Paylaş
Bazı Ekrem İmamoğlu taraftarları bu konuda şu yorumu yaptılar, yapıyorlar:
“Ekrem İmamoğlu karşı tarafa koz verdi.”
*
Yapılan davranışın adaba uygun olmamasını...
Hiç mesele etmiyorlar.
*
Depremden kayağa gitmenin münasebetsizliğini...
Katiyen dert etmiyorlar.
*
“Bu kaçıncı yahu bu kaçıncı” falan diye isyan etmeyi...
Zerre düşünmüyorlar.
*
“Böyle mi ülke yönetimine talip olacak” diye sorgulamayı...
Asla akıl etmiyorlar.
*
Mesele ettikleri, dert ettikleri, düşündükleri, akıl ettikleri tek bir husus var:
Ekrem İmamoğlu’nun karşı tarafa koz vermiş olması.
*
“Bizim taraf/karşı taraf” diye bölündüğümüz için yatsın kalksın dua etsin Ekrem İmamoğlu...
Yoksa sadece karşı tarafa değil, bütün Türkiye’ye bir koz vermiş olacaktı.
TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK SORUNUNU AÇIKLIYORUM
NE depremdir ne ekonomidir... Ne kutuplaşmadır ne cehalettir... Ne Suriye’dir ne Libya’dır... Ne terördür ne eğitimdir... Ne şudur ne budur...
*
Türkiye’nin en büyük sorunu...
‘GÜVEN’dir GÜVEN...
*
Karşılıklı müthiş bir güvensizlik var Türkiye’de... Kimse kimseye zerre kadar güvenmiyor... Rakamlara bile güvenilmiyor... En somut şeylere bile güvenilmiyor...
*
Bu muazzam itimatsızlık haliyle savaşmamız şart.
Yoksa millet olma vasfımızı kaybederiz.
KIZILAY’I YÖNETENLERİN UYMALARI GEREKEN ÖLÇÜ
KIZILAY’ı yönetenlerin en önemli görevi şudur:
Kızılay’ın tartışılmasına hiçbir biçimde fırsat vermemek...
*
Kızılay öyle gözbebeği bir kurumdur ki...
Yöneticilerinin “Ama şöyle oldu... Ama böyle oldu...” demeye bile hakkı yoktur.
*
Kızılay’ı yönetenler, karışık kuruşuk işlerden uzak durmalıdırlar ki...
En art niyetliler bile söyleyecek bir şey bulamamalıdır.
ALLAH BELANI VERSİN ZERDEÇAL
KİBARCA söyleyecek olursam, üzerinize afiyet, üst solunum yolları enfeksiyonu denilen illete kapıldım, üç gündür eve kapandım, kafayı bile çıkaramıyorum.
Battaniyeler, hapşırmalar, vitaminler falan.
*
Üç gündür iletişim kurduğum herkes...
“Zerdeçal” diyor, başka da bir şey demiyor.
Sanki memlekette ahtapotun kolları gibi her tarafa yayılmış bir zerdeçal lobisi var.
*
“Ihlamur” diyorum, hemen yapıştırıyorlar: “Aman üstüne zerdeçal.”
“Azıcık bal” diyorum, anında geliyor öneri: “Zerdeçalı unutma.”
“Biraz çorba” diyorum, saniye sekmiyor: “Üstüne azıcık zerdeçal.”
Zerdeçal da zerdeçal...
Zerdeçal da zerdeçal...
*
Tadı berbat, kokusu nahoş, görünüşü bir şeye benzemeyen, içine bulaştığı her şeyi içilmez ve yenilmez kılan şu zerdeçaldan öyle bezdim ki...
Diyete girip de “Allah belanı versin brokoli” diye isyan eden hafif kilolu arkadaşım gibi ben de...
“Allah belanı versin zerdeçal” diyorum, başka da bir şey demiyorum.
SERGEN YALÇIN’A DAİR UZAKTAN SAPTAMALAR
Sanki yıllardır bunu bekliyormuş gibi bir hali var. Bilmem yanılıyor muyum?
*
Sanki yağmurun toprağa kavuşması gibi kavuştu Beşiktaş’a. Bilmem doğru mu?
*
Sanki artık hiç üşenmeyecek, hiç salmayacak gibi... Bilmem öyle mi?
Sanki bunu kariyerinin en önemli fırsatı olarak görüyor gibi. Bilmem isabetli mi?
*
Sanki taraftarı topyekûn kenetleyecekmiş gibi... Bilmem öyle olacak mı?
*
Sanki futbola acayip bir hız, muazzam bir zekâ katacak gibi... Bilmem ama böyle.
KUDÜS’Ü İSRAİL’İN BAŞKENTİ YAPMAYA KALKIŞMAK NEDİR?
Dünyayı kıyamete zorlamaktır.
*
Dinler savaşı çıkarmaya çalışmaktır.
*
Göz göre göre haksızlık yapmaktır.
*
Dünyanın yarısını isyana sürüklemektir.
*
Barışı rafa kaldırmaktır.
*
Arı kovanına çomak somaktır.
*
Zaten ateşte olan bölgenin ateşini harlamaktır.
*
İsrail’e bile kötülük yapmaktır.
*
Ahmaklıktır, çılgınlıktır, sersemliktir.
*
Radikalizme mama vermektir.
*
Aklı, mantığı savuşturmaktır.
Paylaş