Garibana tuvalet nöbeti tutturan kibir abidesini hakkıyla kovamadılar bile!

“Bana neden selam vermedin? Madem selam vermedin, bu tuvaletin önünde bekleyip gelene geçene selam vereceksin” diye ceza vermiş.

*

Sonra ne mi oldu?

Şu oldu:

Olay duyulunca, tepkiler ortaya çıkınca...

Bu kibir abidesi başkan yardımcısı, görevinden istifa etti.

Daha doğrusu ettirildi.

*

Size bir şey söyleyeyim mi?

Bu tür kibir abideleri, asla iflah olmayacaklardır.

*

Çünkü bu kibir abidesine...

“Bu yaptığın rezalet yüzünden seni kovuyoruz. Sen bizim utanç kaynağımızsın. Seni kovmak bile yaşattığın rezaleti ortadan kaldırmaz” falan denilerek...

Davul zurnayla bir kovulma yaşatılmadı.

*

İstifa muhtemelen şöyle gerçekleşti:

Biri kulağına...

“Sayın başkan yardımcım... Olay duyuldu... Sana çok tepki var... İstersen sen şimdi şöyle usulca istifa et... Sonra bir şeyler düşünürüz” diye fısıldadı.

O da istifa etti.

*

Bu kibir abidelerinin ve onların yaptığı rezilliklerin son bulması için...

- Pek mümkün olmaz ama yine de rezil edilmeleri şart.

- İstifa falan değil, davul zurnayla kovulmaları şart.

- Kibir abidesiyle değil, onun ezdiği garibanla yoldaş olmak şart.

- Hem kurumsal hem de siyasal olarak “Utanıyoruz” diye haykırmak şart.

*

Yoksa bu hikâyeden ne bir ibret çıkar ne de bir pişmanlık.

İHSAN ÖZKES HAHAHA!

GEÇTİĞİMİZ günlerde İhsan Özkes’le ilgili şöyle bir yazı yazmıştım:

*

“İhsan Özkes’i hatırlıyor musunuz?

Hani CHP’nin müftüsü idi...

Yıllarca CHP’de milletvekilliği yaptı.

AK Parti’ye dini argümanlarla saldırdı.

Sonra günlerden bir gün Külliye’ye gitti.

Ve başladı Külliye’yi övmeye... Ama nasıl övme!

Ardından CHP’ye çatmaya başladı.

Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenmeler falan.

Bu İhsan Özkes, en son nerede ortaya çıktı biliyor musunuz?

Sıkı durun: Ahmet Davutoğlu’nun Konya gezisinde!

Ahmet Davutoğlu’nun işi İhsan Özkes’e kaldıysa...

Yandı gülüm keten helva!”

*

Dün ne oldu biliyor musunuz?

Bu İhsan Özkes, henüz açılmayan Ahmet Davutoğlu’nun partisinden istifa etti.

*

Haberi duyduğumdan beri gülüyorum. Hem de kahkahalarla.

PSİKOPAT KATİLİN 4 SAYFALIK İFADESİNİ NEDEN YAYINLADIK?

İSMAİL Saymaz, Ceren’in katilinin ifadelerine ulaştı.

İsmail’in söylediği şuydu:

“Gerilim filmi gibi bir metin. Adam dehşet verici şeyler söylemiş”.

*

Metne baktık.

- Her cümlede “Öldürdüm”, “Öldürecektim”, “Öldürmeyi düşündüm” ifadeleri yükseliyordu.

- Her bölümde bozuk bir ruh halinin dışavurumu söz konusuydu.

- Her satırda başıboş bırakılmış bir potansiyel katilin yol açtığı tehlikeler vardı.

*

Hemen karar verdik.

“Bu ifadenin tamamını yayınlayalım” dedik.

*

Neden bu kararı verdik?

Psikopat katilin ve onun ifadelerinin önemini ortaya koymak için mi?

Tabii ki hayır.

*

Tek bir amacımız vardı:

Yetkili makamlarda bulunanlara, yasal boşlukları doldurmayanlara, konuyla ilgili sorumluluk taşıyanlara, ilgili savcılara, ilgili cezaevi yöneticilerine, ilgili kurullara...

Yani bu psikopatın elini kolunu sallayarak cinayet peşinde koşmasına imkân tanıyan kim varsa ona...

“İşte böyle bir psikopatı ahalinin ortasına attınız” mesajını vermek!

*

Maksadımız sadece ve sadece buydu.

GÜRBÜZ ÇAPAN’IN SÖYLEDİĞİ ÇOK DOĞRU

BİR an galeyana gelip “İdam isterim” falan demiş, sonra da pişman olmuştum.

*

Vaktiyle Ergenekon’dan hapis yatan Gürbüz Çapan’ın yaptığı yorumu okuyunca...

Pişman olduğuma çok memnun oldum.

*

Gürbüz Çapan şöyle demiş:

“İdam olsa... Benim gibiler idam edilir, bu herif de çarşı iznine çıkardı”.

RAHMİ TURAN ÜZÜLMESİN DEMİŞ KEMAL BEY

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Rahmi Turan’a...

“Rahmi Bey’e söyleyin, üzülmesin” falan demiş.

*

Allah Allah!

Demek Rahmi Bey...

Yalan yazdığı için, yazdığı yalanın günlerce arkasında durduğu için, memleketi bir hafta boş bir konu hakkında tartıştırdığı için, memleket meseleleri dururken CHP’yi tartıştırdığı için...

Üzülmemeliymiş.

*

İyi de Kemal Bey...

Rahmi Bey üzülmesin de kim üzülsün?

Onu da söyleseydiniz keşke.

ÇOK GÜLDÜM BU ŞİİRE

MUHARREM İnce’nin bir şiir kitabı varmış. Yıllar önce yayınlamış bu kitabı İnce... En son cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında bu kitap ortaya çıkmıştı. Kitabın adı ‘Tatanka’ idi. Bayağı kafa bulunmuştu bu kitapla ve kitaptaki şiirlerle...

*

Son gelişmeler üzerine matrak sosyal medya kullanıcılarından biri, o kitaba gönderme yaparak ‘Tatanka’ isimli şu şiiri yayınlamış. Politik mizahın şahikası kabul ettiğim şiiri ve görselini takdim ediyorum:

MARAŞLI, ŞİMŞİRGİL FALAN

SAPIR sapır kadınlar öldürülürken... Sokaklarda eli bıçaklı katiller kadın avına çıkarken... Memleketin her köşesinden öldürülen kadınların feryatları yükselirken...

Aylardır “İstanbul Sözleşmesi” üzerinden bin türlü tevatürle ortalığı velveleye veren Sema Maraşlı’lar, Şimşirgil’ler falan...

Niye bir ses çıkarmıyorlar acaba?