Paylaş
“Cumhurbaşkanımızla son nefesime kadar vefa ilişkisini sürdüreceğim. Hiç kimse benim ağzımdan, benim dilimden, benim zihnimden Cumhurbaşkanımız aleyhine tek bir söz duymadı, duymayacak”.
*
Bu sözleri duyduğumda...
“Breh! Breh! Breh” demiştim.
Ardından da eklemiştim:
“Adama bak ya! Makamını bırakırken bile çok büyük bir sadakat yemini ediyor. Vay vay vay! Aziz falan mı bu adam? Nefsini ayaklar altına almak olur da bu kadar mı olur?”
*
Fakat heyhat!
*
Bırak ağzını, bırak dilini... Zihnini bile “Erdoğan aleyhinde” çalıştırmayacağına dair büyük ama çok büyük söz veren Ahmet Davutoğlu, dün partisinin toplantısında Erdoğan’a öyle bir verdi veriştirdi ki...
Kemal Kılıçdaroğlu bile bu kadar verip veriştirmemiştir.
*
Erdoğan’ı zorbalıkla, baskıyla, gaddarlıkla Şehir Üniversitesi’ni kapatmakla suçladı. Erdoğan’ı hedef tahtasına koydu. En sonunda da tam üç kez “Erdoğan’a boyun eğmeyeceğiz” diye ortalığı inletti.
*
“Zihnimden bile Erdoğan aleyhine tek bir şey geçirmeyeceğim” diye söz vermiş olan Ahmet Davutoğlu’nun...
Boyun eğmeyeceğine dair verdiği söze kim inanır?
*
Hayır, hayır, hayır.
Kadir İnanır esprisinin hiç sırası değil.
KAYITLARA GEÇSİN DİYE YAZIYORUM
EKRAN KARARTMALAR
Ekran karartma cezalarına karşıyım. Yakışmıyor, olmuyor. Programa uygulanan ceza neyse de topyekûn ekran karartma olmaz. Bayağı bir geride bıraktık biz bu uygulamayı. Eski Türkiye’ye özgü bir cezaydı topyekûn ekran karartma...
*
MABEL MATİZ SAÇMALIĞI
Mabel Matiz sorusu sorulmuştu üniversite sınavında. “Hoş bir detay” olarak gülümsetmişti bu olay herkesi... Resmi kişiler, soruşturma başlatmışlar. “Bu soruyu kim hazırladı” falan diye “fail” aranıyormuş... Ne kadar gereksiz, ne kadar saçma, ne kadar boş bir girişim bu böyle! Başka işi gücü yok mu bu insanların?
*
MÜSİAD’ÇI ÇIKTI OLAYI
Havai fişek fabrikasının sahibi MÜSİAD’çıymış... E bize ne? TÜSİAD’çı olsa ne olur, MÜSİAD’çı olsa ne olur? Odaklanılması gereken yer burası değildir, şurasıdır: Bu adam korunup kollanacak mı? Adil bir soruşturma süreci söz konusu olacak mı?
*
ÇOK HAYIRLI BİR TALİMAT
Asker uğurlama töreni adı altında yapılan taşkınlıklar illallah dedirtmişti. Pandemi döneminde de bu taşkınlıklar devam edince... Cumhurbaşkanı Erdoğan olaya el koydu. Dün şöyle dedi Erdoğan: “Asker uğurlama derken arkadaşlarınızı zehirliyorsunuz. Böyle bir yaklaşım olmaz. Valime böyle durumlarda toplayıp götürün dedim”. Yüzde yüz katılıyorum bu yaklaşıma.
*
KILIÇDAROĞLU FARKINDA
Ayasofya’nın ibadete açılmasına CHP’nin itiraz etmesi, iktidarın arayıp da bulamayacağı bir fırsat sunar. Kemal Kılıçdaroğlu bunun farkında. Ve yaptığı tüm açıklamalarda, “Açacaklarsa açsınlar, biz muhalefet etmeyeceğiz” diyor. Demek ki bundan böyle “Sultanahmet’i de müze yapalım” türü tuhaf sözler pek gelmeyecek CHP’den.
BANA SENİN KARİYERİNİ BİTİRECEĞİM DEDİ YALANI
EN son Ozan Güven hadisesinde de yakinen müşahede ettik ki...
Ne zaman ünlü, kariyerli bir adam, bir kadına şiddet vakasının öznesi haline gelse...
Hep aynı şeyi söylüyor:
*
“Bana senin kariyerini bitireceğim dedi... Benim kariyerimi bitirmek için bunu yapıyor... Benim... Ben... Kariyerim... Kariyer...”
*
Hay senin kariyerini yesinler.
DOSTLUKLARIN SON GÜNÜ HANGİ GÜNDÜR?
- Kadına şiddetin söz konusu olduğu gündür.
- Kedinin haşince kovalandığı gündür.
- Servis elemanına kabalık yapıldığı gündür.
- Tacizin söz konusu olduğu gündür.
ALMANYA’NIN YAPTIĞINI ALMAN MEDYASI BİLE KINIYOR VE AYIPLIYOR
ALMAN Die Welt gazetesi şöyle yazıyor:
*
“Sağlık açısından bakıldığında Türkiye’ye seyahat uyarısının mantıklı bir yanı yok. Almanya, Avrupa’nın koronavirüs merkezi olan İngiltere’de tatil yapılmasına bile izin verirken Türkiye’ye izin vermiyor. Burada tıbbi gerçeklik değil, politika rol oynuyor”.
*
Alman medya kurumu RND ise şu yorumu yapıyor:
*
“Türkiye haklı. Berlin ve Brüksel çifte standart uyguluyor. Türkiye ile siyasi sorunlar tatilcilerin sırtından çözülemez”.
*
ABD merkezli Al-Monitor’un yorumu ise şöyle:
*
“Türkiye, COVID-19 mücadelesinde AB ortalamasının çok üzerinde performans gösterdi. Mesela İsveç’ten çok daha iyi durumda. Hatta başarılı görülen Almanya kadar başarılı. Seyahat kısıtlaması halk sağlığıyla değil, siyasi nedenlerle açıklanabilir”.
*
- Biz deyince bir etkisi olmuyor.
- Alman deyince de bir etkisi olmuyor.
Bu durumda merak ettiğim şudur:
Kim deyince etkisi olacak?
ACUN’UN DEDE OLDUĞUNU ÖĞRENDİĞİMDE HAYKIRDIKLARIM
- Torun, Acun’a “Dede” demesin... “Acun Abi” desin... Lütfen... Ne olur...
*
- Biz Berkecanların dede olması durumunda ne olacağını merak ederken Acun dede oldu, iyi mi?
*
- Dedelik kurumu Acun sayesinde bayağı bir moral bulmuş oldu, dedeleri kimse tutamaz artık.
*
- “Kimin torunusun sen bakayım?” tarzı bir soru, bundan sonra yaygınlaşır mı acaba?
*
- Ulan 2020! Bize daha neler yaşatacaksın.
Paylaş