Paylaş
Bitmek tükenmek bilmeyen enerjisiyle, kendini tamamen işine odaklamasıyla, temas ve mesafeyi şahane ayarlamasıyla...
Hepimizi etkiledi, etkiliyor.
*
Ama bizi asıl etkileyen yönü...
Kansere yakalandıktan sonra daha fazla fark ettiğimiz...
Hayata pozitif bakma gücü, her zaman koruduğu enerjik neşesi ve karamsarlığa asla prim vermeyen yapısı oldu.
*
Fulya’nın bu kişilik yapısı, kanseri yenmesinde önemli bir rol oynayacak. Buna inanıyorum.
*
Fulya Soybaş’ın “Kanserle Mücadelemi Yazdım” başlıklı yazı dizisi, her sekiz kadından birinin yakalandığı meme kanseri açısından farkındalık yaratacak çok kıymetli bir yazı dizisi...
*
Fulya’nın “Keşke şöyle yapsaydım, keşke böyle yapsaydım” dediği her şey... Kadınlarımız açısından çok önemli uyarılar.
Bütün kadınlarımız Fulya’ya kulak vermeli.
*
Bu arada şunu da söyleyeyim:
Fulya’nın mücadeleci, dirençli ve güçlü duruşunu gördükçe...
Bu sürecin ardından Hürriyet okurları için...
“Kanseri Nasıl Yendim” başlıklı yeni bir yazı dizisi daha hazırlayacağından daha çok emin oluyorum.
*
Gelin hep beraber inşallah diyelim.
SİL ONU, ÇABUK SİL
Sungu Belediye Başkanı, belediye filosuna kazandırdığı yeni makam aracının önünde poz verip fotoğraf çektirmiş.
Sonra da bu fotoğrafı, “Hizmete devam” diyerek sosyal medyada paylaşmış.
*
Bu tür paylaşımları ilk gördüğümde hemen “Sil onu, çabuk sil” diyorum. Bir refleks olarak.
*
Artık kim “Sil onu, çabuk sil” dediyse baktım:
Sungu Belediye Başkanı, bu paylaşımı silmiş.
İLK DÖRT MADDEYİ DİLİNE DOLAYAN MARJİNALLEŞİR
Türkiye’de sessiz sedasız bir uzlaşma oldu.
Ana akım bütün siyasi anlayışlar, Anayasa’nın ilk dört maddesinin değiştirilemez olduğu konusunda fikir birliğine vardılar.
*
Ya da varmış gibi yaptılar.
Niyetlerini bilecek durumda değiliz.
*
Yani demem o ki...
Anayasa’nın ilk dört maddesini tartışmaya açan ya da açmayı düşünen herkes şunu bilmeli ki...
Kendisini anında marjinalleşmekten başka bir şey beklememektedir.
GURUR ONUR
Milli takımın yeni Alman hocası Stefan Kuntz’a milli takım oyuncuları için primin söz konusu olup olmayacağı sorulmuş.
*
Verdiği cevabı aktarıyorum:
*
“Bu bir kulüp takımı değil ki... Gurur, onur gibi faktörler de devreye girer.”
*
Söyleyenin Alman olmasının hiç önemi yok. Bu çok net bir millilik dersidir.
HAŞİM KILIÇ, ZÜHTÜ ARSLAN
Son günlerde Haşim Kılıç ile Zühtü Arslan’ın isimleri, muhalefetin ortak adayı olarak yeniden dolaşıma sokulmuş durumda.
İki ismin de ortak özelliği şu: Anayasa Mahkemesi başkanlığı...
*
Bu iki isim dolaşıma nasıl sokuldu, bilmiyorum.
Ama bildiğim bir şey var:
*
Abdullah Gül’ün muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali sıfırdır.
Buna mukabil...
Haşim Kılıç ve Zühtü Arslan’ın aday olma ihtimali sıfırın altındadır.
*
Bu kadar kesin ve net konuşuyorum çünkü muhalefetin bir rasyonalitesi olduğuna inanmak istiyorum.
*
Peki yoksa böyle bir rasyonalitesi?
O zaman sorry!
Yapacak bir şey yok.
UFUKTA BİR KARŞITLIK BELİRDİ
Türk siyasi tarihi, aslında bir karşıtlıklar tarihidir:
*
Menderes/İnönü karşıtlığı... Demirel/Ecevit karşıtlığı... Mesut Yılmaz/Tansu Çiller karşıtlığı... Demirel/Erbakan karşıtlığı... Turgut Özal/Erdal İnönü karşıtlığı...
*
Türkiye’de epey bir süredir bu tür bir karşıtlıktan söz edemiyorduk.
*
Bunun en temel nedeni şuydu:
Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın aday olduğu makama aday olmuyor, olamıyor, olmamayı tercih ediyordu.
Bu nedenle de siyasette bir “Erdoğan/Kılıçdaroğlu karşıtlığı” oluşmuyordu.
*
Kılıçdaroğlu’nun söylemlerini keskinleştirerek cumhurbaşkanlığı adaylığına göz kırpmasıyla...
Söz konusu karşıtlık, inceden de olsa belirmiş durumda.
*
Bakınız:
Aynı gün gazetelerin birinci sayfasını süsleyen...
- Erdoğan’ın basket oynaması olayı...
- Kılıçdaroğlu’nun hızlı adımlarla yürüyüş yapması...
ANLADIM Kİ
- Millet sinemaya gitmek için James Bond’u bekliyormuş.
*
- Yapıcı eleştiri, düşmanca eleştiri falan... Bizim millet, eleştirinin hiçbir türlüsünü sevmiyormuş.
*
- Melih Gökçek’in gündemden tamamen düşeceği günü beklemek, boş bir hayalmiş.
*
- Masterchef yarışmasına katılan şeflerin boşanması neredeyse mukadder hale gelmiş.
Paylaş