Paylaş
Tabii ki, Dr. Ülkümen Rodoplu’dan...
O, hekimliğinin yanı sıra aynı zamanda Herkes İçin Acil Sağlık Derneği Başkanı.
Dönem dönem yaptığı açıklamalarla...
Denizde boğulmalardan sıcak çarpmasına, sahte rakı zehirlenmelerinden motosiklet kazasına kadar...
Çeşitli konularda acil yardımın önemine ve nasıl yapılacağına dair kamuoyunu bilgilendiriyor.
Ülkümen Hoca, birkaç yıldır tüm bunların yanı sıra ‘bonzai’ hakkında da çarpıcı bilgiler paylaşıyor.
‘Bonzaiye Hayır’ kampanyası kapsamında ülkeyi karış karış dolaşıyor.
Vatandaşlar ve ailelerle buluşup bonzainin zararlarını anlatıyor.
Gençlerin yeniden yaşama tutunmalarını sağlıyor.
Rodoplu, bu kadar can almasına rağmen hala bonzainin tanınmadığını vurguluyor.
Ve öyle şeyler söylüyor ki, insanın inanası gelmiyor:
* Bir şeker gibi bonzaiyi birbirine ikram edenler var.
* Merdiven altı, kaçak laboratuvarlarda üretildiği için ulaşılması çok kolay.
* 1-5 TL alınabiliyor.
* Kullanım yaşı ilkokullara kadar düştü.
* Türkiye’de kullanım oranı geçtiğimiz yıllara göre yüzde 500 arttı.
Dr. Ülkümen Rodoplu, sadece bir tespit yapıp, tabloyu ortaya koyup kenara çekilmiyor, çözüm önerilerini de sıralıyor.
Diyor ki:
* Hükümet bonzai ile daha fazla mücadele etmeli.
* Sadece polisiye mücadele yetmez. Eğitim ve sağlık konusunda da önemli çalışmalar yapılmalı.
* Bonzai kullanımının yaratacağı sorunlar okullarda ders olarak anlatılmalı.
* Gençler uyuşturucunun zararlarını ilk ağızdan, öğretmenlerinden duymalı.
* Daha hiç akıllarında olmadan uyuşturucunun zararlarını bilmeli, çevresinde kullanan varsa onları uyarmalı.
* Her hastanede uyuşturucuyla mücadele polikliniği olmalı.
* Hayat kurtaracak olan bu birimlerde tıbbi ve psikolojik bağımlılık tedavilerinin bir an evvel başlatılması sağlanmalı.
* Tedaviyle eş zamanlı olarak, bağımlıların topluma kazandırılması için, müzik, resim, sanat ve spor gibi hayata tutunabilecekleri önlemler alınmalı.
Doğru söze ne denir?
***
RENK
Fethiyespor bunu hep yapıyor
SPOR Toto 2’nci Ligi Beyaz Grup’ta mücadele eden Fethiyespor’u takip ediyor musunuz?
Ben ediyorum...
Ama itiraf edeyim ki...
Maçlarından çok maç önceleri ilgimi çekiyor.
Her müsabakada sahaya nasıl bir pankartla çıkacaklarının peşindeyim.
En son, Amed Sportif maçında, ünlü şair Nazım Hikmet’in, “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine. Bu hasret bizim” dizelerinin yazılı olduğu pankart açtılar.
Aslında ‘dostluğa vurgu’ yapmak istemişlerdi.
Ama Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, izinsiz olduğu gerekçesiyle, talimatlara aykırı davrandıklarından bahisle 5 bin TL ceza verdi.
Fethiyespor 2013-14 sezonunda Ziraat Türkiye Kupası’nda Fenerbahçe’yle deplasmanda oynadığı maçta futbolcularının giydiği tişörtlerle de gündem aratmıştı.
83 yıllık geçmişe sahip lacivert-beyazlı ekibin oyuncuları, 4 Aralık 2013’teki o karşılaşmada, seremonide üstlerine giydikleri tişörtlerle yan yana durarak ‘Yüce Atatürk’ yazısı oluşturmuştu.
O da olay olmuştu.
Kulüp, mesaj içeren tişört giyerek talimatlara aykırı davrandığı gerekçesiyle yine PFDK’ya sevk edilmiş ancak ceza almamıştı.
Bu sezon şu ana kadar kendilerine ‘Apaçiler’ diyen taraftarlarının yüzlerini çok güldüremeseler de ‘Akdeniz’in şimşekleri’nin önümüzdeki günlerde sahaya hangi pankartla çıkıp ne tür mesaj vereceklerini merakla bekliyorum.
***
PORTRE
Fethiye’nin sıradışı başkanı
FETHİYE’nin bir de kimilerine göre ‘sıradışı’, kimilerine göre de ‘aykırı’ bir belediye başkanı var.
1999’dan bu yana görevde.
Yani 4 dönemdir girdiği her seçimden zaferle çıktı.
İlk 3’ünü MHP’den, sonuncusu ise DP’den kazandı.
Behçet Saatcı’yla bugüne kadar tanışma fırsatım olmadı ama yakından takip ettiğim bir siyasetçi.
Görevde bulunduğu 17 yılda -onca icraatının yanında- gerçekten de öylesine sıradışı, öylesine aykırı eylem ve söylemleri oldu ki, anlatmaya bu köşe yetmez.
Öyle ki:
2009’da bayram mesajı için astırdığı Türkçe, Kürtçe karışımı billboardlarda yer alan...
‘Anladınız değil mi? İşte bu yüzden; tek millet, tek vatan, tek dil, tek bayrak, tek devlet!’ ifadeleri yüzünden...
40 yıl hizmet ettiği partisi MHP Genel Merkezi’nce kesin ihraç istemiyle disiplin kuruluna sevk edildi.
O da, ‘Kendi ipimi kendim çekerim’ diyerek partisinden istifa etti.
Sonra...
Tarsus’ta eve gitmek için bindiği dolmuşun şoförü tarafından vahşice öldürülen Özgecan Aslan’ın adının verildiği parktaki 4 balerin heykelini konulduktan birkaç saat sonra kaldırttı.
Heykellerin müstehcen bulunduğu yönünde iddialar gündeme gelirken, ‘Özgecan Anıtı’nı gölgede bıraktıkları için kaldırttım’ dedi.
Şimdi de...
1958’den beri kontrolü kendilerine ait iskelenin Muğla Büyükşehir’e devredilmesini protesto için...
Önce, ‘İşte tapumuz! Bunu da mahkemeye vererek almaya utanmadınız mı? Yazıklar olsun’ yazılı afiş astırdı.
Sonra da devir günü, ‘Alan hayrını görmesin, bir daha da iskeleye adımımı atmam’ diyerek isyanını dile getirdi.
Aslında Büyükşehir Yasası’ndan herkes dertli.
Ama o, her konuda olduğu gibi bunda da lafını esirgemiyor.
‘Bu yasa çıktıktan sonra her gün işkenceye uğrayan bir insan gibi bir tarafımızın parçalanmasından, koparılmasından rahatsızız.
‘Başkan yasa çıkmış, bunların verilmesi gerekiyor. Sen bundan neden rahatsız oluyorsun? Ver, işine bak’ diyebilirsiniz.
Ancak Fethiyeliler beni haklarını savunmam için seçti.
Yoksa ben de koltuğumda oturup, ‘Bana ne, gidin derdinizi iktidar partisine anlatın’ diyebilirim.
Ama hayır, biz mücadele adamıyız.
Bu topraklar Likyalılardan beri boyun eğmemiş, hep dik durmuş.
Bundan sonra da eğmeyecek’ diyor.
‘Fethiye’yi dünya kenti yapmak için değişim ve gelişim rüzgarına devam!’ parolasıyla yoluna devam eden Behçet Başkan, bakalım bundan sonra hangi çıkışlarıyla gündeme gelecek?
***
BEĞENMEDİM
Ayıp sürüyor
YAŞADIĞIM İzmir Bayraklı’dakiler de dahil parkların büyük çoğunluğunun pis ve bakımsız olduğunu yazdım.
“Hem isimlerini vererek yaşatmaya çalıştığımız değerlere, hem burada oynayan çocuklarımıza, hem oturup dinlenen yaşlılarımıza, velhasıl hepimize ayıp ve yazık” dedim.
Parklardan sorumlu yöneticilerimizin bir gün buraları gezme zahmetine katlanırlarsa hak vereceklerine olan inancımı dile getirdim.
“Yapmakla bitmiyor, asıl iş bakıp koruyabilmekte!” diye de ekledim.
Bu yazının üzerinden 4 hafta geçti.
Sonuç:
Yine çöp kutuları boşaltılmıyor.
Yine yerler süpürülmüyor.
Yine lambalar yanmıyor.
***
HAFTANIN FOTOĞRAFI
BU fotoğrafı Facebook’ta gördüm.
Nerede, ne zaman çekilmiş bilmiyorum.
Gördüğüm, çöpten atık toplayan bir çocuk ve ona eşlik eden sokak köpeği.
Ve bastıran yağmur sonrası bu çocuğun, el arabasındaki poşetlerden can dostuğuna yaptığı yağmurluk.
Paylaşan, bu fotoğraf için, “Resmen kendini sorgulatıyor insana” notu düşmüş.
4 sözcükte ne de güzel anlatmış olan biteni.
Hayvan düşmanlarının ve sözde hayvan severlerin bu çöpçü çocuktan alacağı ne çok ders var!
Paylaş