Paylaş
Milletvekillerinden koronavirüs testi pozitif çıkanların sayısı artınca, haliyle sohbet konusu da koronavirüs üzerine oldu.
Enerji Bakanı Fatih Dönmez, koruma ekibinden birisinin testi pozitif çıkınca kendini birkaç gün izole ettiğini söyledi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile İslam’a saldırıda bir yarış halinde olan Charlie Hebdo dergisine Macron’a gösterilen tepkiyi konuştuk. İslam dünyasındaki tepkiye yönetimlerin sessiz kalamadığının altını çizdik. “Sokağın tepkisi olmasa yönetimler sessiz kalırdı. Ancak tabanda öyle bir tepki oluştu ki yönetimler de tepki göstermek zorunda kaldı” dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’le CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na sıcağı sıcağına verdiği yanıtı konuştuk. Enis Berberoğlu’yla ilgili Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali kararını yerel mahkemenin tanımaması üzerine Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ü hedef almıştı. Gül de “Kasetlerle gelen kişinin iddialarını ciddiye almıyoruz” diye yanıt vermişti. Abdulhamit Gül, “Hak etmişti” demekle yetindi.
Bakanlarla sohbet ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıdan göründü.
Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu ve ATV Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı ile birlikteydik. Cumhurbaşkanı bizim olduğumuz bölüme gelince, kandilini tebrik ettik. Erdoğan bunun üzerine tavana asılı duran avizeleri göstererek, “Kandil onlar. Ben o yüzden ‘leyle-i kandilinizi’ demeyi tercih ediyorum” dedi. Yaşanan onca krize rağmen Cumhurbaşkanı’nın morali yerindeydi. Şebnem Bursalı’nın verdiği kilo üzerinden karşılıklı espriler yaptık.
AYAKTA ALKIŞLADILAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın grup konuşmasının ana temasını Macron’a ve Charlie Hebdo dergisine verdiği yanıtlar oluşturdu. Erdoğan, tarihe iz düşen konuşmalarından birini yaptı.
Erdoğan konuşmasının iki yerinde milletvekillerini “Arkadaşlar burası çok önemli” diye uyarma gereği duydu. AK Parti milletvekilleri Erdoğan’ı konuşma sırasında iki kez ayağa kalkarak uzun süre alkışladılar.
ŞEREF MESELEMİZ
Peygamberimize hakaret eden karikatürleriyle İslam’a saldıran Charlie Hebdo dergisi, son sayısında da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret eden bir karikatür yayınladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan o konuya değinirken, Peygamberimizin hukukunu, kendi hukukunun önünde tuttu.
“Bu tür ahlaksız yayınlara, ne yaptığını görmek amacıyla da olsa itibar etmeyi dahi zül kabul ettiğim için karikatüre bakmadım. Ben neyim ki, benim sevgili Peygamberim, sevgililer sevgilisine bu denli hakaret eden bu namussuzlarla ilgili benim herhangi bir şey söylememe de gerek yok zaten. Üzüntüm ve öfkem, şahsıma yapılan iğrenç saldırıdan değil, aynı mecranın canımızdan aziz bildiğimiz Peygamber Efendimize yönelik terbiyesizliklerin kaynağı olmasındandır” dedi.
Erdoğan, “Peygamber Efendimize yapılan saldırılara samimiyetle karşı durmak bizim şeref meselemizdir” deyince milletvekilleri ayağa kalkıp uzun süre alkışladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk milleti olarak bu saldırılar karşısında cibilliyetsiz bir tavır sergileyemeyiz” deyince milletvekilleri tekrar ayağa fırlayıp alkışlarla destek verdiler.
KANINA DOKUNMUŞ
Cumhurbaşkanı da olsanız ailenize, eşinize, çocuklarınıza bir saldırı söz konusu olunca o zaman tüm sıfatlarınızı, unvanlarınızı bir kenara bırakıp eş oluyorsunuz, baba oluyorsunuz. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Emine Hanım’la ilgili sözlerine karşılık verirken Erdoğan, bir Cumhurbaşkanı olmaktan ziyade bir eş olarak konuştu. Macron’a ve Charlie Hebdo dergisine tepki gösterdiği konuşmasını sürdürürken birden bu konuya değindi.
Kılıçdaroğlu’na, “Dün bay Kemal, eşimle ilgili bazı laflar etmiş. Sende zerre kadar yürek varsa benimle ilgili konuş. Eşimle ilgili değil. Sen ne biçim siyasetçisin ya?” diye seslendi.
Belli ki eşine söylenen sözler kanına dokunmuş. Kemal Bey yanlış yapıyor. Eşler, çocuklar günlük siyasi çekişmelerin konusu edilmemeli. Demirel ile Ecevit yıllarca birbirleriyle mücadele ettiler. Ama ne Ecevit, Nazmiye Hanım hakkında, ne de Demirel, Rahşan Ecevit hakkında tek bir laf etmedi.
BUĞRA KAVUNCU’YA FETÖ SORUŞTURMASI İYİ PARTİ’DE NASIL KARŞILANDI?
Eğer krizi yönetemezseniz, kriz sizi yönetir. İYİ Parti’de yaşananlar tam anlamıyla böyle. Liste krizi olarak başlayan olay, FETÖ soruşturmasına kadar geldi. Bundan sonra nereye gider bilinmez.
Ümit Özdağ’ın iddiaları üzerine Buğra Kavuncu hakkında FETÖ soruşturması açılması, İYİ Parti’de “sürpriz” karşılanmamış. “Zaten Buğra Kavuncu savcılığa suç duyurusunda bulunduğunda çocukluğundan bu yana hayatının araştırılmasını istemişti” diyorlar. Ama yine de canları sıkılmış. Bu işin nereye varacağını hesap etmeye çalışıyorlar.
“Buğra Kavuncu’nun karşılaştığı itham 17-25 Aralık öncesine dayanıyor. 17-25 Aralık bir milat olarak kabul edilmişti. Eğer 17-25 Aralık öncesine dair bir iddia için İYİ Parti il başkanı hakkında farklı bir karar çıkarsa o zaman yargının 17-25 Aralık öncesine dönüp tüm siyaseti yargılaması gerekiyor” diyorlar.
ERDOĞAN’IN MESAJI MEMNUN ETMİŞ
Ümit Özdağ’ın meydana getirdiği krizi aşmanın yolları aranırken, diğer yandan da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İYİ Parti’nin kuruluşunun 3. yılında yayınladığı mesajın verdiği bir memnuniyet yaşanıyor. Erdoğan mesajında, “İYİ Parti’nin 3’üncü yaşını gönülden tebrik ediyorum” demişti. Erdoğan’ın mesajı İYİ Parti’de olumlu yankılanmış.
ABDULLAH GÜL NEDEN SESSİZ?
Askeri ve siyasi casusluk ile FETÖ suçlamasıyla cezaevinde bulunan Enver Altaylı’nın Cumhurbaşkanlığında görev alması konusunda gösterdiği gayretlerden dolayı Fetullah Gülen’e teşekkür ettiği mektubu yayınlayıp, dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den açıklama yapmasını beklediğimi ifade etmiştim. Eski Cumhurbaşkanı Gül bu konuda sessiz kalmayı tercih etti.
Enver Altaylı’dan ele geçirilen bellekte 11.02.2009 tarihinde yazılmış, “Muhterem efendim” diye başlayan bir mektup yer alıyor. Mektupta Enver Altaylı, Gülen’e “Efendim ellerinizden, öper huzurunuzda saygı ile eğilirim” diyor.
O mektubun bir bölümünde ise Altaylı, “Zatı âlilerinize benim Cumhurbaşkanı nezdinde görev almam konusunda gösterdiğiniz gayret sebebiyle teşekkür etmek isterim” diyor. O tarihte Cumhurbaşkanı Abdullah Gül olduğu için ben de bunu açıklığa kavuşturmasını istemiştim. Çok şey mi istemişim...
Paylaş