Paylaş
Türk demokrasinin geleceğini ilgilendirecek bir karar olacağı için bir günün önemi yok. Çünkü YSK kararları kesin. Yeter ki usül açısından bir yanlış yapılmasın ve verilen karar vicdanları tatmin etsin. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İçimize sinse de sinmese de YSK’nın kararına uyacağız” dedi.
AK Parti’nin iptal talebinin iki ekseni var.
1- Kısıtlıların oy kullanması: İlk başvuruda 2308 kısıtlı seçmenin oy kullandığı iddia edilmişti. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, “kısıtlı seçmenlerin oy kullanmadığının tespit edildiğini” söyledi. Edindiğim bilgiye göre ilçe seçim kurullarının yaptığı incelemede sonucu değiştirecek ölçüde kısıtlı seçmenin oy kullanmadığı tespit edilmiş. Ancak AK Parti’nin ek listede sunduğu 5315 kısıtlı seçmen ve 21 bin 782 zihinsel engellinin oy kullandığı iddiası.
YSK’nın kararının hafta sonuna kalması ya da önümüzdeki haftaya sarkması söz konusu dememin bir sebebi de bu. Zihinsel engellilerle ilgili olarak mahkemelerden talepte bulunulmuş, onların göndereceği kararlar bekleniyor. Ek listede yer alan 5315 kısıtlıyla ilgili incelemenin ise bugün yarın tamamlanacağı tahmin ediliyor.
İŞİN PÜF NOKTASI
2- Sandık kurullarının teşkili: AK Parti’nin seçimin iptali konusunda en çok güvendiği noktanın sandık kurullarının teşkiliyle ilgili iddia olduğunu söyleyebilirim. AK Parti, 2018 yılında sandık kurulu başkan ve yardımcısının kamu görevlilerinden oluşması için bir kanun değişikliği yapmıştı. CHP, bunu Anayasa Mahkemesi’ne götürmüş ama reddedilmişti. Bunun prosedürü var. YSK, ilçe seçim kurullarına bunun yasal prosedüre uygun olarak belirlenip belirlenmediğini soruyor.
Tabii AK Parti’ye “O zaman sandık kurulu başkanlarına niye itiraz etmediniz” diye soruluyor. YSK’nın 27 Mart 2019 tarihli Antalya Serik ve 11 Nisan 2019 tarihli Ankara Haymana kararları var. “Siyasi baskı yapılmaması için partilere sandık kurulu başkanlarının listesi verilemez” deniliyor.
Bu arada sık yapılan bir hataya dikkat çekmek istiyorum. AK Parti’nin sandık kurullarıyla ilgili başvurusunu Erdoğan’ın milletvekili seçildiği Siirt kararıyla karıştırmamak gerekiyor. Pervari İlçesi Doğanköy’de üç sandık kurulu oluşturulmadığı için Siirt seçimleri iptal edilmişti. Burada ise 2018 yılında çıkarılan bir yasaya göre yapılan bir itiraz söz konusu.
YSK’yla ilgili süreci dikkatli bir şekilde takip ediyoruz. Çünkü çıkacak karar, ya taşların yerine oturmasını sağlayacak ya da kendimizi yeni bir tartışmanın içinde bulacağız.
ERDOĞAN’IN ÜÇ ÖNEMLİ MESAJI
O nedenle bir gözümle YSK’yı diğer gözümle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Parti’nin Kızılcahamam kampında verdiği mesajları takip ediyorum.
1- Değişim mesajını sürdürdü. “Her alanda ihtiyaç duyulan değişimi gerçekleştireceğiz” dedi. Erdoğan, kendisine dikte ettirilmek istendiği zaman değil, kendi ihtiyaç duyduğu an değişimi gerçekleştiriyor. Ancak kabinede ve parti yönetiminde nasıl bir değişim olacak, bu değişim yönetim tarzını ve siyaset dilini de kapsayacak mı, izleyip görmekte yarar var.
2- Erdoğan, “Türkiye ittifakı” demeden “Türkiye ittifakı”nı tarif etti. Seçim dönemleri ile icraat dönemlerinin dinamiklerinin farklı olduğunu, ülkenin milli meselelerinde bir ittifakın gerekli olduğunu söyledi. Cumhur ittifakının ise bu işin merkezinde yer alacağını söyleyerek, Bahçeli’nin kaygılarını gidermeye özen gösterdi.
3- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üzerinde en az durulan ancak en çok konuşulması gereken uyarısı ise Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu’na yönelik verdiği mesajdı. Daha önce “Trenden inenler bu trene bir daha binemez” diyen Erdoğan bu kez, “Bu davanın adamı olduğunu söyleyenler seçim kampanyası sürecince neredeydiler” diye sordu. Davutoğlu, Ali Babacan ve Abdullah Gül, partileşme yolunda adım attıkça buna benzer soruların ağırlığı da artacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızgın demiri soğutma çağrısından sonra siyasette tansiyonun düşmesi, kızgın demirin harlı ocaktan çekilmesi bekleniyordu. Ama olmadı. Çubuk’taki şehit cenazesinde Kılıçdaroğlu’na saldırı ile rüzgâr tersinden esmeye başladı. Ama bu demir soğutulmalı, “Türkiye ittifakı” öneren Erdoğan’ın eli havada kalmamalı.
Paylaş