Ermenistan’da neler oluyor?

Tüm dünyanın gözü Ermenistan’ın üzerindeyken Paşinyan, parlamentonun önüne giderek kendisini desteklemek üzere toplanan halkın başına geçip yürümeye başladı.

Demokrasi açısından önemli anlardan biriydi. Bu sırada polisin Paşinyan’dan, askerin ise darbecilerden yana olduğu haberleri gelmeye başladı.

Paşinyan bir gün önce “Karabağ savaşında Rus İskender füzelerini kullandık. Ama patlamadı” dediği için darbenin arkasında Rusya’nın olduğu yolunda yorumlar yapıldı.

İLK AÇIKLAMA RUSYA’DAN

İlk açıklama Rusya’dan geldi. Darbecilere güçlü bir destek beklenirken Rusya, “Ermenistan’da yaşananlar endişe verici” diye açıklama yaptı. Ama Rusya, Batılı ülkelere de Ermenistan’ın içişlerine karışmamaları yönünde mesaj vererek, “Yaşananlar Ermenistan’ın iç işi” değerlendirmesinde bulundu. Paşinyan’ın uğruna Azerbaycan’a savaş açtığı Fransa ve ABD başta olmak üzere Batılı ülkeler ise sessiz kaldı. Aliyev’in deyimiyle bir kez daha Paşinyan’ın güvendiği dağlara kar yağdı.

Darbeye karşı çıkan ilk ülke Türkiye oldu. Dostunu düşmanını tanıdın mı?

DARBEYE İLK TAVIR TÜRKİYE’DEN

Ermenistan sokaklarında tanklar dolaşmadığı için bir süre darbe mi yoksa muhtıra mı tartışması yaşandı. Karabağ savaşında büyük bir hezimet yaşayan Paşinyan, darbe girişiminden bir mağduriyet çıkarıp prestij mi kazanmaya çalışıyor yönünde değerlendirmeler yapıldı. Ne olursa olsun... Sonunda cinim kadar sevmediğim Paşinyan, darbe girişimine karşı direndi. Paşinyan’ın hakkı Paşinyan’a...

Ancak Ermenistan’daki darbe girişimine dünyada ilk kınama Türkiye’den geldi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Biz dünyanın neresinde olursa olsun darbe ve darbe girişimlerine karşıyız” dedi. İlkeli tutum budur.

Mısır’da darbe oldu. Batı dünyası Mısır’daki darbeyi destekledi. Ama Türkiye kınadı. Dediler ki Mısır’daki darbe Müslüman kardeşlere karşı yapıldığı için kınadılar. Oysa Mısır’da darbe halkın iradesine karşı yapılmıştı.

Türkiye sadece Mısır’daki darbeyi kınamadı. ABD’nin Venezuela’da darbe girişimi oldu. Darbeye ilk karşı çıkan Türkiye oldu. Maduro Müslüman kardeşler üyesi miydi?

Daha yakında, Myanmar’da darbe oldu. Türkiye darbeye karşı çıktı.

Darbenin dini, dili, milleti olmaz. Darbe darbedir.

BİR DE KADIN HAKLARI DERSİ VERMİŞ

Kısa bir süre önce kaybettiğimiz Doğan Cüceloğlu, “Amerika’da, hiç eğitim görmemiş bir insanla aynı odada kalmaktan korkarım. Türkiye’de şehirleşmiş ve eğitim görmüş insandan korkarım” demişti. Doğan Cüceloğlu, şehirli ve eğitimli kesimdeki insafsızlığa ve çıkarcılığa dikkat çekiyordu. Anadolu irfanı diye bir şey vardır. Cüceloğlu’nun dediği gibi, bir köylü o da bir candır diye bir kuşu incitmez. Ama isminin başında büyük unvanları olan kişiler bir de bakıyorsunuz ki dünyanın azılı katillerine has yöntemlerle eşlerini katlediyorlar.

Bu katliam çoğu zaman da sosyal medyada yaşanıyor. AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’e Twitter hesabından hakaret eden, adı Mert kendi namert olan şahsın ifadesine ulaşınca bunu düşündüm.

MEDENİ HUKUK DERSİNE GİRMİŞ

Galatasaray Üniversitesi’nde okumuş. Dahası Galatasaray Üniversitesi’nde medeni hukuk, aile hukuku, kadın hakları gibi dersler vermiş.

Acaba o verdiği derslerin hangisinde “Bir kadın için cumhurbaşkanlığı kabinesine ilk gece hakkı verilse, Özlem Zengin gagasını kapatır mı?” diye hakarette bulunabilirsin diye yazıyor? Bu hakareti yapabilmek için kadın hakları dersini vermek mi gerekiyor?

Bir kadına sosyal medyadan tacizde bulunmak için Türkiye’nin en parlak eğitim kurumlarından olan Galatasaray Üniversitesi’nde medeni hukuk ve aile hukuku dersleri vermek mi gerekiyor? Bunun için önce insan olmak gerekiyor.

CHP ÜYESİYMİŞ

Bir de ifadesinde “CHP üyesiyim” demiş. CHP’ye de yakıştıramam böyle bir adamı.

NEDEN CUMHURBAŞKANINA HAKARET?

Biliyorsunuz Özlem Zengin hakkında iğrenç tweet’i atan Mert Yaşar, Özlem Zengin’e hareket ettiği için değil, Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutuklandı. Nedenini merak edip soruşturdum. Tweet’inde, “Cumhurbaşkanlığı kabinesine ilk gece hakkı verilse” dediği için Cumhurbaşkanı’na hakaretten tutuklanmış. Yoksa 2 yılın altındaki suçlar nedeniyle tutuklama verilmediği için Özlem Zengin’e hakaretten serbest kalır, sosyal medyadan hakaretlerini sürdürebilirdi. Evet, tutuklama esas olmamalı. Ama bu sosyal medyadan insanların namusuna, şerefine, haysiyetine saldıranlarla ilgili de bir önlem alınmalı.

BOŞANMA SUÇ MU?

Kadın hakları denilince mangalda kül bırakmayanlar söz konusu başörtülü bir milletvekili olunca onun özel hayatına girmeyi kendilerinde hak olarak görüyorlar. Özlem Zengin karar vermiş, evlenmiş. Özlem Zengin karar vermiş, boşanmış. Kime ne? Bu ülkede bir kadının evlenme ya da boşanmaya karar verme hakkı yok mu? Boşanmak bir suç mu, bir ayıp mı? Bu kararlar kolay mı alınıyor sanıyorsunuz?

Dünyada medeni kanunu en erken kabul eden ülkelerden biri olmakla, kadına seçme ve seçilme hakkını tanıyan ilk ülkelerden biri olmakla övünürüz ama söz konusu Özlem Zengin olunca yalan yanlış bilgilerle onun özel hayatına girmeye kimin hakkı var? Sizin özelinize girilse bundan memnun olur musunuz? Yeter artık! Düşün şu kadınların yakasından.

ÖZÜR DİLEMEK ERDEMDİR

SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, katıldığı cenaze namazındaki kalabalıkla ilgili bir soruya, “Ben cenazede o tarz mesafenin ortadan kalkacağını öngöremedim. Öngörmem gerekiyor muydu, evet gerekiyordu. Bu benim kusurum. Bu nedenle ben vatandaşlarımızdan özür diliyorum” dedi.

Fahrettin Koca, Sağlık Bakanlığı görevini üstlendiği günden beri herkesi kucaklayıcı üslubu, herkese eşit şekilde yaklaşması ve pandemi sürecindeki başarılı yönetimi ile öne çıkan bir isim. Bu tarzı da doğru. Çünkü sağlığın partisi olmaz. Sağlığın iktidarı, muhalefeti olmaz.

Fahrettin Koca aslında bize bir şey daha öğretti. Bakan da olsa insan hata yapar. Ama önemli olan özür dileme erdemini göstermektir.