Paylaş
ÖZGÜRLÜKLERE o kadar susamışız ki Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi, nefessiz kaldığımızı düşündüğümüz bir anda nefes oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi’nde şimdi sıra uygulamada. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’le bundan sonraki süreci konuştuk. Tabii kamuoyunda af olarak bilinen ama Adalet Bakanı’nın ısrarla “ceza indirimi” dediği düzenlemede gündemimizdeydi. Adalet Bakanı değerlendirme yaparken, 15 Temmuz darbe girişimi ve OHAL süreçlerini yok saymıyor. “Kolay değildi bunlar” diyor. Ama “AK Parti olarak biz reformcu bir partiyiz. Özgürlükler ve reformlar bizim karakterimizi oluşturuyor. Strateji belgesi de 5 yıllık bir yol haritası olarak hazırlandı. Bunun uygulamaya yansımasını istiyoruz. Çünkü bu bizim kılavuzumuz” diyor.
Bakan Gül, strateji belgesini hayata geçirmekte kararlı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan da güçlü bir destek alıyor. Bu noktada araya girip “2009 ve 2014’te de strateji belgeleri açıklandı ama uygulamaya yeterince yansımadı” eleştirisini hatırlattım. Adalet Bakanı da bunun farkında. “Bu kez alınan kararların uygulamasını denetlemek ve izlemek üzere bir izleme ve denetleme kurulu oluşturacağız. Bu kurulu sivil toplum paydaşlarına da açacağız. Onlar da görev alacaklar. Canlı ve etkili bir kurul olacak. Yargı reformunu sadece bakanlık olarak biz değil, elbirliği ile uygulayıp hayata geçireceğiz” dedi. Zaten Yargı Reformu Stratejisi Belgesi hazırlanırken de farklı kesimlerin katılımı sağlanmış. Adalet Bakanı Gül, “Strateji belgesini katılımcı bir anlayışla yaptık. Tüm kesimlerin katkısını almaya çalıştık. Canlı organizma gibi yaşayan ve tamamen organik bir süreç oldu. Biraz daha insan kokan bir metin oldu” diyor.
KANUNLA ÇIKACAK
Peki yargı reformu nasıl çıkacak? Kanunla mı yoksa Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle mi?
Abdulhamit Gül, “Meclis’ten geçerek kanunlaşacak. Bir kısmı Meclis’ten kanun olarak çıkacak, bir kısmını yönetmeliklerle düzenleyeceğiz. Bayramdan sonra Meclis’e 1. paket, 2. paket olarak sevk edeceğiz. Özgürlüklerle ilgili bölümü öncelikli olarak çıkaracağız” dedi. Belirtmeden geçemeyeceğim, Adalet Bakanı’nın özgürlükler konusundaki bu hassasiyeti beni umutlandırdı.
SORUN UYGULAMADA
Kendimi bir an şeytanın avukatlığına soyunmuş gibi hissettim. Bu kez de “Reform belgesi güzel ama asıl sorun uygulamada” yönündeki eleştirileri hatırlattım. Bakan Gül, “Tam da onun için bu reformlara ihtiyaç vardı” dedi. Yargı reformuna bir bütün olarak bakılmasını istedi. “Kamuoyunda 9-10 hedef tartışıldı ama dikkatle incelendiğinde 256 hedef var. Bir bütün olarak bakmak gerekiyor. Yani biri filin hortumunu tutar, diğeri bacağını tutar, oradan fili tarif etmeye çalışır. Böyle bir tarif eksik olur. Biz öyle olsun istemiyoruz. Biz fili ortaya koyuyoruz ve bir bütün olarak filin tarif edilmesini istiyoruz” diye konuştu.
Yargı reformu ile hukuk fakültelerinin 5 yıla çıkarılması öngörülüyor. Bu durum şu anda hukuk fakültesinde okuyan öğrencileri kapsayacak mı? Adalet Bakanı, “Mevcut okuyanlar etkilenmeyecek. Belki 2 yıl, belki 3 yıl sonra olacak. YÖK’ün ve üniversitelerin buna hazır olması gerekiyor” diye karşılık verdi.
BAKAN NE İÇİN ‘DEVRİM’ DEDİ?
Hep olumsuz örnekleri soracak değilim ya, hâkim yardımcısı olumlu karşılandı. Adalet Bakanı Gül, “Bu bir devrimdir” dedikten sonra ekledi: “Hukuk fakültesinden mezun olup cübbeyi giyiyor, aile hukukundan ticari hayata kadar birçok alanda karar veriyor. Biz ise hâkim yardımcılığı ile daha çok uygulamanın içinden yetişerek geldikten sonra karar vermesini istiyoruz.”
COĞRAFİ SINIRLAMA
Hâkim ve savcı tayinlerindeki “coğrafi sınırlama” da yargı camiasında olumlu karşılanan noktalardan biri oldu. Abdulhamit Gül, “HSK’nın belirleyeceği bir tarihte uygulamaya başlanacak. Ancak zaten arkadaşlar hazırlıklara başladılar. Disiplin cezası ile yer değiştirenler hariç. O devam edecek. Coğrafi teminat yargı mensupları için adeta bir cezalandırma aracı olarak kullanılan yer değiştirmelerin önüne geçecek. Hâkim ve savcılarımızın atamalarında pozitif bir yönü olacak” dedi.
YİNE UYGULAMA
Abdulhamit Gül, gazeteci Kadri Gürsel’e kelepçe vurulmasını doğru bulmadığını belirtmişti. Ancak bakanın yaklaşımına rağmen düşünce suçlarıyla ilgili sorunlar devam ediyor. İş bir yerde gelip uygulamada düğümleniyor. Abdulhamit Gül, “Bizim uyarılarımız uygulayıcılara da yön verecek. Daha titiz olmalarına vesile olur diye düşünüyorum. Çünkü bir anlayış meselesi” diyor. Ancak işin anlayış meselesi olmaktan çıkıp herkesi sınırlayacak yasal düzenlemelere kavuşmasına ihtiyaç var. Adalet Bakanı Gül, bunun farkında. “Düşünce özgürlüğünü güçlendirici yeni unsurlar getiriyoruz. Bayramdan sonra bunu daha da somut hale getirip Meclis’e sunacağız. Çünkü istinaf mahkemelerinde hemen sonuçlanacak davalar var. 1 gün bile gecikmesini ve bir mağduriyet oluşturmasını istemiyoruz” dedi.
AF DEĞİL CEZA İNDİRİMİ
Sıra geldi af konusuna. Bakan Gül, hemen düzeltme ihtiyacı duyuyor. “Af hiç konuşulmadı. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamasında da af denilmiyor. Ceza indirimi deniliyor. İnfaz süreleri ve infaz usullerine ilişkin bir çalışma yapıyoruz. Toplumu rencide etmeyecek, yargıya olan güveni zedelemeyecek bir çalışma ortaya konuldu. Takdir Meclis’in olacak” diyor. Adalet Bakanlığı çalışmasını tamamlamış. Bu yaz Meclis’e sevk edilecek olan düzenleme şunları getiriyor:
Terör, cinsel istismar ve çocuğa şiddet suçları kapsam dışı.
FETÖ ve PKK yararlanamayacak. Ceza indirimi itirafçıları da kapsamayacak.
Adli suçlarda cezanın yüzde 66’sı yatılıyordu. Bu oran yüzde 50’ye indirilecek.
Ekonomik suçlarda verilen ceza, para cezasına çevrilecek.
Çocuklu kadınların cezasını evlerinde çekmeleri sağlanacak.
Düzenleme ile 20-40 bin arası mahkûmun tahliye olması öngörülüyor. Ama daha önemlisi infaz sisteminde yapılan ceza indirimi ile hapishanede kalma süresi kısalmış olacak.
Tekrar yargı reformuna dönecek olursak, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kopenhag kriterlerini Ankara kriterleri yapar, yolumuza devam ederiz” demişti. Hayallerin Kopenhag, gerçeklerin Ankara olmaması için yargı reformunun bir an önce yasalaşması gerekiyor.
Paylaş