Paylaş
Erdoğan’ın programında Başkan Trump’la bir görüşme öngörülmüyor. Ama Erdoğan, ABD’ye hareketinden önce “ABD tarafından bir talep gelirse değerlendiririz. Şu anda herhangi bir şey söz konusu değil” diyerek açık kapı bıraktı. BM’deki oturumda ya da yemekte iki liderin arasında bir temas kurulması sürpriz karşılanmamalı. Yaşanan gerilimin ardından diyaloğa iki ülkenin de ihtiyacı var. Hem de her zamankinden fazla. Erdoğan’ın Amerika’daki temaslarından sonra Almanya’ya geçmesi de bir o kadar önemli. Almanya ziyareti Avrupa Birliği ile ilişkilerin seyri açısından büyük önem arz ediyor.
Ülkeler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde ve krizlerin aşılmasında ekonomi, en önemli kanallardan birini oluşturuyor. Rus uçağının düşürülmesi sonrasında yaşanan krizin aşılmasında işadamı Cavit Çağlar’ın oynadığı role dikkat çekmek istiyorum. Başkanlığını Mehmet Ali Yalçındağ’ın yaptığı Türk-Amerikan İş Konseyi’nin düzenleyeceği programda Amerikalı yatırımcılarla bir araya gelecek olmasını önemsiyorum. “Cumhurbaşkanı burada verdiği mesajları Amerika’da daha güçlü bir şekilde ifade edecek” denildiği için Erdoğan’ın, 19 Eylül’de Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ABD’li şirketlerin Türkiye temsilcileri ile yaptığı toplantının perde arkasını paylaşmak istiyorum.
ERDOĞAN’IN GÜVENCESİ
Toplantıya Microsoft, Citibank, Google, Amazon, Philip Morris, Boeing, Pepsi Cola, Coca Cola ve IBM gibi dünya devi olan şirketlerin temsilcileri katılıyor. 30 dev kuruluşun temsilcilerinin yer aldığı toplantı, Türk-Amerikan ilişkilerinin içinde bulunduğu soğuk havanın tam tersine sıcak bir ortamda gerçekleşiyor. Erdoğan’ın toplantıya süre sınırlaması koymaması, şirket temsilcilerine tek tek söz vermesi, toplantının başında yaptığı konuşma ile gelebilecek soruların önemli bir kısmına yanıt vermesi katılımcılar açısından rahatlamaya neden oluyor. Erdoğan, “ABD ile sorunların iş dünyasını olumsuz etkilemesini istemem” diye başlıyor sözlerine ve “Serbest piyasa prensiplerinden taviz verilmeyecek” diyerek bitiriyor.
3 saat süren toplantı boyunca Cumhurbaşkanı’nın konuşulanları tek tek not alması dikkatlerden kaçmıyor. “Efendim, her konuşmayı pür dikkat dinliyor ve not alıyorsunuz. Bugün bu kaçıncı toplantınız, nasıl bu kadar diri kalabiliyorsunuz, bunun formülü nedir” diye soruyorlar. Erdoğan, “Sizlerin heyecanı bizi ayakta tutuyor” diye yanıt veriyor. Erdoğan söz verdiği şirket temsilcisine Türkiye’deki faaliyet alanları ve ekonomik büyüklükleri hakkında bilgi vermelerini istedikten sonra, “Türkiye’deki yatırımlarınızı nasıl arttırabilirsiniz? Bu konuda ne yapabiliriz” diye soruyor. Erdoğan toplantının sonunda şirket temsilcilerine çok önemli bir güvence veriyor: “Kendinizi ülkenizde hissedin. Sıkıntılı olduğunuzda ben buradayım” diyor. Bunun üzerine Amerikalı yatırımcılar, “Başka bir ülkede yabancı yatırımcıya böyle bir ortam hazırlandığını düşünmüyoruz. Biz çok şanslıyız” diye karşılık veriyorlar. Toplantıdan çıkan mesajları olumlu koduyla merkezlerine ileteceklerini ifade ediyorlar. Türkiye ile ilişkilerin düzelmesi için ABD Ticaret Odası nezdinde ve STK’larda girişimde bulunacaklarını belirtiyorlar.
ERDOĞAN’IN BRUNSON MESAJI
ABD ile yaşanan sorunun görünen yüzünde rahip Brunson olayı yer alıyor. Peki, görüşmede Brunson olayı gündeme geliyor mu? Gelmez olur mu? Cumhurbaşkanı Erdoğan çok net mesajlar veriyor.
“Bizi tehdit ederek çözüm bulamazsınız. 48 saat sonra bırakmazsan şunu yaparım, bunu yaparım tavrı bize sökmez. Burası Muz Cumhuriyeti değil” diyor. Ama bence krizin arkasındaki psikolojiyi yansıtan şu cümle çok önemli; “Halbuki biz kriz yaratan değil, çözüm olmak isteriz. Ama bu yaklaşımla değil”.
Erdoğan çözüm isteriz sözünün altını çizerken, çözümün adresini gösterdiğini düşünüyorum. Erdoğan, “Bu üslupla olmaz” diyor. Brunson krizi başladığında Trump’ın tehditleri üzerine, “Amerika bu krizin çözülmesini istemiyor. İsteseler bu üslubu kullanmazlardı” demiştik. Ama dikkat ederseniz bir süredir Amerika sessiz. Üslup değişti. O nedenle 12 Ekim’deki Brunson davasına yeni mesaj ışığında bakmakta yarar var.
Paylaş