Paylaş
Piyasalar, 13 Aralık’ta yapılacak olan Para Politikası Kurulu toplantısından bir faiz indirimi çıkıp çıkmayacağını merak ediyor. Dövizdeki küçük kıpırdanmanın dahi faiz indirimi beklentisinden kaynaklandığı ifade ediliyor.
Bu nedenle bir kez daha gözler Merkez Bankası’na çevrilmiş durumda. Elbette ki Merkez Bankası piyasa gerçekleri ışığında kararını alacak. Bir gün önce yapılacak olan FED toplantısından çıkacak karar ise Merkez Bankası’nın karar sürecine katkı yapacak.
Ekonomi üstatlarından izin alarak bugün siyasi kulislere ara verip ekonomi çevrelerinden edindiğim izlenimleri paylaşmak istiyorum. 24 Haziran seçimlerine “domates”in, yerel seçimlere ise “soğan”ın damga vurduğu bir dönemde siyaset kulisi yazsam ne olacak?
Merkez Bankası’nın 13 Aralık tarihli toplantısında “ihtiyatlı ve tedbirli” olacağı ifade ediliyor. Bu durum Merkez Bankası’nın mevcut pozisyonunu koruyacağı, bir faiz indirimine gitmeyeceği yönünde yorumlamak mümkün. 10-13 Ağustos tarihleri arasında doların 7.2’ye fırladığı süreçte Merkez Bankası 13 Eylül’de yaptığı 6.5 puanlık artışla süreci tersine çeviren etkili bir hamle yapmıştı. Ancak piyasalardaki olumlu havaya rağmen Merkez Bankası’nın “ihtiyatlı ve tedbirli” davranmayı sürdüreceği anlaşılıyor. “Petrol fiyatlarının düşmesi ve dövizdeki gerileme lehimize olabilir ama bu geçici olabilir. Çünkü yapısal tedbirler alınmadı” değerlendirilmesi yapılıyor.
TÜİK VERİLERLE OYNUYOR MU?
Kasım ayı enflasyon oranındaki düşüş, bir süredir TÜİK’le ilgili muhalefet çevrelerinde dile getirilen iddianın gündeme taşınmasına neden oldu. Enflasyon oranını düşük göstermek için TÜİK verileriyle oynandı mı? Ekonomi çevreleri, TÜİK verileriyle oynanmasının söz konusu olamayacağını ifade ediyorlar. Ama ekliyorlar, “TÜİK verileri yabancılar tarafından da dikkate alınıyor. Oranlarla oynanması söz konusu değil. Ama TÜİK’in verilerini güncellemesi ve genişletmesi lazım.”
MERKEZ BANKASI’NA DİKKAT
Piyasadaki sert iniş ve çıkışlar üzerine Merkez Bankası da zaman zaman enflasyon hedeflemesini güncellemek durumunda kalmıştı. Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesinde şimdiye kadar hep pozitif tarafı yansıttığı, ama bundan sonra bu tarzını değiştirerek riskleri de gösteren realist bir yöntem izleyeceği ifade ediliyor. Merkez Bankası’nın bundan sonraki enflasyon hedeflemesinde sadece pozitif tarafın değil, risklerin de yer alacağı daha realist bir döneme girildiğini söyleyebilirim. Merkez Bankası’nı dikkatle izlemekte yarar var.
EKONOMİYE YENİ PAKET
Petrol fiyatlarındaki düşüş ve dövizdeki gerilemenin yanı sıra ekonomi yönetiminin aldığı kararlar piyasalarda etkisini gösteriyor. Ama bununla birlikte ekonomide güven en önemli unsur olma özelliğini koruyor. Ekonomide yaşanan türbülansa rağmen yabancılar Türkiye’yi yatırım yapılabilecek ülke olarak görüyor. Ancak ekonomiye güven açısından ciddi sorunlar sürüyor. Yatırımcı güven duyulacak ortamın henüz sağlanamadığını düşünüyor. Bunun için öncelikle güven sorununun aşılması gerekiyor. Çünkü ekonomide öncelikle güven alınır, güven satılır. Hele yabancı yatırımcı açısından güven ilk sırada geliyor. Bunun için ekonomideki yapısal sorunların çözümüne dönük güçlü bir pakete ihtiyaç var.
Türkiye, enflasyonda dövizin etkisinin en yüksek olduğu ülke. Ekonominin önemli ölçüde ithalata dayalı olması nedeniyle dövizdeki anormal bir artış ekonomide dengeleri alt üst ediyor. Tarladaki domatesin ithal ambalajla paketlendiği, ette en önemli girdi olan hayvan yeminin önemli ölçüde ithal yeme dayalı olduğu bir düzenden söz ediyorum. Ekonomide yapısal önlemleri içeren paket derken bunu kast ediyorum.
31 MART SEÇİMLERİ
Yerel seçimlerin yapılacağı 31 Mart tarihi şimdiden sadece siyasette değil, aynı zamanda ekonomide de bir milat olma yolunda. Yabancı yatırımcı, “31 Mart’ı görelim” diyor. Türk iş dünyası da 31 Mart’a odaklanmış durumda. İşin püf noktası, AK Parti yerel seçimden güçlü bir şekilde çıkacak mı, siyasi istikrar korunacak mı? Herkesin baktığı nokta burası. Seçim sonuçları bir anlamda ekonominin de kaderini belirleyecek.
Paylaş