Paylaş
1 Ekim tarihinde ise “12 Ekim’deki mahkemede Brunson’la ilgili kararın sonuçlanması bekleniyor. Yani, işlediği suçlardan dolayı mahkûmiyet verilip yargılamasının adli kontrol şartı olmadan devam etmesi gibi. Bu durumda 13 Ekim’de Brunson’ı ABD’de uçağın merdivenlerinden inerken görebiliriz” diye not düşmüştüm.
13 Ekim tarihinde ise dünyaya Brunson’ın Beyaz Saray’da başkan Trump’ın omzuna elini koyup dua eden fotoğrafı geçildi. Trump’ın Brunson üzerinden Türk ekonomisini hedef alan tweet’ler attığı dönemde füze hızıyla yükselen dolar, krizin çözümüyle birlikte önemli ölçüde gerilemeye başladı.
Her kriz aynı zamanda bir fırsattır. Brunson kriziyle kilitlenen Türk-Amerikan ilişkileri, Brunson’ın serbest bırakılmasıyla birlikte yeni bir ivme kazanacak gibi görünüyor. Başkan Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür eden ve Türkiye ile ilişkileri geliştirmekten söz eden açıklamaları da bunu gösteriyor.
ERDOĞAN-TRUMP GÖRÜŞMESİ
Madem Brunson’ı bırakacaktık, bu krizi neden yaşadık diye sorulacak. Bu haklı ve meşru bir soru. Elbette ki bir hasar tespiti yapılacak. Buradan dersler çıkarılacak. Ancak önümüze bakmalıyız. Krizi fırsata çevirme durumundayız. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başkan Trump’ın bir telefon görüşmesi yapması bekleniyor. ABD ile ilişkilerini düzelten, Avrupa Birliği ile ilişkilerini ise geliştirme yönünde olan bir Türkiye’ye ihtiyaç var.
Brunson krizinin en büyük faydası Türkiye’nin tekrar AB gündemine dönmesi oldu. Reform Eylem Grubu 3 yıl aradan sonra toplandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya ziyareti, yeni dönemin bir işareti olabilir. AB açısından öncelikli gündem maddelerinden olan Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Onursal Başkanı Taner Kılıç ile CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun serbest bırakılmasıyla bir ilerleme sağlandı. Şimdi gözler 11 Aralık’ta yapılacak Reform Eylem Grubu toplantısında açıklanacak olan “Yargı Reformu Stratejisi”ne çevrildi. Ancak orada çözmemiz gereken bir sorun duruyor. İşadamı Osman Kavala’nın tutukluğundan söz ediyorum. Nasıl ki Brunson’ın serbest bırakılmasıyla Türk-Amerikan ilişkilerinde krizi fırsata çevirme imkânı doğdu, aynı şeyi Osman Kavala ile Avrupa Birliği’yle ilişkilerde de yakalayabiliriz. Ancak Osman Kavala hakkında henüz bir iddianame hazırlığı yoktur. Edindiğim izlenime göre uzun bir süre daha olmayacak.
YENİ DÖNEM YENİ ŞİFRE
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni ekonomi programının “dengeleme, disiplin ve değişim” üzerine kurulduğunu ifade etmişti. “Dengeleme”yi sadece ekonomi açısından değil, uluslararası ilişkilerde de yeni dönemin şifresi olarak görüyorum. ABD ile Brunson krizi, AB ile ilişkilerin normalleşme süreci, Almanya ile yakınlaşma, Hollanda ile karşılıklı büyükelçilerin atanması ilk çırpıda sayabileceğimiz örnekler. Hatta Türkiye ile Suudi Arabistan arasında derin bir krize yol açması için planlandığı anlaşılan Cemal Kaşıkçı olayını dahi krize dönüştürmeden serinkanlı bir şekilde yönetmeyi başardık.
ABD ile yaşanan ekonomik ve siyasi kriz bize AB ile ilişkilerin ne denli önemli olduğunu gösterdi. 11 Aralık’ta açıklanacak olan “Yargı Reformu Stratejisi” ve “Gümrük Birliği”nin yenilenmesiyle AB ile ilişkilerimizin yeni bir ivme kazanması hedefleniyor. Osman Kavala olayında atılacak bir adım ise çarpan etkisi yapar.
TAZİYE İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM
Annemin vefatı nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere acımızı paylaşanlara yürek dolusu teşekkür ediyorum. Hepsinden Allah razı olsun.
Paylaş