Paylaş
Seçim kampanyasına iki olay damgasını vurdu.
1- Pontus tartışması.
2- VİP olayı.
Pontus iması, Binali Yıldırım’dan ya da parti sözcülerinden gelmedi ama en başında etkili bir tavır konulmadığı için Pontus iddiası üzerlerine kaldı. İletişimde altın kuraldır: Her zaman algı, olgunun önüne geçer.
HAMSİ KAVAĞA ÇIKTI
1991 seçimlerinde Demirel, Mesut Yılmaz’ın memleketi olan Rize’de “Hamsi kavağa çıkar mı?” diye konuşmuştu. Karadenizliler bundan incindi. Seçimde DYP, Karadeniz’de ağır bir yenilgiye uğradı. Rize’de ANAP yüzde 47, DYP yüzde 19 aldı. Demirel, “Hamsi bana Karadeniz’de 15-20 milletvekili kaybettirdi” dedi. Bunların mutlaka bir siyasi sonucu olur.
Karadenizlilerle çalıştım. Türkiye sevdalısı insanlardır. Pontus imasında bulunmak onlardan önce beni yaraladı. Pontus imasını çok çirkin bulurum. Çünkü Karadenizli kardeşlerimize yapılabilecek en büyük hakarettir. O topraklardaki Pontus hesapları yapanların önündeki en büyük engel, vatanperver Karadeniz halkıdır. Kimse Karadenizlilerin vatan sevgisini test etmeye kalkışmasın.
Karadenizlilerle konuşuyorum. Kendisi de Karadeniz’in bir evladı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gönül kırıklığını giderecek bir açıklama yapmasını bekliyorlar.
31 Mart seçimlerinde hemşerilik nedeniyle İstanbul’daki Karadeniz oylarının bir kısmı Ekrem İmamoğlu’na kaymıştı. Pontus olayı bu işe ivme kazandırdı. Ekrem İmamoğlu’nun Trabzon, Giresun ve Ordu ziyaretlerindeki coşkulu hava bunu gösterdi. Talihsiz Pontus tartışması da buna uygun konjonktürü hazırladı.
VİP TARTIŞMASI
Ancak Ordu-Giresun Havalimanı’ndaki VİP tartışması, Karadeniz’deki coşkulu karşılamayı gölgeledi.
Bir grup Ekrem İmamoğlu’nun “Vali it” dediğini iddia ediyor. Şu ana kadar inceleme imkânı bulduğum görüntülerde Ekrem İmamoğlu’nun valiye it dediğine dair bir kayda rastlamadım. CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’la konuştum. İmamoğlu’nun o sırada ortamı sakinleştirmeye ve yatıştırmaya çalıştığını, kendisine “Başkanım kurban olayım gel şuradan vatandaş gibi gidelim” dediğini anlattı. Ama İçişleri Bakanı Soylu’nun açıklamasında yer aldığına ve Ordu Valiliği’nin resmi açıklamasında dile getirildiğine göre ortada izah edilmesi gereken bir durum var. Bu tartışmalara son verecek kişi olan Ekrem İmamoğlu ise gecikmeli olarak dün konuştu. Süreçte yatıştırıcı konuşmalar yaptığını söyledi. “Bize yaptığı tuzaktan dolayı Vali bey bizden özür dileyebilir. Bekliyoruz” dedi. Ama küfür konusuna tam açıklık getirmedi. Tabi eğer valiye it dediyse bunun kabul edilebilir tarafı yok,özür dilemesi gerekir.
Geçmişte Erdoğan’ı da VİP’e almamışlardı ama o bunu sorun etmemişti. Erdoğan’ı VİP’e sokmayanlar gün geldi VİP kapısında onun elini sıkmak için sıraya girdi. Bülent Ecevit başbakanlığı döneminde dahi VİP’i kullanmazdı. VİP salonlarına değil, bizim VİP siyasete ihtiyacımız var. Tamam, İmamoğlu VİP listesinde yok. Ama siyaset liste işi değil, duruş meselesidir. Eğer liste işi olsa VİP listelerini tutanlar parti kurar, iktidar olurdu. Bunlar her zaman sandığa yansır. Ayrıca CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun tarafından önceden bilgi verilerek ve onun refakatinde VİP’e girilmiş. Siyaset aynı zamanda centilmenlik işidir. Eğer İmamoğlu VİP’ten geçmek istiyorsa, müsaade edilseydi ne olurdu? Türkiye’yi ABD’de mahkeme huzurunda zor durumda bırakan Reza Zarrab’ın eşi şarkıcı Ebru Gündeş bile VİP’i kullanıyorsa, Ekrem İmamoğlu’nun yaşlı annesinin hürmetine VİP’i kullanmasına izin verilemez miydi? Yoksa Zarrab’dan daha mı tehlikeli? Ordu-Giresun Havalimanı’nda görev yapanlardan CHP yönetimine “Ne işadamlarının sevgililerini uğurladık buradan” diye bilgiler akmaya başlamış. İşadamının sevgilisini merak etmiş olabilirsiniz ama ben işadamını merak ettim. Yakında bir liste çıkabilir...
İstanbul seçimlerinde son 12 güne girildi. Ekrem İmamoğlu Karadeniz oylarını, Binali Yıldırım ise Kürt oylarını elde etmek için yoğun bir çaba içinde. Binali Yıldırım, Diyarbakır ve Şanlıurfa gezilerinin, “Kürdistan” söyleminin İstanbul’daki Kürt seçmene olumlu yansımasını bekliyor. Ama diğer grupları ürkütmemek için Kürt söylemi üzerinde fazla ısrarlı olunmayacak. AK Partililer, “Yukarıya doğru bir tırmanış başladı” diyorlar. Ama nefesleri yetecek mi belli değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ise sahaya inmesi düşünülmüyormuş.
Paylaş