Paylaş
Hem kimse ne yapacağını bilmiyor, hem herkes büyük bir beklenti içinde.
AK Parti’deki değişimden söz ediyorum.
Erdoğan da bu beklentinin farkında.
AK Parti’nin 18. kuruluş yıldönümü etkinlikleri öncesinde MKYK toplantısı yapılmıştı. Erdoğan orada “Değişim lazım. Değişim olmadan olmaz” diyor. Ama o kadar. Değişimin nasıl olacağı konusunda herhangi bir ipucu vermiyor. Partinin vitrini mi değişecek, bu değişim Bakanlar Kurulu’na yansıyacak mı, siyaset tarzı ve dilinde mi değişiklikler olacak? Bu konulara hiç girmiyor.
İstanbul seçimlerinden sonra AK Parti’de değişim beklentisi neredeyse partinin kaderiyle özdeş hale geldi. Ama değişimden değişime fark var.
O yüzden gözler Erdoğan’a çevrilmiş diyorum. Çünkü neredeyse yeniden kurtarıcı gibi bekleniyor. Her seçimden sonra bir değişim beklentisi olurdu. Ama bu kez farklı. Değişim talebi AK Parti kadrolarının ötesine geçmiş durumda. Erdoğan’ın gerçekleştireceği değişikliklerin partiyi yeniden tırmanışa geçirmesi bekleniyor. Tabii Erdoğan bu çapta köklü bir değişikliğe imza atacak mı, yoksa birkaç görev değişikliği ile mi yetinecek, orası belli değil.
SİYASİ TABLODAKİ GÜÇLÜKLER
Ama bir hafta öncesine göre yeni kulis bilgilerine ulaştım. Onları paylaşacağım. Hatta bir kısmı benim daha önce yazdıklarımdan farklı bilgiler. Bir yönüyle beni tekzip ediyor, bir yönüyle ise doğruluyor. Yeni kulisleri paylaşacağım. Ama ondan önce AK Parti’nin önündeki siyasi güçlüklere ve Erdoğan’ın mücadele etmek zorunda olduğu tabloya dikkat çekmek istiyorum.
Karşılarında İstanbul ve Ankara başta olmak üzere önemli büyükşehirleri kazanmış CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi’nden oluşan millet ittifakı; AK Parti’nin içinden çıkacak ve karşı cepheye destek kuvveti yazılacak olan Abdullah Gül-Ali Babacan ve Davutoğlu partileri; Erdoğan’ın önünde ise 2023 seçimleri var. Bu süreçte en büyük avantajı ise kitlelerin Erdoğan’a umut beslemeleri ve değişikliği ondan beklemeleri. Hatta her zamankinden daha fazla onun bu işleri düzeltmesini bekliyorlar.
23 Haziran İstanbul seçimlerinin üzerinden 48 saat geçmeden AK Parti’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında MYK toplantısı yapılmıştı. İstanbul seçimlerine ilişkin ilk değerlendirmeler orada yapılmıştı. Ondan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurban Bayramı öncesinde bir tatil yaptı. Ama siyasi hayatı boyunca sanıyorum ilk kez ikinci bir tatil daha yaptı. Kurban Bayramı’ndan sonrakini kast ediyorum. Erdoğan’ın tatilde partide ve kabinedeki değişiklik üzerine kafa yorduğu söyleniyor. Bu arada Cumhurbaşkanı kamuoyuna yansımayan ama güvenirliğinden emin olduğu birkaç dostu ile bir araya gelip onların kanaatlerini de aldı.
KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK İHTİMALİ YOK DEĞİL
Erdoğan’a“Millet sıkıntıda” ve “Partiden duygusal kopuşlar yaşanıyor” şeklinde değerlendirmelerin yansıtıldığı söyleniyor. Kâhin olmaya gerek yok. Seçim sonuçları da bunu ortaya koyuyor. Evet, Erdoğan seçimlerde başarılı olduk diyor, eski arkadaşlarımız bizi sırtımızdan hançerledi şeklinde değerlendirmeler yapıyor ama sıkıntıları görecek kadar da realist bir lider.
Erdoğan’ın değişim konusunda bir tercih yapma aşamasında olduğu söyleniyor.
1- Köklü bir değişiklik yapacak? Kamuoyunu heyecanlandıracak ve kapsamlı bir değişikliğe imza atacak.
2- Partide ve kabinede bazı değişiklikleri yapmakla yetinecek. Partide 6 genel başkan yardımcısının değişmesi, 4-6 bakanın yenilenmesi gibi değişikliklerle yetinecek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kafasında iki seçeneği de değerlendirdiği söyleniyor. Ama şimdiye kadar bu iki seçenekten hangisini tercih edeceği yönünde en ufak bir işaret vermedi. Bu yönde kritik bir tarih ortaya çıktı. 18 Eylül’de MKYK toplantısı var. Erdoğan bu süreçte Konya, Sivas ve Kayseri mitinglerini de yapmış olacak. Bu mitingler neden önemli? Konya Davutoğlu’nun memleketi, Kayseri Abdullah Gül’ün.
Erdoğan dün Konya’daydı. Davutoğlu’nun memleketinde yeni partilerle ilgili mesajını verdi.
“AK Parti’den ne koparsak kârdır anlayışlı ile birileri sürekli şişiriliyor, pohpohlanıyor. Biz bunları çok gördük. Hamdolsun bu siyaset mühendisliği oyunlarının hiçbiri tutmadı. Gidebilecekleri tek yer bir sonraki seçimde sandığın en dibi olacaktır. Siyaset kapalı kapılar ardından kriz bekleyerek yapacak şey değildir. Siyaset hiçbir somut delili olmadan yapılacak ithamlar ve tehditlerle yapılacak şey değildir” dedi. Erdoğan sadece yeni partileri hedef almadı. “Kusursuzluk sadece Allah’a mahsustur. Biz hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekeriz” sözleriyle de değişimin işaretini verdi. Erdoğan bu gezilerinde milletin nabzını tutup değişikliğin çapına karar verecek.
22 Ağustos tarihli ‘Erdoğan radikal değişiklikler yapacak mı?’ başlıklı yazımda “Radikal değişiklikler beklemiyorum” demiştim. Ama son bir haftada aldığım bilgiler radikal değişikliklerin de olabileceği yönünde. Erdoğan’ın iki ihtimali de değerlendirdiği yönünde güçlü sinyaller alıyorum. Ama Erdoğan hangisini tercih edecek o belli değil.
Paylaş