Paylaş
Öyle korkunç manşetler attılar ki...
Manşetlerden her gün haykırdılar da haykırdılar:
- Büyükada’da bir otelde kan donduran darbe toplantısı!
- Sokakları karıştıracaklardı, Gezi benzeri kalkışma planlıyorlardı!
- Arkalarında CIA var, arkalarında İngiliz istihbaratı var!
- Belgeler hainliği kanıtlıyor, işte masadaki ihanet haritası!
Sonuç?
Alayına tahliye!
*
Fakat enteresan bir durum çıktı ortaya!
Manşetleri atanlar...
“Kaos plancıları”, “yeni Gezi tezgâhçıları”, “ajanlar”, “casuslar”, “ihanet haritasını masaya koyanlar” falan dedikleri kişiler hapisten ellerini kollarını sallayarak çıkarlarken...
Suspus oldular.
Hiçbir şey demiyorlar.
*
Neden acaba?
Utançtan mı?
Yoksa diyecek bir şey bulamamaktan mı?
OSMAN KAVALA DA TAHLİYE OLACAK
BÜYÜKADA tutuklularının serbest kalmasının ardından şunu rahatlıkla söyleyebilirim:
Hakkında demediklerini bırakmadıkları Osman Kavala da en kısa zamanda serbest kalır.
BEN DİYORUM Kİ: İYİ PARTİ TUTACAK!
SALLAMIYORUM.
Elimde sağlam bir veri var.
İyi Parti tutmayacak olsaydı...
- “Logolarını bizden çaldılar” diyen çıkmazdı.
- “Proje parti bu” diyen çıkmazdı.
- Aşağılama, küçültme çabaları alıp başını gitmezdi.
Bunun yerine...
“Hayırlı olsun” falan denilir geçilirdi.
*
Bilhassa iktidar cephesinde gizlenemeyen öfkeyi ve dizginlenemeyen laf çakma çabasını görüyorum.
Ve bu nedenle “İyi Parti tutacak” diyorum.
MELİH GÖKÇEK: VALLAHİ, BİLLAHİ, TALLAHİ SEVİNMEM
TELEFONUM acı acı çaldı.
Baktım:
Melih Gökçek arıyor!
*
“Açmasam mı acaba? Şimdi bir sürü laf işiteceğim” falan diye birazcık tereddüdün ardından “Açayım da kurtulayım bari” dedim ve açtım.
*
Selamünaleyküm!
Aleykümselam!
Tatlı sert girdi olaya Melih Gökçek:
“Günlerdir televizyonda, gazetede benimle kafa buluyorsun.”
*
Anında azıcık övüyor gibi yapıp yumuşatma çabası içine girdim:
“Ne yapalım! Senin reytingin çok.”
*
Yumuşadı tabii...
Sonra şöyle dedi:
“AK Parti, Ankara’yı kaybederse Melih Gökçek sevinir mi, sevinmez mi diye soruyorsun... Yaz bunu: Vallahi de sevinmem, billahi de sevinmem, tallahi de sevinmem... Aksine çok ama çok üzülürüm.”
*
Bu kısa telefon görüşmesinden benim çıkardığım sonuç:
Melih Gökçek ilk şoku atlatmış, yüzüne kan gelmiş!
KİM DERDİ Kİ
ŞU minik çocuk büyüyecek...
- Ankara’yı “Melihland” haline getirecek.
- 23.5 yıl belediye başkanlığı yapacak.
- KK diyerek, CE-HA-PE diyerek taarruza geçecek.
- Sanatın içine tükürecek.
- Dinozorlara merak salacak.
- Aylin Nazlıaka’ya “Aylin” diyecek.
- İstifası istenerek morali bozulacak.
Falan...
Babacan edalı babasının, şefkatli annesinin arasında öyle masum bakıyor ki...
Kim derdi ki...
Bu çocuk büyüyünce Melih Gökçek olacak!
Gerçi minik Melih’in gözlerinde büyüyünce de yaramazlık yapacakmış gibi bir eda var ama neyse artık.
O POLEMİK BÖYLE Mİ YAPILIR KEMAL BEY?
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, “İstanbul’a ihanet ettik, hâlâ da ediyoruz” dedi.
*
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise bunun üzerine...
Konuya hiç girilmeyecek bir yerden girdi.
Ve çıktı, “Erdoğan hain olduğunu itiraf etti, hainler devlet yönetemez” dedi.
*
Kılıçdaroğlu böyle deyince de...
Olay çığırından çıktı.
Olay, “Sen Erdoğan’a hain diyemezsin” ile “Derim arkadaş derim” noktasından ilerledi, ilerliyor.
*
Oysa Kemal Kılıçdaroğlu...
“İhanet ettiğini söyleyerek bir özeleştiri yapıyorsun, güzel... Bu özeleştirini takdirle karşılıyorum. Ama hâlâ ihanet ettiğini söylemek de neyin nesi? Niye hâlâ ihanet etmeye devam ediyorsun ki? Kessene İstanbul’a ihaneti... Neden kesmiyorsun? Elini kolunu tutan mı var” deseydi...
Muhatapları edecek tek bir kelime bile bulamayacaklardı.
*
Keşke Kemal Kılıçdaroğlu, acilen “Matematiksel polemik nasıl yapılır” kursuna yazılsa.
NİŞANTAŞI MİŞANTAŞI
20 yıl oldu Nişantaşı’na taşınalı...
Hâlâ bana laf sokmak isteyenlerin ilk aklına gelen şey “Sonradan Nişantaşılı” demek oluyor.
*
Üstelik Nişantaşı da bir şeye benzese gam yemeyeceğim hani!
Bitmeyen inşaat sesleri, bitmeyen park yeri çilesi, susmayan şehir uğultusu ve gerekçesiz kalabalık.
Of ki of!
*
Benimki de iş değil arkadaş!
Hem onca lafı ye hem de şu çileyi çek.
Taşınacağım vallahi, billahi ve tallahi bu semtten!
Paylaş