzer açıklamalar yapıp Danıştay’ı eleştiriyorlar.
CHP: Önümüzdeki yerel seçimde HDP tabanından oy almayı düşündükleri için olaya bodoslama dalmıyorlar. Partinin önde gelen isimlerinin çoğu susuyor!
HDP: Karara net bir şekilde destek vermeyen parti... Irkçı olarak nitelendirdikleri ‘Andımız’ın yeniden yürürlüğe girmesini geriye gidiş olarak görüyorlar!
MHP: Genel merkez binasına astıkları kocaman Andımız pankartıyla nerede durduklarını gösterdiler... “Andımız”dan yana tavır alıyorlar.
İYİ PARTİ: MHP’nin bir adım önüne geçmek için “Andımız” konusunda mübalağalı bir tutum içindeler. Bütün sözcüler, Danıştay kararını hararetle destekliyor.
Buradan çıkan sonuçlar şunlar:
AK Parti ile HDP aynı safa düşmüş gibi...
MHP ile AK Parti ayrı noktalarda kalmış gibi...
MHP ile İYİ Parti aynı noktada buluşmuş gibi...
CHP ne yapacağını bilemez hale gelmiş gibi...
Size bir şey söyleyeyim mi?
Yeryüzünün bütün siyasi çakalları, ülkenin siyasi tablosunu bir anda allak bullak edecek plan üstüne plan yapsalardı...
Böylesine kusursuz bir hamleyi kıvıramazlardı.
İnsan ister istemez...
“Ne iş Danıştay ne iş?” demeden duramıyor.
İKTİDAR YANLILARINA YAŞAMSAL BİR TÜYO
“BİR konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan henüz son sözü söylememişken... Hemen ortaya atılıp da çok yüksek perdeden büyük laflar etmeyin.
Az sabredin, Cumhurbaşkanı konuşsun... Ondan sonra yalınkılıç dalarsınız...
Biraz sabır yahu!
AHA! TÜRKÇE EZANI DA KAŞIMAYA BAŞLADILAR!
DANIŞTAY’ın “Andımız” kararıyla gaza gelen eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, çıkıp şöyle demiş:
“Sıra Türkçe ezanda, sıra Türkçe ibadette...”
Eminağaoğlu’na dört şey söyleyip kaçacağım:
BİR: Bilhassa namazda, ezanda gözü olmayanların, namazın, ezanın diline bu kadar kafayı takması... Sana da tuhaf gelmiyor mu
Eminağaoğlu Bey?
İKİ: “Türkçe ezan” gibi ta 60-70 yıl önce belli bir ittifakla bitmiş bir tartışmayı kaşıyarak... 3023’e kadar iktidara gelmeniz zor be Eminağaoğlu Bey!
ÜÇ: Ezan, evrensel bir çağrı metnidir... Diliyle de evrenseldir. Orijinaldir... Manası da herkesin bileceği şekildedir... Ne diye zorluyorsun ki Eminağaoğlu Bey?
DÖRT: Açtığın bu tartışma, AK Parti’nin gökte ararken yerde bulduğu türden bir tartışma konusudur... Gizli AK Partili falan mısın sen
Eminağaoğlu Bey?
OLAY YERİ İNCELEME: GİZLİ KALSIN'DAYIM!
YILLARDIR DUYUYORUM: Yıllardır hep aynı hikâye: Bir restoranda oturuyoruz, yemek yiyoruz, tam dağılma vakti... Aramızdan birileri “Hadi Gizli Kalsın’a gidelim” diyor. Neymiş bu “Gizli Kalsın”? Emirgan’da küçük, sempatik ve salaş bir pizzacının içinden geçilerek girilen bir mekân... Hayatın gece 12.00’den sonra başladığı üst düzey bir yeraltı mekânı...
İLK KEZ GİTTİM: Yani benim gibi... Saat 23.00 dediğinde gözü yatağa bakmaya başlayan, müzik eşliğinde daracık mekânda nasıl eğlenileceğini bilmeyen bir acemiye göre bir yer değil! O nedenle yıllardır hiç gitmedim “Gizli Kalsın”a... Fakat bir yandan da acayip merak ediyorum: “Nasıl bir yer olabilir ki... Niye bu kadar popüler ki...” falan diye...
MAKSAT İNCELEME: Neyse ki şu Arda-Berkay vukuatı patladı da... Benim için de “Gizli Kalsın”ı görmek için bir gerekçe oluştu. “Ben en iyisi gideyim de bir olay yeri incelemesi yapayım” dedim ve gittim. Teşekkürler Arda! Teşekkürler Berkay!
UMUT EVİRGEN: Çok genç, çok zeki, çok yaratıcı, çok sempatik bir genç adam karşıladı beni... Adı: Umut Evirgen... Konseptin sahibi o... Kafa dengi, aynı dili konuşabileceğiniz, müzikten, filmlerden falan söz edebileceğiniz şahane bir genç! “Burası evimizin garajıydı” diye başladı anlatmaya. Hoş bir başarı hikâyesi... Dinledim, dinledim, dinledim.
TUHAF BİR YER: Sonra mekânı gezmeye geldi sıra: Karanlık, penceresiz, basık bir yer... Ama tuhaf bir ferahlığı ve içtenliği var. Boşken iyi güzel de peki ya dolunca... “Abi burası asıl dolunca güzel” dediler... Fakat ben o kadar başka havada ve apayrı bir dünyadayım ki... Başladım “Yahu buraya 70 kişi nasıl sığar” diye hesaplamalar yapmaya...
YAŞANMIŞ BİTMİŞ 5 SANİYEDE: Bu daracık yerde canlı müzik de yapıyorlarmış. Herkes çok eğleniyormuş... Altı yıllık tarihinde pek fazla vukuat olmuyormuş... Müşteriler genellikle müdavimlerden oluşuyormuş... Arda-Berkay olayı beş saniyede olup bitmiş... Kimse bir şey anlamamış... Bu bilgileri de not ettim.
NAPOLİ’DE BİLE YOK: Hadi bana eyvallah diyerek tam mekânı terk ediyordum ki... Küçük, sempatik, salaş pizzacıdan öyle enfes kokular yükseliyordu ki... “Dur” dedim kendime, “bir margarita patlat öyle git”. İyi ki de demişim... Napoli’de bile yoktur böyle pizza!
Paylaş