Ahmet Davutoğlu ‘pelikan melikan’ diye hiç boşuna ağlamasın

Kendisine “tak” diye istifa et denilmiştir.

O da “şak” diye istifa etmiştir.

*

“Ne istifası kardeşim” diyememiştir.

“Ben seçimle geldim” diyememiştir.

“Benim arkamda millet var” diyememiştir.

Yüzüne isteksiz bir gülümseme kondurup...

Basmıştır istifayı...

*

O gün çıkıp da...

Bir çıkış yapmayı göze alabilseydi...

Bir itirazda bulunmaya cesaret edebilseydi...

Bir olmaz çekmeyi deneyebilseydi...

Hepsini geçtim...

Hiç değilse yüzüne isteksiz bir gülümseme kondurmak yerine yüzünü asabilseydi...

Bugün “Ben yeni bir siyasi hareket başlatıyorum” dediğinde...

Millet belki peşine düşebilirdi.

*

Ahmet Davutoğlu bugün ne yapıyor?

Ne yapacak?

“Pelikan melikan” falan diyerek ağlıyor, ağlaşıyor.

*

Oysa “İstifa et” dendiğinde...

Azıcık direnseydi, direnebilseydi...

Bırakın pelikanı melikanı...

Game Of Thrones’un ejderhaları üzerine gelse sökmezdi.

BIRAK DÜĞMEYİ FALAN DA YAZILAN YAZIYA ODAKLAN

BABACAN’ı, Davutoğlu’nu yazıyorum ya iki gündür.

Bazıları...

“Düğmeye basıldı... Babacan, Davutoğlu yıpratılacak dendi... Sen de onu yapıyorsun” falan diye laf atıp kaçıyorlar.

*

Bu laf atıp kaçanlara sesleniyorum:

*

Dur, kaçma!

Bırak düğmeyi müğmeyi de cevap ver:

Bir yanlış var mı yazdıklarımda?

Hakikatle zerre alakası olmayan şeyler mi yazıyorum?

Tamam, niyetimi okumaya kalkış, bir şey demiyorum ama önce elini vicdanına koy da söyle:

Haksız mıyım?

Haksızsam nerede haksızım?

Hele bir cevap ver.

İKTİDARIN UNUTTUĞU ŞEY: KARŞI TARAFIN TAKDİRİ

İKTİDARIN sözcülerine, medyasına, trollerine falan bakıyoruz.

Gördüğümüz şey, aşağı yukarı şöyle bir şey:

Karşı tarafı rezil etme gayreti... Karşı tarafı perişan etme çabası... Karşı tarafı haksız çıkarma hevesi...

Kısacası...

Sonucu karşı tarafı fersah fersah uzaklaştırmaya dayalı bir yaklaşım!

*

Hatta ve hatta...

Kendi içlerinden bir arkadaşları, hasbelkader karşı tarafın takdirini kazandığında...

“Karşı tarafa yaranmaya çalışan yardakçı” muamelesine maruz kalmakta.

*

Belki biraz da bu nedenle...

“Onlar gibi düşünmüyorum ama adamlar şu konuda haklı” diyen, “Onlara oy vermiyorum ama şu işi de gayet iyi yapıyorlar” diyen kalmadı gibi...

*

Ben olsam AK Parti yetkililerinin yerinde...

Acilen “Karşı tarafın takdirini kazanmanın önemi ve yolları” konulu üç aylık hızlandırılmış parti içi seminerler dizisi başlatırım.

ÇOK TUTTUM BUNU

İNTERNETTE dolaşan şu mavraya çok güldüm:

*

Yeni partiye isim önerisi:

Kız olursa: Akepesu

Erkek olursa: Akepecan

OSMAN KAVALA’YA KELEPÇE VURMAK

“KARINCAEZMEZ” diye bir soyadına rastladığımda aklıma hep incelikli, vicdanlı, rikkat sahibi insanlar gelir.

Osman Kavala, işte onlardandır.

*

T24’te Şirin Payzın’a verdiği röportajda şöyle diyor Osman Kavala:

“En çok zoruma giden hastaneye gidiş gelişlerde kelepçe takılması... Elleriniz kelepçeli, yanınızda jandarma, Silivri Devlet Hastanesi’nde dolaşıyorsunuz. Görenler, bu adam acaba hangi kötülüğü yapmıştır diye düşünüyor olmalı.”

*

Biz Osman Kavala özgür kalsın diye çırpınırken... Bileklerine kelepçe vurup hastane koridorlarında dolaştırıyorlar.

Nedir, ne iştir?

DAVAYI FIRSATA ÇEVİRMEK

ÖNCE şu iki noktaya işaret edeyim:

*

BİR: Attığı tweet’ler nedeniyle CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu ayıplayanların başında geliyorum.

*

İKİ: Attığı tweet’ler nedeniyle CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yargılanmasına da şiddetle itiraz ettim, ediyorum.

*

Bu iki noktaya işaret ettikten sonra söyleyeceğim şudur:

Canan Kaftancıoğlu, hakkında açılan bu davayı, kendi politik kariyerinin manivelası yapmak için elinden geleni fazlasıyla yapıyor.

*

Tabii yapana değil, yaptırana bakacaksın.

ÇEKİNEREK İTİRAF EDİYORUM

Müzelere hiç merakım olmadığından müze giriş ücretlerine yapılan zammı zerre kadar kafaya takmadım.

*

Kültürümüzde olmamasına rağmen sade kruvasan, marmelat ve kahve üçlüsüyle kahvaltı yapmaya bayılırım.

*

Karşımdakine sonsuz kredi açarak değil de sınayarak, deneyerek, gözlemleyerek ve zamanla güvenebiliyorum.