Paylaş
Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim tarihinde içeri girdiği ve bir daha dışarı çıkmadığı Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda 13 gün sonra arama yapıldı. İstanbul Emniyeti olay yeri inceleme ve terör şubesine bağlı ekipler, “Luminol” diye adlandırılan özel ışıkla DNA örneklerini aradı. Ancak sadece mavi ışık kullanılmadı, olay yeri incelemenin kriminal tekniklerinden de yararlanıldı. Kaşıkçı’nın öldürüldüğüne dair delillere yaklaşıldığını söylemekle yetineceğim. Deliller üzerindeki incelemeler sürüyor. Cinayeti delillendirme konusunda bir mesafe kaydedildiğini söyleyebilirim. Yeni deliller ışığında soruşturmanın derinleştirilmesine karar verilince başkonsolosluk konutunda arama yapılması kararı alındı. Kamera kayıtlarına göre Cemal Kaşıkçı, saat 13.14’te konsolosluk kapısından giriş yapıyor. Suudi Arabistan’dan gelen infaz ekibi ise saat 12.25’te içeri giriyor. Kaşıkçı içerideyken bu kez camları dışarıdan görünmeyecek şekilde siyah kaplı bir araç, 15.08’de başkonsolosluk binasından çıkıp konuta giriyor. Soru şu: Kaşıkçı, başkonsolosluk binasında katledildikten sonra mı konuta götürüldü, yoksa infazı konutta mı gerçekleştirildi?
DELİLLER İNCELENİYOR
Bir saç telinden ya da kopan bir düğmeden, küçük bir kumaş parçasından yıllar sonra bile cinayetleri aydınlatma kapasitesine sahip bir polis teşkilatımız var. Ancak bu olayın bazı zorlukları mevcut. Suudi Arabistan’ın direnci ve olayın diplomatik dokunulmazlığa sahip başkonsoloslukta gerçekleşmesi nedeniyle ancak 13 gün sonra arama yapılabildi. Ayrıca Suudi Arabistan’dan gelen 15 kişilik özel ekibin başında Adli Tıp Kurumu Başkanı Salah Muhammed Tubaigy’in bulunması işleri zorlaştırdı. 15 kişilik ekibin sorgucu, infazcı ve temizlikçi olarak üçe ayrıldığı ve Adli Tıp Kurumu Başkanı’nın “temizlikçi” olduğu söyleniyor. Mükemmel cinayet yoktur. Konsoloslukta yok edilemeyen son deliller araştırılıyor demek daha doğru olur.
Başkonsolos Muhammed el Uteybi’nin olaydan sonra 3 gün boyunca konutundan çıkmadığı tespit edildi. Ayrıca Kaşıkçı olayının yaşandığı 2 Ekim günü Türk çalışanlara izin verildiği ve Kaşıkçı’nın başkonsolosluğa girdiği öğleden sonra çalışanlara odalarından çıkmamaları talimatının verildiğini biliyoruz. Başkonsolos dün ülkesine mi döndü, yoksa kaçtı mı? Ya da Türkiye’yi terk etmesi mi sağlandı?
Soruşturma Suudi Arabistan veliaht prensi Muhammed bin Selman’ı zor durumda bırakabilir. Çünkü ABD basınında geniş yankı uyandıran, ses kaydının bulunduğuna dair çıkan haberler yalanlanmadı.
SUUD YÖNETİMİ ZORDA
Cemal Kaşıkçı olayının adli bir boyutu var. Ben aydınlatılmayacak bir olay olarak görmüyorum. Ama olayın Kaşıkçı’yı aşan bir yüzü var ki üzerinde durulmaya değer. Amerikan basınının haberine göre Suud istihbaratının Kaşıkçı’yı Riyad’a kaçırmak amacıyla yaptığı görüşmeler CIA’in takibine takılmış. Washington Post, Amerikan istihbaratının Kaşıkçı için A ve B planı olmak üzere iki hazırlık yapıldığını tespit ettiğini yazıyor. Suud yönetimi bir plan dahilinde Kaşıkçı’yı Riyad’a kaçırmayı veya ABD’de etkisiz hale getirmeyi planlıyor. Bunu tespit eden CIA, Kaşıkçı’yı haberdar etmediği gibi, Washington Büyükelçiliği’ne müracaat ettiğinde Türkiye’ye yönlendiriliyor. Kaşıkçı’ya 2 yıl görev yaptığı Londra Büyükelçiliği’ne başvurusunda da yine İstanbul adres gösteriliyor. Kaşıkçı yaşarken istihbarat bilgisini dahi paylaşmayan ABD, Kaşıkçı olayını kullanarak Riyad yönetimi üzerinde baskı kuruyor. ABD’nin elinde Kaşıkçı olayıyla ilgili uzun süreli dinlemeler olduğu söyleniyor. Cinayeti veliaht prense işletip faturayı Riyad’a ödetmek denilebilir. Saddam’ı kışkırtıp Kuveyt’e soktuktan sonra Irak’ı işgal etmediler mi? Yakında Trump Riyad’a gidip birkaç yüz milyar dolara mal olan yeni bir kılıç oyunu oynarsa şaşırmayın.
Suudi Arabistan Kralı Selman’ı Trump’ın elinden kurtaracak tek adres Erdoğan olarak gözüküyor.
Paylaş