Paylaş
HOLLANDA savaş halindeki ülkeler arasında dahi yaşanmayacak bir rezalete imza attı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Betül Sayan Kaya, Rotterdam Konsolosluğumuza 30 metre kala durduruldu, Türkiye Cumhuriyeti toprağı olan konsolosluk binasına girmesine izin verilmediği gibi ‘kaba ve sert’ bir muameleye maruz kaldı.
Türkiye Cumhuriyeti Bakanı polis eskortluğunda Almanya sınırına kadar getirilirken, 1.5 saat polis merkezinde tutuldu. Konsolosumuzun ve Bakan’ın yakın çalışma ekibinin gözaltına alınıp, konsolosluk binamızın önünde bekleyen vatandaşlarımıza atlı polisler ve köpeklerle müdahale edilmesi ise rezaletin zirve yapmasına neden oldu.
SİYASİ REENKARNASYON
Hollanda’da Aile Bakanımızın şahsında Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı sergilenen tavrı skandal, rezalet, çirkinlik gibi ifadelerle izah etmek mümkün değil. Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın belirttiği gibi bir ‘utanç gecesiydi’. Gün gelecek Hollanda’nın kaba ve ırkçı muameleye maruz bıraktığı Fatma Betül Sayan Kaya’yı çiçekler takdim ederek ülkesine davet edip, resmi törenle karşılamak isteyecek. Ama ne yapılırsa yapılsın bu ayıp silinemez. Rotterdam’da adı Hollanda, soyadı Hitler olan bir rezalet yaşandı. Bunda elbette ki çarşamba günü yapılacak olan seçimlerin payı var... Bunda elbette ki Avrupa’da seçim dönemine girilmesinin etkisi var. Avrupa’da yükselen milliyetçilik, İslamofobi ve yabancı düşmanlığı üzerinden prim sağlamaya çalışıyor. Özelde ise Türkiye ve Erdoğan düşmanlığının payı büyük. Türkiye’ye yakın coğrafyada Erdoğan’a dost olmak seçim kazanma nedeniydi, Avrupa’da ise Erdoğan nefreti üzerinden seçim kazanmaya çalışıyorlar. 2. Dünya Savaşı öncesindeki ırkçı ve faşist ruh Avrupa siyasetinde dolaşıyor. Reenkarnasyona inanmam ama Avrupa’da siyasi bir reenkarnasyon yaşanıyor. Irkçı ve faşist liderlerin her biri günümüzün bir Hitler’i ve Mussolini’si olarak doğuyor. Bugün Türkiye’nin sorunu olarak görülen bu durumun kısa bir süre sonra insanlığın sorunu olduğu anlaşılacak.
Türkiye’ye gelince. Türkiye büyük bir devletin adı demektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da belirttiği gibi, “Hollanda bunun bedelini ödeyecek” hem de misliyle ödeyecek. Bugün yapılacak Bakanlar Kurulu toplantısında Hollanda’ya yaptırımlar masaya yatırılacak.
ERDOĞAN NEFRETİ
İki ülke ilişkilerinde o denli büyük bir tahribat yaşandı ki, Hollanda’nın özür dilemesi dahi ilişkilerin kısa sürede tamir edilmesine yetmeyecek. Referandum sürecinde Avrupa’da sergilenen Türkiye karşıtı bu tutumun 16 Nisan’a etkisi nasıl olacak? Hollanda’nın, bu ırkçı ve faşist tutumunun ‘evet’ yönünde bir motivasyona neden olacağa benziyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu, ‘Evet’ diyenlerin ne kadar doğru yolda olduğunu gösteriyor” demek suretiyle işin adını koydu.
Bir Hollanda’daki ırkçı, faşist yönetim var bir de ‘içimizdeki Hollandalılar’... Rotterdam’da vatandaşlarımızın üzerine atlı polisler sürülürken onlar sosyal medyadan Hollanda’nın sözcülüğüne soyundular. Türkiye sevdasıyla konsolosluğumuzun önüne toplanan vatandaşlarımıza, Hollanda’ya aç ve işsiz olduğunuz için gittiğinizi unutmayın diye mesajlar atıyorlar. Hani bir dönemler ‘içimizdeki İrlandalılar’ vardı ya, onun gibi şimdi de ‘içimizdeki Hollandalılar’ var. Aynen ‘içimizdeki Almanlar’ olduğu gibi. Merkel, Türkiye’ye gelecek oluyor, “Türkiye’ye gitme, seçim öncesi Recep Tayyip Erdoğan’a yarar” diye mektup yazıyorlar. Hollanda, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına karşı dünyada eşi benzeri görülmemiş bir rezalete imza atıyor, ‘içimizdeki Hollandalılar’ hemen harekete geçiyor, “Peki Esad, içimizdeki Suriyelilere seçim konuşması yapmak için gelse izin verir misiniz” diyorlar. Bu kadar mı diktatörsevici olunur!? Esed dediğin yüzbinlerce Suriyeliyi katletmiş, bebekleri kimyasal gazla yok etmiş biri. İçimizdeki Suriyeliler ise Esed’den kaçanlar. Yani Esed’in öldüremedikleri, Türkiye’nin yaşattıkları. Erdoğan nefretinin gözünüzü kör ettiğini görüyorum ama insan bu kadar mı kendi milletine düşman olur!? Bu kadar mı Erdoğan düşmanlığından Türkiye düşmanlığına savrulur!?
Paylaş