Paylaş
Bismil’de aile mezarlığına yerleştirilen 640 kilogram patlayıcının bulunmasından hemen sonraydı.
“Belli ki bayramı kana bulamak için hazırlanmışlar” dedi.
Çok ilginç şeyler anlattı.
“Annemin, abimin ve yakınlarımın kabirleri var. 30 bayramdır, her arife günü kabristana gider dua ederim. O sırada yakınlarım, kabristan ziyaretine gelenler ve çocuklar tarafından büyük bir kalabalık olur. En az 40 çocuk olur.”
YARDIMA GELECEKLER İÇİN DE TUZAK KURMUŞLAR
Sadece mezarlığa patlayıcı düzeneği yerleştirmemişler.
“Patlama olduktan sonra yardıma koşacaklar ve ölenleri, yaralıları almaya gelecek ambulanslar için ayrıca bir yola tuzaklama yapmış, patlayıcı yerleştirmişler.”
Bu ne anlama geliyor?
“Bayram öncesinde katliam hazırlığı yapmışlar.”
PKK bunu hep yaptı. Yine Diyarbakır’da Tanışık köyünde patlayıcı yüklü kamyonu infilak ettirip, 16 vatandaşımızı katletmemiş miydi?
Mehdi Eker bölge ve ülke siyasetinin önemli isimlerinden biri. Ancak bakan olduğu bir dönemde değil de PKK neden bugünü seçti? Acaba Mehdi Eker’in Fetullah Gülen’le ilgili ABD temaslarının bunda bir etkisi var mı? Çünkü Mehdi Eker, ABD’de Fetullah Gülen’in iadesi için görüşmeler yaparken, PKK Diyarbakır’da ona suikast hazırlığı yapmış.
PKK-FETÖ kardeşliğinin bir örneği de bu olsa gerek.
Mehdi Eker’in bir heyetle FETÖ darbesini ABD’lilere anlatması, Gülen’in Türkiye’ye iadesi için temaslarda bulunması PKK’yı niye bu kadar rahatsız ediyor?
15 Temmuz’dan önce Murat Karayılan, bir süre eylemlerin askıya alınması talimatını vermişti. Darbe başarısız olunca Kandil’den eylemlerin başlaması talimatı geldi.
15 Mart gecesi darbecilerin bir Helikopterle İmralı’ya gitmek istedikleri ortaya çıkmıştı. Bu PKK ile yaptıkları bir anlaşmanın gereği miydi, yoksa içsavaş provası mıydı, o belli değil. Her iki sonuca açık kritik bir hamleydi. PKK ile anlaşmaları gereği Öcalan’ı İmralı’dan kaçırmayı mı, yoksa Öcalan’ı öldürüp bir içsavaş çıkarmayı mı hedeflemişlerdi? Her ikisi de bir diğerinden tehlikeli bir plan.
KIRSALDA TOPLANMAYA FIRSAT VERİLMEYECEK
Bu arada PKK’yla mücadelede yeni bir konsepte geçiliyor. Başbakan Binali Yıldırım bunu, “Artık savunma yok, taarruz var” diye açıkladı. İçimizdeki Kandilcikler olarak tanımlanan 12 noktada PKK’ya yönelik operasyonlar sürecek. Amaç, şehir savaşlarında başarısızlığa uğratılan örgütün kırsalda toparlanmasına fırsat vermemek. Hakkâri-Çukurca, Ağrı-Tendürek ve Tunceli Ali Boğazı’nda amansız operasyonlar yapılıyor. “Önleyici terör konsepti”ne daha önce geçilmiş, Lice-Şenyayla operasyonu gerçekleştirilmişti. İçişleri Bakanlığı’ndaki değişiklikle şimdi bir üst versiyona geçildi. Sadece İçişleri Bakanı değişikliği olmadı. PKK ile mücadele yönteminde ciddi değişiklikler var. 28 belediyeye kayyum atanması bunun başlangıcı. Yeni dönemin kodlarını iyi okumakta yarar var. Hatırlarsanız HDP’li belediyelere kayyum ataması ilk torba kanununda vardı, son anda çıkarılmıştı. O sıralarda İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın, kayyum atamasına sıcak bakmadığı, “Seçimle gelen seçimle gitsin” düşüncesinde olduğu kulağıma gelmişti. İçişleri Bakanlığı’ndaki değişim sürecinde kayyum uygulaması çıkarıldı ve Soylu döneminde uygulandı. Kayyum konusunda Başbakan Binali Yıldırım’ın da çok kararlı olduğunun altını çizmekte yarar var. Sırada dokunulmazlığı kaldırılan HDP’lilerden bazılarının tutuklanması var.
O ZAMAN BAKAN FİKRİ IŞIK’IN SUÇU NEYDİ?
Bu arada Jandarma Genel Komutanı Org. Yaşar Güler, operasyonları şu sözlerle anlatmıştı: “Çukurca’da 30 yıldır girilemeyen yerlere girdik” demişti. Hatırlarsanız bir süre önce Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, “Biz, operasyon emri olduğu halde ‘şehit veririm’ endişesiyle operasyon yapılmadığı dönemi de biliyoruz” demişti. Bakan Işık, ne kastettiği sorulmadan hedef tahtasına konuldu. Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, “Son derece seviyesiz, yakışıksız ve amacını aşan sözleri asla kabul etmiyoruz” diye tepki gösterdi. 30 yıldır girilemeyen yerlere giriliyorsa, o zaman bakan Fikri Işık’ın suçu neydi?
Paylaş