Herkesin keyfi yerinde gibi

CHP: Türkiye geneline zerre bakmayarak... “İstanbul, Ankara, İzmir... Görüyorsunuz. Başka söze gerek yok” demeyi tercih ediyor.

MHP: “Cumhur ittifakına destek büyük... Yolumuza devam” diyerek yeni sistemin tartışmaya açılamayacak olmasından memnun.

İYİ PARTİ: Hiç belediye kazanamasa da... “İstanbul, Ankara... Sayemizde” noktasına sığınarak durumu kurtarmaya çalışıyor.

HDP: Güneydoğu’daki kayıplara falan hiç takılmadan “Biz olmasak İstanbul’u, Ankara’yı rüyanızda görürdünüz” noktasından gidiyor.

SAADET: Çok küçük oylarla kazanılıp kaybedilmesinden yola çıkarak “Minnacık da olsak son tahlilde anahtar partiyiz” diyor.

ERDOĞAN’IN BALKON KONUŞMASINI BEĞENDİM

Beğendim çünkü... İkna ediciliği kuvvetli, sistematiği iyi kurulmuş, matematiği sağlam bir konuşmaydı.

Beğendim çünkü... “Kabahati millette değil kendimizde arayacağız” diyen, diyebilen bir konuşmaydı.

Beğendim çünkü... Başarıyı vurgulamasını bildiği gibi başarısızlığın da altını çizmesini bilen bir konuşmaydı.

Beğendim çünkü... Kazanılmayan yeri kazanmış gibi göstermeye tenezzül etmeyen bir konuşmaydı.

Beğendim çünkü... Taraftarlarına hem moral aşılayan, hem de muhasebe yaptıran bir konuşmaydı.

Beğendim çünkü... Millet iradesine sadakatten zerre ayrılmayacağını vurgulayan bir konuşmaydı.

EKREM İMAMOĞLU İÇİN ŞU YAZIYI YAZMIŞTIM

ADAYLIĞI kesinleşmiş, çalışmalara başlamıştı Ekrem İmamoğlu...

O günlerde...

Muhalif cephenin çokbilmişleri, İmamoğlu’nu pek beğenmiyorlardı.

Fazla edilgen, fazla muhafazakâr, fazla tavizkâr, fazla alttan alıcı, fazla renksiz, fazla uzlaşmacı, fazla ideolojiden uzak, fazla esnek buluyorlardı.

*

İşte tam o sırada...

“Aman Ekrem İmamoğlu! Sakın yolundan sapma!” başlıklı bir yazı yazmıştım.

*

Bugünün zafer çığlıkları içinde unutulup gitmesine gönlüm razı olmadığı için...

O yazıyı yeniden yayınlıyorum.

Buyurunuz:

AMAN EKREM İMAMOĞLU! SAKIN YOLUNDAN SAPMA!

Toplumun tüm renklerini sonuna kadar kucaklıyorsun ya...

“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da oyuna talibiz” diyorsun ya...

Bağcılar’da “Bizi bizden dinleyin” diye haykırıyorsun ya...

Dilinde nefrete bir gıdım da yer vermiyorsun ya...

Rakibine karşı en saygılı dili kullanıyorsun ya...

Yıllardır sürdürülen kutuplaşma oyununu yerlere çalıyorsun ya...

Seçimi ideoloji kavgası olmaktan çıkarıp hizmet yarışı haline getiriyorsun ya...

Birebir temasla kapı kapı dolaşmaya çalışıyorsun ya...

Yüzün hep gülüyor, dilin hep dua istiyor ya...

En sakallı amcaya bile içtenlikle sarılıyorsun ya...

En başörtülü teyzeyle en olağan muhabbeti ediyorsun ya...

Özellikle sizin kesimden bazıları...

“Bu nasıl CHP’li?”, “Saray’da ne işi var bunun?”, “Niye AK Parti’ye yaranmaya çalışıyor?”, falan diye...

Sana saydırıyorlar da saydırıyorlar.

Sakın aldırma bunlara Ekrem İmamoğlu!

Zerrece sapmadan aynen böyle devam et yoluna!

*

Şu iki şeyi sakın unutma:

BİR: Senden sertlik yanlısı Tamil gerillası gibi davranmanı isteyenler, her girdikleri seçimde yenilmeye mahkûm olanlardır!

İKİ: Eğer İstanbul’u kazanacaksanız, ancak senin açtığın bu yolla kazanacaksınız. Kazanmanın başkaca bir yolu yok!

CHP’NİN ÖNÜNDE İKİ TANE YOL VAR

BİRİNCİ YOL: Yerel seçimde kazandığı büyükşehirlerde bütün Türkiye’nin dikkatini çekecek bir performans sergileyip, “Beceriksiz CHP” imajını tuzla buz ederek Türkiye iktidarına giden yol...

İKİNCİ YOL: Yerel seçimde kazandığı büyükşehirlerde bütün Türkiye’nin dikkatini çekecek denli beceriksiz bir yönetim sergileyerek vatandaşın “Yandım Allah” diye AK Parti’ye koşmasına giden yol...

SORU VE CEVAPLARLA İMAMOĞLU’NUN YILDIZI

SORU: Ekrem İmamoğlu’nun kazanması için “Bir yıldız doğdu” diyebilir miyiz?

CEVAP: Evet, diyebiliriz.

*

SORU: Bu yıldız bundan sonra parlar mı, söner mi?

CEVAP: Parlatmak da söndürmek de kendisine bağlı. Göz dolduran bir icraatla parlar, göz tırmalayan bir icraatla söner.

*

SORU: Peki bu doğan yıldızın CHP’nin başına geçme ihtimali nedir?

CEVAP: Kemal Bey, “Senin başarın aslında benim başarım” der ve konuyu kapatır. En azından yakın vadede yok böyle bir ihtimal.

EĞRİ OTURALIM DOĞRU KONUŞALIM

İSTANBUL, Ankara ve İzmir gibi üç büyük kenti kazanmak tabii ki çok önemli...

Ama şunu da unutmamak gerekir:

Ekonomideki ağır sorunlara rağmen... Yılların bıkkınlığına rağmen... İktidarın söylem hatalarına rağmen... Şartların bunca uygunluğuna rağmen... İktidar yıpranmasına rağmen... İktidara oy veren seçmendeki isteksizliğe rağmen...

AK Parti’nin içinde olduğu ittifak yüzde 52 oy alırken...

CHP’nin içinde olduğu ittifak yüzde 38’de kalıyorsa...

“Muhalefet başarılıdır” demek bana en azından fazla uçmak gibi geliyor.