Paylaş
Sırf bu yüzden kendisine siyaset yasağı getiriliyor.
*
Tam bir saçmalık bu.
Bu saçmalığa akıl, vicdan ve izan sahibi hiç kimsenin aklı yatmaz.
*
Basit bir hakaret davasından siyasi yasak kararı çıkabiliyor.
Ve bu karar, siyaset mühendisliği adına kullanılmaya epey elverişli olabiliyor.
Korkunç bir şey bu.
*
Ülkenin geleceği açısından da endişe verici.
Bugün olanın yarın da olmamasının bir garantisi yok ki.
Yarın da başka bir hakaret davasına yaslanılarak siyaset mühendisliği yapılabilir.
*
Benim önerim şu:
*
Hakaret davalarından “siyasi yasak” cezası çıkarılsın. Meclis, bu konuda adım atsın.
NE YANİ?
HERKESİN ortak görüşü şu:
Yargı kararı... Ekrem İmamoğlu’nun önünü açtı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun önünü kesti.
*
Muhalefet ne diyor? “Yargı kararının arkasında iktidar var” diyor.
*
Bu durumda sormak lazım:
Ne yani? İktidar, karşısında rakip olarak Kılıçdaroğlu’nu değil de İmamoğlu’nu mu görmek istiyor?
İŞİTİNCE KAÇACAK NOKTAYA GELDİM
SEVİNMEK / Üzülmek / Sarılmak / Meral abla / Gol / Kılıçdaroğlu’na darbe / Kime yarar / Reis ne diyor / Plan / Mağdur / Saraçhane / Altılı Masa / İstinaf / Yargıtay / Hâkim / Karar kesinleşmedi / Şiir / Hakaret / Tarih / Tekerrür / Rüzgâr /
HER MAĞDURİYET ZAFER GETİRİR Mİ?
ERBAKAN Hoca, süper mağdur olmuştu.
Partisi kapatılmıştı, başbakanlığı burnundan getirilmişti, hakkında davalar açılmıştı, siyasi yasaklı olmuştu, adının geçmesi bile parti kapatma sebebiydi.
Fakat mağduriyet, Erbakan Hoca’ya zafer getirmedi.
Niye? Çünkü Erbakan Hoca, biraz alttan alıyordu.
*
Sonuç?
Bizim millet, mağdura rağbet ediyor ama alttan alan mağdura pek rağbet etmiyor.
*
Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanlığı’nda başarılıydı.
Dostunun da düşmanının da kabul ettiği bir gerçektir bu.
İnanılmaz hizmetler yaptı.
Mağduriyetinden sonra kazandığı siyasi başarılarda bunun payı çok ama çok büyüktür.
*
Sonuç?
Bizim millet, mağduru sever ama mağdurun efsanevi hizmetler üretmiş olmasına da büyük önem verir.
*
“Mağdur olmak” ve “cesur olmak” arasında da sıkı bir bağ var.
Eğer mağduriyetin bir başarı getirmesi isteniyorsa...
Meydan okumak şart. Tek başına hareket başlatma cesareti şart. Risk almaktan asla kaçınmamak şart. Kimsenin gölgesine sığınmamak şart.
*
Sonuç?
Biz mağdurun risk alanını, tek başına hareket başlatanını ve cesurunu severiz.
*
Kısacası “Mağdur oldum, hop, gelsin zafer” diye bir şey yok.
BEN DE DUYGULARIMA PEK HÂKİM OLAMAM
SEVİNİNCE sevindiğimi saklayamam. Sinirliysem sinirimi göstermemeyi başaramam. Birini sevmiyorsam seviyor gibi yapamam. Canım sıkıldıysa şahane vakit geçiriyormuş gibi davranamam.
Yani duygularıma pek hâkim olamam.
*
Bakıyorum muhalif siyasetçilere ve gazetecilere... Onlar da benim gibi.
Duygularına hâkim olamıyorlar. Sevinçlerini hemen belli ediyorlar.
*
Oysa duygularına biraz hâkim olabilseler, duygularını sadece içlerinde yaşasalar...
Hapis cezasına ve siyasi yasağa sevinmek gibi bir münasebetsizlik çıkmayacaktı ortaya.
OLASI İÇSESLERİ
- TAYYİP ERDOĞAN: Çarşı amma karıştı ha.
*
- DEVLET BAHÇELİ: Şunlara bak, sınıf arkadaşımı yiyecekler.
*
- KEMAL KILIÇDAROĞLU: Çekilirsem vuruşarak çekilirim.
*
- MERAL AKŞENER: Kemal Bey planlar, kader gülermiş.
*
- AHMET DAVUTOĞLU: Durup dururken uzun bir nutkumu dinleyecek bir kitlem oldu. Teşekkürler İmamoğlu. Teşekkürler Yargı.
*
- EKREM İMAMOĞLU: Tatile çıkmamalıyım. Kayağa gitmemeliyim. Tatile çıkmamalıyım. Kayağa gitmemeliyim.
*
- MANSUR YAVAŞ: Keşke bana da bir hakaret davası açsalar.
*
- ALİ BABACAN: Dur, “Selahattin Demirtaş” diyeyim de partimin oyu yüzde 0.5 artsın.
*
- TEMEL KARAMOLLAOĞLU: Tam da hasta olacak zamanı bulduk, iyi mi?
*
- GÜLTEKİN UYSAL: Son Kemalci galiba bir ben kaldım.
EMİNE ERDOĞAN’IN ÖNCÜLÜĞÜ KÜRESEL BİR SONUÇ DOĞURDU
EMİNE Erdoğan’ın başlattığı “Sıfır Atık Hareketi”, beş yıldır yerel boyutta sürüyor. Bu hareket, Emine Erdoğan’ın girişimleriyle artık küresel bir boyut kazandı.
*
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin de verdiği tam destekle şu iki gelişme yaşandı:
*
- BİR: Birleşmiş Milletler çatısı altında “Sıfır Atık Danışma Kurulu” oluşturuldu.
*
- İKİ: 30 Mart, dünya çapında “Sıfır Atık Günü” olarak ilan edildi.
*
Bu iki hayırlı sonuçta da Türkiye’nin öncü rol oynaması, mutluluk verici.
Paylaş