Paylaş
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş’ın şöyle dediği yazıyordu:
“Erdoğan’ı başkan yapmadan eşimiz bize haramdır.”
*
Şöyle bir baktım Mustafa Ataş tam olarak ne demiş?
Şöyle demiş:
“27 günlük seçim süreci boyunca bize uyumak haramdır. Recep Tayyip Erdoğan’ı bu ülkede başkan yapmadan bize uyku haramdır. Bize çoluk çocuğumuz, ailemiz haramdır. Eşimiz dostumuz haramdır.”
*
“Erdoğan’ı başkan yapmadan eşimiz bize haramdır” başlığı, işte bu cümlelerden çıkarılmış.
*
Söylenmesi gerekeni net olarak söyleyeyim:
O cümlelerden böyle bir başlık çıkarmak, çok zorlama ve hakkaniyete uygun kaçmamış.
Mustafa Ataş’ın muradı şu:
Seçime 27 gün kala teşkilatlarını seçim çalışmasına teşvik etmek!
*
Ama durun bir dakika!
Mustafa Ataş’ın söylediklerinde hiç mi sorun yok?
Kendisine söylenecek hiç mi laf yok?
*
Olmaz olur mu?
Hem de tonla laf var.
*
İŞTE O LAFLARDAN BİRKAÇI:
- Sen niye siyasi bir konuşmanın içine haramı, eşi, çoluğu çocuğu falan katıyorsun Mustafa Ataş?
- Göze girmek için böyle büyük laflar etmeye ne gerek var birader?
- Bu kullandığın dil, siyasi dil mi Mustafa Ataş? Sen siyasetçisin. Siyasi bir dil kullansana.
- Kardeşim sen bize ekonomi desene, refah desene, demokrasi desene, hak desene, özgürlük desene.
- Hem nedir bu aşkın taşkın dil! Nedir bu inat dili! Ne gerek var?
- Ayrıca sen niye koskoca ülkenin kaderini tek bir kişiye bağlıyorsun ki?
- Ey Ataş! Haram, helal, eş falan diyerek... En başta göze girmek istediğin makama zarar verdiğinin farkında değil misin?
AZİZ YILDIRIM BANA DEĞİL ALİ KOÇ’A CEVAP VERMELİ
FETÖ’nün zulmüne maruz kalmış Aziz Yıldırım’ın alttan alta Ali Koç’a “FETÖ projesi” demesini eleştirmiş, “Mazlum zalim oldu” demiştim.
*
Aziz Yıldırım cevap vermiş:
“Ben öyle bir şey yapmadım. Ahmet Hakan’ın yaptığı bana hakarettir.”
*
İyi de Aziz Yıldırım...
Bu iddia benim iddiam değil ki!
Ali Koç’un iddiası!
*
Ali Koç televizyon ekranında dedi ki:
“Aziz Yıldırım’ın kapalı kapılar ardında benim için FETÖ projesi dediğini anlattılar. Aziz Yıldırım’a hem kızgınım hem kırgınım. Bu durum çocuk oyuncağı değil. Aziz Yıldırım beni ve ailemi bir terör örgütüne mensup olmaktan dolayı itham ediyor. Hem de kapalı kapılar arkasında.”
*
Aziz Yıldırım eğer bir hesaplaşma içine girecekse...
Benimle değil, Ali Koç’un hiç de yenilir yutulur olmayan bu iddiasıyla hesaplaşmalıdır.
- Ya çıkıp “Ali Koç’un FETÖ projesi olduğu buz gibi bir iftiradır, bu işin içinde ben yokum. Ali Koç iddiasını ispatlasın” diye haykırmalı.
- Ya da Ali Koç’la ilgili elinde varsa belgesi melgesi “şak” diye ortaya koymalı.
*
Vay arkadaş!
Uzaktan biraz fazla mı gariban görünüyorum nedir?
Herkes bırakmış asıl uğraşması gerekeni, benimle uğraşıyor!
MUHARREM İNCE’YE DÜŞEN DÖRT GÖREV
- BİR: Kendisiyle selfie çektiren bir vatandaşın, korumaları tarafından mancınıkla atılır gibi atılması konusunda acilen bir açıklama yapmalı.
- İKİ: Atatürkçü Düşünce Derneği’nin 27 Mayıs paylaşımıyla ilgili olarak düşüncesini net biçimde ortaya koymalı.
- ÜÇ: TRT emekçilerine tepkiye izin vermiyor, biliyorum. Fakat buna rağmen İzmir’de TRT aracına yönelik olarak gerçekleşen saldırıyı çok büyük mesele etmeli.
- DÖRT: Erdoğan’ın AK Parti kuruluşu için Pensilvanya’ya gittiği iddiasıyla ilgili meydan okumaya bir cevap vermeli.
NOT: Birinci görevini yaptı. Vatandaşı aradı. Özür diledi. Şimdi sırada diğer üç görev var.
MUHALEFETİN EN BÜYÜK BEŞ DÜŞMANI
- BİR: “Hile yaparlar, asla kazanamayız” önyargısı.
- İKİ: Kazanmaya olan inançsızlık.
- ÜÇ: “İktidar her şeyi ayarlamıştır” algısı.
- DÖRT: Dava şuuru eksikliği...
- BEŞ: Moral yükselmesinin ve bozulmasının çok ani olması...
İŞTE DARBECİ ZİHNİYET!
SOSYAL medyada gördüm.
27 Mayıs’ın yıldönümü vesilesiyle Atatürkçü Düşünce Derneği adına sosyal medyada yayınlanan mesaj aynen şöyle:
“Türk Silahlı Kuvvetleri, bundan yarım yüz yıl önce anayasa ve hukuk dışına çıkmış bir siyasal iktidara karşı direnme hakkını kullanmış ve ülke olarak yönetime el koymuştu. Ordunun arkasında milletin desteği vardı.”
*
Bu konuda iki şey söyleyeceğim:
*
- BİR: Hiç lamı cimi yok... Atatürkçü Düşünce Derneği, bu mesajla düpedüz darbeci bir zihniyete sahip olduğunu göstermiştir.
*
- İKİ: Darbeci zihniyetle mücadele sadece kınayarak, yadırgayarak, ayıplayarak yapılır. Soruşturma açarak, dava açarak, hapse tıkarak değil!
BU İKİ ROMANTİZM NASIL BİR ARAYA GELEBİLİYOR
BUGÜNLERDE aynı çevreler, şu iki romantizme omuz veriyor:
- BİR: Gezi romantizmi...
- İKİ: Selahattin Demirtaş romantizmi...
Oysa Gezi sırasında Selahattin Demirtaş, partisi adına yaptığı açıklamada şunu demişti:
“Gezi’de eylemlerden hükümeti devirecek bir halk hareketi çıkarmaya çalışıldığını gördük ve mesafe koyduk.”
İki romantizmi aynı anda üstümüze boca edenler, acaba Demirtaş’ın Gezi’yle ilgili şu sözlerini bize tevil edebilirler mi?
Paylaş