Atatürk’e dil uzatmadan olmuyor mu bu işler?

Ayasofya’nın ibadete açılışını...

- Atatürk’e gönderme yapmadan...

- Atatürk’e hakaret etmeden...

- Atatürk’e dil uzatmadan...

İfade etmek mümkün değil mi?

*

Hiçbir şeyi dikkate almıyorsanız, bari...

- Hem Atatürk’e derin bir saygı duyan...

- Hem de Ayasofya’nın ibadete açılışından memnun olan...

İnsanlarımızı dikkate alın.

Onları incitmeyin.

*

Hep söyledim, yine söylüyorum:

*

Hem Atatürk’e derin bir minnet duymak hem de Ayasofya’nın ibadete açılmasından memnun olmak mümkündür.

Bu iki anlayışı birbirine düşürmeye çalışmak, ancak fitnecilerin ve bozguncuların yapacağı bir iştir.

*

Ne yapmış Atatürk?

Silah arkadaşlarıyla birlikte düşmana karşı soylu bir direniş gerçekleştirmiş.

*

- Bugün ezanlar okunuyorsa...

- Camilerimiz açıksa...

- İbadetlerimizi yapıyorsak...

Bunda Atatürk’ün verdiği kurtuluş mücadelesinin hiç mi payı yoktur?

*

Ayasofya’da dua ederken Atatürk’e gönderme yapan o hocaya şu iki soruyu sormak lazım:

*

- BİR: Atatürk’ün önderlik ettiği o şanlı mücadele hakkında ne düşünüyor acaba?

*

- İKİ: O şanlı mücadelenin camilere etkisi hakkında ne düşünüyor acaba?

*

Atatürk, camilerde lanet okunacak bir şahsiyet değildir.

Hayırla yâd edilecek bir şahsiyettir.

*

Hayırla yâd etmesini bilmeyenlerin yapması gereken ise şudur:

Susmak.

*

Çünkü “Ya hayır konuş ya da sus” der bizim öğreti.

İSTANBUL’UN SEMBOLÜ KULE OLMAZ OLAMAZ

ÇAMLICA’YA yapılan kule için “İstanbul’un sembolü olacak” diye bir haber başlığı görünce biraz kafam bozuldu. Bizim gazetede bile böyle bir başlık vardı, gözümüzden kaçmış maalesef.

*

Görüntü kirliliğini önlemek ve o rezalet duruma son vermek adına o kulenin yapılması gayet hayırlı olmuştur ama abartmayalım.

*

İstanbul; Dubai, Las Vegas falan gibi yeni yetme bir şehir midir ki sembolü bu kule olsun.

*

İstanbul’un sembolü...

- Gözbebeğimiz Ayasofya’dır.

- Tarihin zarafeti Sultanahmet’tir.

- Muhteşem Süleymaniye’dir.

- Masmavi Boğaz’dır.

- Tarihin kanatlanışı olan Galata Kulesi’dir.

Say say bitmez.

*

İstanbul’un o kadar çok sembolü vardır ki...

Çamlıca Kulesi’ne asla sıra gelmez.

VİDEOLAR KARŞISINDA SERGİLENEN BEŞ TUTUM

Tutum bir
Aşırı abanma

“İki video daha çıksa hükümet düşecek” türü bir hayale dayalı tutumdur bu... Bu hayale kapılmış olanlar, abandıkça abanıyorlar videolara.

*

Tutum iki
Kalabalığa uyma

“Herkes izliyor abi, ben de izleyeyim, muhabbetlerde geri kalmayayım” anlayışına dayalı bir tutumdur bu. İzlenme sayıları en çok bu kesimi büyülemekte.

*

Tutum üç
‘Sıkmaya başladı’cılar

“İlk üç videoya kadar iyiydi ama artık sıkmaya başladı” anlayışına dayalı bir tutumdur bu. Çabuk sıkılanlar, dikkati dağınıklar bu sınıfa girmekte.

*

Tutum dört
‘En iyisi buydu’cular

Her izlediği video karşısında “En iyisi buydu” tepkisini verme anlayışına dayalı bir tutumdur bu. Video açlığı var bu kesimde.

*

Tutum beş
Sessizce geçiştirme

Konuya hiç dahil olmama, konuyu sessizce geçiştirme anlayışına dayalı bir tutumdur bu. Ki bu da bir tercih meselesidir.

SAAT 21.00’E KADAR AÇIK RESTORAN İSTEMİYORUZ

1 HAZİRAN öncesi son uyarımı yapayım:

*

Ne sektörün çalışanları...

Ne de sektörün müşterileri olan bizler...

Saat 20.00’ye ya da saat 21.00’e kadar açık restoran istemiyoruz.

*

Her türlü sınırlamayı yapın.

Her türlü kuralı koyun.

Her türlü önlemi alın.

Ama “şu saat” işine girmeyin.

*

Yoksa sektör, bu sefer gerçekten batacak.

Hadi biz müşterileri bir tarafa bırakın, bari sektörü dikkate alın.