Paylaş
Oturduğumuz Gölbaşı TOKİ Konutları Polis Akademisi ve Özel Harekât’ın tam karşısındaydı. Zaten komşularımız arasında Özel Harekâtçılar çoğunluktaydı. PKK ile mücadelede şehit düşen Özel Harekâtçıların cenazelerini kaldırdık. Çocuklarımın sınıf arkadaşlarından babası şehit düşenler oldu. Ne zaman büyük bir bayrak asıldıysa bir evin penceresine, anladık ki yine şehidimiz var.
15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainlerin hedef aldığı yerlerden biri de Polis Özel Harekât’tı. Sınır ötesi operasyonlarda PKK’ya karşı kullanılan sığınak delici bombalarla Özel Harekât’ı vurdular. Çok ağır bir bombardıman yaşandı. Eşim hâlâ, “İkinci bombardımanı unutamıyorum” diyor. Bizim siteden 8 şehidimiz vardı. Komşumuz Mustafa Tecimen, zor zamanda meslektaşlarının yardımına koştuğu sırada şehit oldu.
15 Temmuz’dan sonraydı. Önce bir söylenti olarak dolaşmaya başladı. Sonra çığlıklar yükseldi. Gelinin eşi şehit olmuştu. Muhsin Kiremitçi, babası tarafından ancak üç gün sonra teşhis edilebilmişti. O evden kopan çığlık sesini hâlâ unutamıyorum. Evden önce ağlama sesleri ve çığlıklar yükseldi, sonra zamanla yerini okunan Kuran-ı Kerim’lere, dualara, tekbirlere bıraktı.
Aradan birkaç gün geçmemişti ki, 8-9 ay önce gelin arabasının durduğu binanın önüne bu kez bir kamyon yanaştı. Sonra içeriden eşyalar taşınmaya başladı. En son perdeler söküldükten sonra evin ışığı söndürüldü. Onun ışığı zaten 15 Temmuz gecesi sönmüştü. Son olarak evden gelin çıktı. Hamileydi. Güçlükle adım atıyordu. Belli ki son günleriydi. Seda Gelin son kez döndü evine baktı. Bir süre gözyaşları içinde evini izledikten sonra aracın üstüne kapandı, başladı ağlamaya. Sonra boynu bükük bir şekilde bindi bir araca, uzaklaştı gitti. Birkaç ay önce mutluluğa tanık olduğumuz gelini gözyaşları içinde yolcu etmiştik. Konya’daki baba evine dönmüştü.
Sonra haberlerden takip ettik. Hamileydi. Gökçe ismini verdiği bir kızı olmuş.
15 Temmuz gecesi darbecilere karşı mücadele sadece sokaklarda sürmüyordu. Ekranlarda da mücadele ediyorduk. Darbecilerin kullandığı uçaklar Ankara’yı bombalarken çocuklarımızı evde bırakmış, biz de ekranlarda, “Kaybedeceksiniz. Başaramayacaksınız. Yargılanacaksınız. Hesabını vereceksiniz” diye meydan okuyorduk. Dün o gece verdiğimiz sözlerden biri gerçek oldu.
Dün, Akıncı Üssü davasında Polis Özel Harekât’ı bombalayan FETÖ’cü pilotlar da hak ettikleri cezalara çarptırıldı. O sizin için bir haber değeri taşıyordu belki ama bizim için çiçeği burnundaki gelin Seda’nın, babasını görmeden doğan Gökçe bebeğin, çocuğunu göremeden şehit olan Muhsin Kiremitçi’nin hesabının sorulmasıydı.
15 Temmuz’a kontrollü darbe diyenlerin, 15 Temmuz’a inanmamakta direnenlerin, hâlâ FETÖ alçağını savunmaya çalışanların Seda geline, Gökçe bebeğe diyecek bir şeyleri olması lazım.
MUHALEFETTE LİDER SORUNU
METROPOLL Araştırma’nın sahibi Prof. Özer Sencar’ın önemli bir tespiti var. Metropoll’ün ekim ayı araştırmasında kararsızların oranı yüzde 25’i geçiyor. Kararsızlar CHP’yi geçmiş, ikinci parti konumuna yerleşmiş durumunda. Özer Sencar, bunu iktidardan uzaklaşanların muhalefete gitmemesine bağlıyor.
Niye gitmiyor? Çünkü muhalefet liderleri umut vermiyor. Bizde seçimleri lider kazanır. Yine Metropoll’ün anketinde oy vereceği parti için “Benim için lider önemli” diyenlerin oranı yüzde 73.3 çıkıyor. Kitleler Menderes’e, Demirel’e, Ecevit’e, Özal’a, Erdoğan’a oy verdi.
Yeni ekonomi yönetimi ve reform sürecine girilmesiyle birlikte AK Parti tabanında yeni bir heyecan yaşanıyor. Reform sürecine girilmesiyle birlikte muhafazakâr entelektüellerde yeniden bir kıpırdanma söz konusu. Ekonomideki iyileşme hissedilmeye, reformlar hayata girmeye başladıkça bu tablo daha net bir şekilde görülecek.
GENAR’ın kasım ayı araştırmasında kararsızlar dağıtıldığı takdirde
AK Parti 42.1, CHP 22.8, MHP 10.3, İYİ Parti 10.1, HDP 9.7 çıkıyor.
Bu da gösteriyor ki millet çareyi Erdoğan’dan bekliyor. Bazı nedenlerle AK Parti’den kopanlar da muhalefet liderlerini çözüm mercii olarak görmüyorlar. GENAR Başkanı İhsan Aktaş, bir süredir özellikle CHP’nin oylarında bir gerilemenin yaşandığına dikkati çekiyor. Madem CHP’nin iddia ettiği gibi memleket yangın yerine dönmüş, peki millet bizi kurtar diye niye akın akın CHP’ye gitmiyor? Üzerinde düşünmeye değmez mi?
KIRMIZI BİBER Mİ, KIRMIZI KART MI?
DİŞİŞLERİ Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, hazırcevaplılığıyla ünlü. Çavuşoğlu bu özelliğini Meclis’teki bütçe görüşmeleri sırasında da gösterdi.
İYİ Parti’nin diplomat kökenli milletvekili Ahmet Kamil Erozan, bütçe görüşmelerine bir takke ve kırmızı biberle geldi. Söz sırası Erozan’a gelince işin sırrı anlaşıldı. Ahmet Kamil Erozan, Çin’in Uygur Türklerine zulmüne dair Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na soru sormadan önce, Uygur dilinde adı “doppa” olan takkeyi başına taktı. HDP ile anayasa görüşmelerine katıldığı ortaya çıkan Erozan, bu yöndeki sorulara yanıt vermedi. Ama kendisi Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na 45 soru sordu. Çavuşoğlu sabırla bütün soruları yanıtladıktan sonra, Erozan’ın masasının üstündeki kırmızı biberleri göstererek, “Sonuç itibarıyla Sayın Erozan, siz de bizim abimizsiniz, yaşça büyüksünüz, size de abi derim. Kötü konuşursak, yanlış konuşursak ağzımıza biber de süreriz ama bu konularda gerçekten... Diğer taraftan da bu anayasa manayasa konularını duyuyoruz. Yani dikkatli olun, milletimiz de kırmızı kart gösterir. Yani ben kırmızı biberi tercih ederim” dedi.
Erozan, bakanın ağzına kırmızı biberi sürmek isterken, kırmızı kartı görmüş oldu.
Paylaş