İlahi Abdullah Gül

“30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Bu vesileyle Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitlerimizi şükranla anıyorum.”

*

Mesajdaki Atatürk vurgusunu görünce...

Bilmiş bir gülümsemeyle...

İçimden şöyle dedim:

*

“Adeta ‘millet ittifakı’nın cumhurbaşkanlığı aday adaylığı için başvuru dilekçesi gibi.”

*

Bu mesajın alt metnini ise yine delice gülümseyerek şöyle okudum:

*

- Bakın, bakın... Ben artık 30 Ağustos geldiğinde hastalanmıyorum.

- Bakın, bakın... Daha önce hiçbir 30 Ağustos’ta mesaj atmamıştım ama bu 30 Ağustos’ta attım.

- Bakın, bakın... Nasıl da Atatürk diyorum.

- Bakın, bakın... Nasıl da gelişme kaydettim.

- Bakın, bakın... Bakın yahu... Bakın... Bakın ama...


IŞIL ÖZGENTÜRK HİÇ BATMAN’A GİTTİ Mİ?

CUMHURİYET gazetesinde korkunç bir yazı yazmış Işıl Özgentürk.

*

“Bölgeyi iyi bilen bir öğretmen arkadaşım bana dedi ki...” diye başlayan bir Batman tasviri yapmış.

Şöyle bir tasvir:

*

“Kız çocuklarına hiç değer verilmez. Babalar, kızlarını çocuktan saymazlar. Kızlar okutulmaz, mal gibi satılırlar. İki seçenekleri vardır kızların: Ya dağa çıkarlar ya da şehirde görev yapan bir asker, bürokrat biriyle evlendirilirler.”

*

Işıl Özgentürk’ün daha önce de benzer yaklaşımlar içinde olan yazılarını okuduğum, bildiğim için...

Hiç gitmediği, hiç bilmediği, hiç tanımadığı bir şehir hakkında böyle tasvirler yapma hakkını kendinde görmesini yadırgamadım.

*

Çok eski moda bir kibri var Işıl Özgentürk’ün. Ta 1970’lerden kalma. Naftalin kokulu...

Hep tepeden bakan, tepeden bir saniye bakınca olayın tamamını çözdüğünü sanan bir kibir.

İşte o kibirdir Işıl Özgentürk’e...

Gitmeye tenezzül etmediği bir şehri, sofralarına hiç oturmadığı kadınları, üç dakika çay içip sohbet etmediği insanları, acımasız bir genellemenin kurbanları yaptıran.

*

Daha geçen gün...

Batman’da bir lisede okuyup üniversite sınavında ilk 100’e girme başarısını göstermiş zehir gibi bir Batman kızını tanımıştım.

*

O Batman kızı var ya o Batman kızı...

Işıl Özgentürk’ten bin kat daha çağdaş, bin kat daha insan, bin kat daha sorumluluk duygusu sahibiydi.

GENÇLERE HAYRAN KALDIM

BU yılın sayısal ve sözel birincisi Medipol Üniversitesi’ni tercih etmiş. Bunun için düzenlenen törene gittim. İyi ki gitmişim. Umutla doldum. Neden mi? Şunlardan dolayı:

*

- Medipol’ün seçkin öğrencileri kabul ettiği bir “uluslararası tıp fakültesi” var. Bu fakültenin amacı hekim yetiştirmekten ziyade “araştırmacı hekim” yetiştirmek. Üniversite sınavında ilk yüze giren öğrenciler, işte bu bölümü tercih ediyorlar.

*

- Mesela Malatya Fen Lisesi mezunu Özge, üniversite sınavında sayısal birincisi olmuş. Büyük başarı! Helal olsun! “Araştırmacı hekim olacağım ve insanlık için katkılar sunacağım” dedi Özge.

*

- Sadece Özge değil... Tokat’tan, Bursa’dan, Bingöl’den, Konya’dan, Batman’dan, Tekirdağ’dan üniversite sınavında büyük başarı kazanmış öğrenciler de aynı amaçla Medipol’ü tercih etmişler. Sözel birincisi Muhammed Rodi de üniversitenin İletişim bölümünü seçmiş. Nedenini de gayet güzel açıkladı.

*

- Anadolu’nun dört bir tarafında başarı kazanmış gençlerimizin “insanlığa katkı” amaçlı hedeflerle üniversite eğitimlerine başlaması gerçekten çok etkileyiciydi. Bir şey daha: Gençlerimizin hepsi, kendilerini öyle güzel ifade ediyorlardı ki... Hayran kaldım.

KESKİN HÜKÜMLER

- “Dedikoduyu sevmem ama” diye söze giriliyorsa... Arkadan kesin esaslı bir dedikodu geliyordur.

*

- İçinde “Gül/Kılıçdaroğlu/Akşener” geçen herhangi bir cumhurbaşkanlığı seçim haberine karşı yorumsuz kalmak neredeyse imkânsızdır.

*

- İmamoğlu’nun güzellik yarışmasında derece yapmış genç kadına iş vermesi göstermiştir ki: Liyakat AK Parti meselesi değil, memleket meselesidir.

*

- Elon Musk’ın “beyinlere çip taktırma” olayı, komplo teorisi sayısının zirilyona çıkmasına vesile olacaktır.

*

- Bir kez daha geldiğim son nokta: Bütün iyi filmler çekilmiştir. Ve galiba artık yeni bir iyi film çekilemeyecektir.

MİLLETVEKİLİ CEMAL TAŞAR’IN AÇIKLAMASI

AK Parti Bitlis Milletvekili Cemal Taşar’ı eleştiren bir yazı yazmıştım dün. “Kızılay’ın etleri kardeşinin otelinde çıktı” şeklinde ortaya atılan ve yenilir yutulur cinsten olmayan bir iddiaya neden cevap vermediğini sormuştum.

*

Cemal Taşar, dün beni aradı ve konuyla ilgili uzun açıklamalar yaptı. Taşar’ın açıklamalarını, cevap hakkına duyduğum saygı gereği özetleyerek yayınlıyorum:

*

- İFTİRA VE KARALAMA: Bu olay, kendini gazeteci olarak tanıtan ama gazetecilikle ilgisi olmayan bir şahsın iftirası. Bu şahıs, KCK’dan 10 yıl hapis cezası aldı, 2 yıl tutuklu kaldı. İşi gücü hakkımızda karalama yapmak.

*

- ÖNEMSEMEDİM: Böyle bir şahsın iftirasına cevap verme gereği bile duymadım, önemsemedim. “Bunu muhatap almak, asaletimi bozar” diye düşündüm. Bu yüzden Twitter hesabımdan ilgili paylaşımı yaptım.

*

- AJANSLARA KONUŞTUM: Ama yine de kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla hem Anadolu Ajansı hem de İhlas Haber Ajansı’na bir basın açıklaması yaptım. Ne yazık ki o açıklamaya hiç bakılmaksızın sadece bu şahsa yönelik Twitter’daki paylaşımım geldi gündeme. Bu gerçekten çok üzücü.

*

- TAMAMEN KURGU: Bu olay, söz konusu şahıs tarafından hazırlanmış ve kurgulanmıştır. Pandemi döneminde otelde kimsenin bulunmadığı bir anda oraya kendi koyduğu paketleri kendisi görüntülemiştir. Bu kurguyu da Malazgirt kutlamalarından sonra gündeme getirmiştir.

*

- YARGI KARAR VERECEK: “Kızılay’ın etleri milletvekilinin kardeşinin otelinde” diye bize iftira atan bu şahıs hakkında yasal süreç başlattık. Yargının vereceği nihai kararı bekliyorum.